Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1620 E. 2022/1155 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1620
KARAR NO : 2022/1155
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/10/2016
NUMARASI : 2016/12 E. – 2016/350 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 26/10/2016 tarih ve 2016/12 E. – 2016/350 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 13.06.2014 tarihinde … ibareli 6, 7, 9, 11, 17 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka teccil başvurularında bulunduğunu, 2014/50163, 2014/50162 ve 2014/50164 kod numarası verilen başvuruların Markalar Dairesi tarafından … ibareli 8, 9 ve 12.sınıf ürünleri içeren 195394; … ibareli 6, 7 ve 11.sınıf ürünleri içeren 187518 ve …+şekil ibareli 5, 6, 7, 11, 17, 19, 35, 37, 40 ve 42.sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2013/10190 sayılı markalar mesnet alınarak 556 sayılı KHK’nın 7/b maddesi uyarınca reddedildiğini, müvekkilinin red kararının kaldırılması istemiyle itirazda bulunduğunu, itirazlarının YİDK’nın 2015-M-10997, 2015-M-10993 ve 2015-M-10995 sayılı kararlarıyla reddedildiğini, kararların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin başvurusunun kullanımla ayırt edicilik kazandığını ve bu nedenle kazanılmış hakkının bulunduğunu, başvuru konusu işaretler ile redde mesnet markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadıklarını ileri sürerek, YİDK’in 2015-M-10997, 2015-M-10993 ve 2015-M-10995 sayılı kararlarının iptaline ve başvuruların tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararlarının usul ve yasaya uygun olduğunu, başvuru konusu işaretlerle redde mesnet markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunduklarını, işaretin kullanımla ayırt edicilik kazanmış olmasının tescile olanak sağlamayacağını, bu nedenle davacının kazanılmış hakkının olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının yargılama konusu başvurusunun asıl ve ayırt edici unsurunun … ibareli olduğu, redde mesnet markaların asıl ve ayırt edici unsurlarının da … ibareli bulunduğu, redde mesnet markalarla olan ayırt edilemeyecek derecedeki benzerliğinin … ibaresi itibariyle doğduğu, davacının anılan işareti öteden beri kullanması ve ayırt edicilik kazandırmış olmasının sonuca etkisinin olmadığı, zira 556 sayılı KHK’nın 7/son maddesinde aynı maddenin 7/b hükmüne yollama bulunmadığı, bu nedenle önceki kullanımın son başvuru için seri marka sayılmasının ve davacı için kazanılmış hak oluşturmasının mümkün olmadığı, başvuru konusu … ibareli işaretlerle redde mesnet … ibareli markaların anılan ibare itibariyle ayırt edilemeyecek derecede benzer bulundukları, zira diğer unsurların yeterince ayırt edicilik sağlamaktan uzak olduğu, kapsamlarındaki “7.sınftaki ipler ve diğer elyaf türevlerinin gergi kontrollü bir şekilde kullanılmasını sağlayan gergi kontrol makinaları, sarım makinaları, sanayi gazlarında sarım makinaları, gergi kontrol makinaları ile 17.sınıftaki cam elyaf ve karbon elyaf levhalar” ürünleri haricindeki ürün ve hizmetlerin de aynı türden olduğu, ilk bakışta herhangi bir inceleme yapılmasını gerektirmeyecek derecede benzer bulunduklarından 556 sayılı KHK’nın 7/b maddesi uyarınca başvurunun reddinin yasaya uygun bulunduğu, buna karşın ” 7.sınıftaki ipler ve diğer elyaf türevlerinin gergi kontrollü bir şekilde kullanılmasını sağlayan gergi kontrol makinaları, sarım makinaları, sanayi gazlarında sarım makinaları, gergi kontrol makinaları ile 17.sınıftaki cam elyaf ve karbon elyaf levhalar” ürünleri bakımından ret kararının hukuka uygun bulunmadığı ve iptali gerektiği, tescil isteminin vakitsiz olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK’in 2015-M-10997, 2015-M-10993 ve 2015-M-10995 sayılı kararlarının, 7.sınıftaki “ipler ve diğer elyaf türevlerinin gergi kontrollü bir şekilde kullanılmasını sağlayan gergi kontrol makinaları, sarım makinaları, sanayi gazlarında sarım makinaları, gergi kontrol makinaları” ile 17.sınıftaki “cam elyaf ve karbon elyaf levhalar” malları yönünden iptaline, sair yönden iptal ve tescil isteminin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, hiçbir somut gerekçe gösterilmeden müvekkili başvuruları ile redde mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğu tespitinin hak ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili markalarının, redde mesnet markaların tescillerinden çok daha önce kullanıldıklarını ve ayırt edici nitelik kazandıklarını, ayrıca “…” ibaresinin, müvekkilinin tescilli ticaret unvanı olduğunu, bu durumun ispatı için sundukları delillerin incelenmediğini, markaların öteden beri kullanılmalarının, müvekkiline kazanılmış hak sağlamayacağı tespitinin yasaya aykırı bulunduğunu, tescili talep edilen markalar ile redde mesnet markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadıklarını, markaların şekillerinin, renklerinin, görünüşlerinin ve anlamlarının farklı olduğunu, 556 sayılı KHK’nın 7/son fıkrası uyarınca müvekkili başvurularının reddedilemeyeceğini, sundukları emsal yargı kararlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, yerel mahkeme kararının aksine, davacıya ait başvuru konusu 2014/50163, 2014/50162, 2014/50164 sayılı “…” ibareli markalar ile redde mesnet 2013 10190, 187518, 195394 sayılı “…” ibareli markalar arasında, 7. sınıftaki “İpler ve diğer elyaf türevlerinin gergi kontrollü bir şekilde kullanılmasını sağlayan:Gergi kontrol makinaları, sarım makinaları, gergi kontrol makinaları.” ve 17. sınıftaki “Cam elyaf ve karbon elyaf levhalar.” bakımından da 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik mevcut olduğunu, yine markaların kapsadıkları mal/hizmetlerin aynı/aynı tür olması koşulunun da gerçekleştiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyalarının incelenmesinden; davacı tarafın 2014/50162 sayılı “…+şekil”, 2014/50163 sayılı “… …+şekil” ve 2014/50164 