Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1619 E. 2022/1379 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C… BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1619
KARAR NO : 2022/1379
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ … 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2020
NUMARASI : 2019/257 E. – 2020/228 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti,
Durdurulması ve Önlenmesi

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/09/2020 tarih ve 2019/257 E. – 2020/228 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı sendika kurucuları tarafından, “…” adıyla sendika kuruluşu yapıldığını, davalı sendika tarafından kurulan sendika isminin “…” olarak tescil ettirilmesinin kanun ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırı olup, müvekkilleri sendikanın isim ve marka hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, müvekkilleri sendikanın 24 Ocak 1979 tarihinde, “…” ismiyle kurulduğunu, İşkolları Yönetmeliğinin 20 sıra numarasında bulunan “Genel İşler” işkolunda faaliyet gösterdiğini, Türkiye’nin en büyük işçi sendikası olduğunu, 2014/61804 başvuru numarası ile “…” markasının müvekkilleri sendika adına tescil ettirildiğini, müvekkilleri adına tescil edilen markayla benzer isim kullanılmasının marka hakkına tecavüz niteliğinde olduğunu, davalı sendika da müvekkilleri sendika ile aynı işkolunda “Genel İşler” işkolunda faaliyet gösterdiğini, davalı sendikanın kurucu ve yöneticileri tarafından, müvekkilleri sendikanın ulusal ve uluslararası kamuoyu ile işçiler nezdindeki tanınırlığından faydalanmak için müvekkilleri sendikanın tescilli markası olan “…” ismini taklit edilerek yeni sendika kurduklarını, müvekkilleri sendikanın 1979 yılından bu yana kullandığı ve aynı zamanda marka olarak tescil ettirdiği isimle benzer isim kullanılmasının aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ve TTK’nın haksız rekabete ilişkin hükümleri uyarınca da korunan “…” isimli marka hakkına 6769 sayılı KHK’nın 29. maddesi ve TTK’nın 54.vd maddeleri uyarınca tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine ve bu suretle tecavüzün giderilmesine, müvekkiline ait “…” markasının karşı tarafça mal ve hizmetler üzerinde, ticari iş evrakı, malzeme, tabelalar, billboardlar ve diğer her türlü tanıtım ve reklam vasıtaları üzerinde kullanılmasının, ibarenin her türlü markasal kullanımının yasaklanması ve engellenmesine, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının tüzüğünde yer alan kısa adı “…” ibaresinin, davacının tüzüğünde yer alan kısa adı “…” ibaresinin,… tescil numaralı “… tüm belediye ve genel hizmet işçileri sendikası … sendikası 1979” ibareli, … tescil numaralı “…” ibareli markalarından kaynaklı olarak, 6769 sayılı SMK kapsamında marka hakkına tecavüz oluşturmadığı, davalının kullanımın, 6102 sayılı TTK kapsamında haksız rekabete konu eylemler içinde sayılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı sendika tarafından kurulan sendika isminin “…” olarak tescil ettirilmesinin, kanun ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırı olup müvekkili sendikanın isim hakkının ihlali niteliğinde bulunduğunu, müvekkili sendikanın ticari bir işletme olmadığını, sendikaların ticari faaliyette bulunamayacağından hareketle, davalı sendika tarafından müvekkili sendikanın marka/isim hakkının kullanımının marka hakkının ihlali ve haksız rekabet sayılmayacağı yönündeki değerlendirmenin yerinde olmadığını, “… … markasının müvekkili sendika adına tescil ettirildiğini, davalı sendika kurucu ve yöneticileri tarafından, müvekkili sendikanın ulusal ve uluslararası kamuoyu ile işçiler nezdindeki tanınırlığından faydalanmak, iltibas oluşturma amacıyla kullanıldığını, 41 yıldan bu yana kullandığı ve tanınır hale getirdiğini “…” isminin kullanılarak, aynı iş kolunda sendika kurulduğunu, davalı eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğini, davalı sendikanın isminin başında bulunan “öz” ibaresi davalı sendikanın isminin müvekkil sendikadan ayırt edilmesi amacını taşımadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dosya kapsamında, davaya mesnet davacı markasının ticari hayat içinde kullanımına ilişkin delil olmadığı, yani davalının markasal bir kullanımının bulunmadığı, tarafların ekonomik bir rekabet içerisinde olmalarının mümkün olamayacağı, davacının tüzüğünde yer alan adı ve aynı zamanda markası olan “… (…” ibaresi ile davalının tüzüğünde yer alan kısa adı “…” ibaresi arasında 6769 sayılı SMK anlamında marka hakkına tecavüzün oluşmadığı, davalının kullanımın, 6102 sayılı TTK kapsamında haksız rekabete konu eylemler içinde sayılamayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/11/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip