Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1617 E. 2022/1329 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1617 – 2022/1329
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1617
KARAR NO : 2022/1329
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2020
NUMARASI : 2019/309 E. – 2020/311 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka YİDK Kararının İptali ve Terkin

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/10/2020 tarih ve 2019/309 E. – 2020/311 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalı şirketin … sayılı “…+şekil” ibareli marka başvurusuna müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markalarını mesnet göstererek yaptıkları itirazın Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, başvurunun müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yarar elde edeceğini ve kötü niyetli olarak yapıldığını ileri sürerek, YİDK’nın 25.07.2019 tarih ve 2019-M-6575 sayılı kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, taraf markalarının benzer olmadığını, davalı Kurum nezdinde “…” ibaresini taşıyan tescilli birçok marka bulunduğunu, markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, görsel, işitsel ve kavramsal değerlendirme sonucunda, ayırt ediciliği zayıf, ihtilaflı “…” ibaresini taşıyan davacı markaları ile davalıya ait “…” markası arasında, ortak olmayan kelime ve şekli unsurlar ile birlikte bıraktıkları bütünsel izlenim bakımından, karıştırılmalarına mahal vermeyecek derece ayırt edicilik bulunduğu, tanınmışlığın kanıtlanamadığı, ayrıca benzerlik koşulu gerçekleşmediğinden tescil engeli oluşturmadığı, kötü niyetin varlığı yönünde kanaat oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, müvekkiline ait “…” markasının ayırt ediciliği haiz olduğunu, başvuruda esaslı unsur “…” ibaresi olup diğer unsurların tali nitelik taşıdığını, taraf markalarının iltibasa neden olacak düzeyde benzediğini, tanınmış markanın sadece bir unsurunun aynen içerilmesi durumunda dahi markalar arasında düşünsel bir bağlantı kurulduğunu, benzerlik değerlendirmesinde tescil sınıflarının benzerliğinin iltibası artırmaya yönelik etkisine değinilmediğini, iltibas incelemesi yapılırken ortalama tüketici kriterinin yok sayıldığını, başvurunun kötü niyetle yapıldığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka YİDK marka kararının iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davalı Şirketin “…+şekil” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvurunun yayınlanmasından sonra davacının “…” esas unsurlu markalarını gerekçe göstererek başvuruya itiraz ettiği, davacının itirazının reddedildiği anlaşılmış olup, bu bağlamda dosya kapsamındaki uyuşmazlık davalının başvurusuna konu markası ile davacının itirazına mesnet markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında iltibas bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08/06/2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, taraf markaları arasında “…” ibaresinin esas unsur olarak yer almasından kaynaklı benzerliğin açık olduğu, dava konusu markanın bir bütün olarak somut bir anlamının bulunmadığı, markanın esas unsurunu oluşturan ibarenin “…-…” olarak hecelenerek okunacağı, bir araya gelen bu iki ibarenin anlamlarını kaybederek yeni ve farklı anlamda bir kelime ortaya çıkarmadığı, “…” ibaresinin, tüketici tarafından “meyveli ürünlere” atfen kullanılmış bir kısaltma olarak algılanabileceği, başvuru farklı bir hece ile başlamakta ise de, bu durumun açıklanan nedenle dava konusu markanın yeterince farklılaşmasını sağlamadığı, zira “…” ibaresinin davalı markasındaki ikinci hece olarak bağımsız ayırt edici karakterini korumaya devam ettiği, davalı adına tescilli markanın davacının “…” ibareli markalarından biri olarak algılanabileceği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15/03/2021 tarih ve 2020/1732 E.-2021/2426 K. sayılı ilamında “…”, 15/02/2021 tarih ve 2020/1495 E.- 2021/1245K. sayılı ilamında “…”, 14/10/2020 tarih ve 2020/144 E.- 2020/4084 K. sayılı ilamında ise “…” ibareleri davacı tarafa ait “…” esas unsurlu markalarla benzer bulunduğu anlaşılmış, istikrar kazanan bu kararlar karşısında mahkemenin aksi yöndeki değerlendirmesi yerinde bulunmamış, işaretler arasındaki benzerlik koşulunun oluştuğu sonucuna varılmıştır.
Ancak 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinin somut uyuşmazlığa uygulanabilmesi için karşılaştırılan markaların kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği şartının da gerçekleşmesi gerekmektedir. Taraf markaları bu kapsamda incelendiğinde, dava konusu markanın 29. sınıfta “Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü sebze ve meyveler, salçalar. Kuru yemişler. Patates cipsleri.” ile 30. sınıfta “Dondurmalar, yenilebilir buzlar.” için tescilli olduğu, davacının 29 ve 30. sınıf mallar yönünden tescilli “…” esas unsurlu markalarının ise aynı/ilişkili malları içerdikleri, böylece emtia benzerliği şartının da gerçekleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
Bu itibarla somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6/1. maddesinin somut olaya uygulanabilme şartları bulunduğu davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi kanaat ile davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
İlk derece mahkemesinin tanınmışlığa ve kötü niyete ilişkin değerlendirmelerinde ise bir isabetsizlik görülmemiştir.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmelidir. Diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilen yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmemiş, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin ise yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 08/10/2020 gün ve 2019/309 E. – 2020/311 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile, YİDK’nın 25/07/2019 tarih ve 2019-M-6575 sayılı kararının İPTALİNE,
3-Davalı adına kayıtlı … sayılı ve “…+şekil” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜ İLE SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davalılar … …n’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 143,30.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 71,90 TL tebligat ve posta masrafı, 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 2.163,80.TL yargılama giderine, 44,40.TL peşin harç, 44,40.TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.252,60.TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.