sayılı ” … …+şekil” ibareli marka başvurularında bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığının her üç başvuruyu da 187518, 195394 ve 2013/10190 sayılı markalara dayalı olarak, 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi uyarınca kısmen reddettiği, davacının bu kararlara yönelik itirazlarının ise sırasıyla YİDK’in 2015-M-10993, 2015-M-10997 ve 2015-M-10995 sayılı kararlarıyla reddedildiği, bu kararların 27.11.2015 tarihinde davacıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının başvurusu kapsamından çıkarılan emtia yönünden, redde mesnet markalar ile başvuru markaları arasında 556 sayılı KHK.’nın 7/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Marka hukukuna hakim olan öncelik ve bir markanın tek bir sahibinin olması gerektiği ilkesi ile 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesine göre, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markalar tescil edilemez. Burada bahsedilen ayniyet olgusuyla bir markanın tamamen taklit edilmesi, ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olgusuyla ise başvuruya konu markanın tescilli markanın birebir aynısı olmamakla birlikte ilk bakışta farkedilemeyecek derecede aynı olan ve bu hususun ispatı dahi gerek duyulmadan ancak dikkatli inceleme sonucu farkın anlaşılabileceği ibare ve şekilleri taşıyan işaretler kastedilmektedir.
Buna göre, 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi hükmü uyarınca, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından re’sen uygulanacak mutlak ret nedeni kapsamında bir marka başvurusunun reddedilebilmesi için, başvuru konusu işaretle önceki tarihte tescil edilen veya tescil başvurusu yapılan markaların hem emtia listelerinin aynı veya aynı tür mal ve hizmetleri kapsaması hem de marka işaretlerinin aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması gerekir. Anılan hüküm, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi hükmünden farklı olarak, ayırt edilemeyecek kadar benzer olmayı aramaktadır. Yine 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi hükmünden farklı olarak 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi hükmünde, “markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali”nden ayrıca söz edilmemiştir. Bu durumda, 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi hükmünün uygulanabilmesi için markalar arasındaki benzerliğin, iltibasa yol açacağının ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta ise başvuru konusu işaretlerin, özgün bir şekil ile “…” ibaresini içerdikleri, markaların düzenlenme biçimlerinin de redde mesnet markalar ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığı, bu farklılığı tesis edecek özgün bir şekli ihtiva ettiği, esasen redde mesnet markaların da “…” ibaresi dışında şekil unsurlarını içerdikleri, bu farklılıkların dava konusu başvurular ile redde mesnet markaları, 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında benzer olmaktan çıkardığı, bu maddeye göre benzerlik olgusunun dar yorumlanmasının gerektiği, başvuru konusu işaret ile redde mesnet marka arasında “…” ibaresinin ortaklığından kaynaklı sesçil ve anlamsal bir benzerlik olmasına rağmen, içerdikleri diğer biçimler, sözcükler ve yazım şekli itibariyle görsel olarak birbirlerinden önemli derecede farklı oldukları, bu sayede ayrı işaretler olarak ortalama tüketiciler ve yararlanıcılar tarafından anlaşılabilir hâle geldikleri, bu açıdan bakıldığında, davacıya ait başvuru konusu markalar ile redde mesnet markalar arasında, ilk bakışta ayırt edilemeyecek derecede benzerlikten söz edilmesinin mümkün olmadığı, işletmesel bağlantılandırma ihtimalinin 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi kapsamında bulunmaması sebebiyle bu yönde bir tahkike girilmesine gerek de bulunmadığı tespit edilmekle, Dairemizce başvuru konusu markalar ile redde mesnet markalar arasında, 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında ilk bakışta ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığı kabul edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 gün ve 2014/11-696 E., 2016/778 K. sayılı kararı uyarınca, iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu bildirildiğinden, Dairemizce bu konuda bilirkişi raporu alınmasına da gerek görülmemiştir.
Bu durum karşısında mahkemece, davacının dava konusu marka tescil başvuruları ile redde mesnet alınan ve yukarıda belirtilen markaların, 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında benzer olmadığı, dolayısıyla davanın haklı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş, yerinde görülmeyen davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun ise reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 26/10/2016 gün ve 2016/12 E. – 2016/350 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Davanın KABULÜ ile … YİDK’in 2015-M-10993, 2015-M-10997 ve 2015-M-10995 sayılı kararlarının İPTALİNE,
4-Markaların tesciline ilişkin talebin, söz konusu işlemler idari nitelikte bulunduğundan reddine,
5-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 29,20.TL harcın mahsubu ile bakiye 51,50.TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-HGK’nun 22.03.2017 tarih, 2017/78-521 E.,K. sayılı ilamında açıklandığı üzere tescil işleminin devamına yönelik talep ayrı bir dava olmadığından, bu talebin reddi nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.500,00.TL bilirkişi ücreti, 59,00.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 57,30.TL tebligat ve posta gideri, 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı toplamı olan 1.764,90.TL yargılama giderine, 29,20.TL peşin harç, 29,20.TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 1.823,30.TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf yargılamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
12-Davalı …ndan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip