Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1615 E. 2022/1331 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1615 – 2022/1331
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1615
KARAR NO : 2022/1331
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2020
NUMARASI : 2020/33 E. – 2020/183 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/09/2020 tarih ve 2020/33 E. – 2020/183 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı… tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “şekil+…” ibareli marka başvurusunun… Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararı ile SMK’nın 5/1-c maddesi uyarınca nihai olarak kısmen reddedildiğini, oysa “…” ibarelerinden türetilen markanın “kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir, akaryakıt dolumu)” yönünden tanımlayıcı olmadığını, markada fark edilir şekil unsurunun da yer aldığını ileri sürerek, YİDK’nın 2019-M-10481 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, dava konusu başvurunun reddedilen hizmeteler bakımından doğrudan tanımlayıcı nitelikte, zorunlu ve jenerik bir ibare olduğunu, cins, amaç, işlev ve karakteristik özellik belirttiğini, tüketicilerin başvuru kapsamından çıkartılan hizmetlerle ilgili olarak ibarenin bir işletmeye ait marka olduğu algılamayacağını, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, markada şekil unsurunun yer aldığı, kelime unsurunda bulunan “…” ibaresinin siyah renk ile, hemen bitişiğindeki “…” ibaresinin mavi renk ile yazıldığı, bir bütün olarak “…” şeklinde markasal mizanpajın yapıldığı, reddedilen hizmetler kapsamında elektrikli araçların şarj edilmesi hizmeti verilebildiği, ortalama tüketicilerin bu markayı “…” ve “…” olarak ayırmayacağı, bir bütün olarak “…” olarak telaffuz edeceği, “…” ve “…” kelimelerinin farklı renklerle yazılmış olmasının tüketici algısını etkilemeyeceği, işareti bir bütün olarak algılayan ortalama tüketicinin ibareyi “…” fiilinin emir kipi olan “…” olarak algılayacağı, şekil unsuru ile birlikte davacı markasının dava konusu hizmetleri doğrudan tanımlayan, onu karakterize eden bir ibare olmadığı, reddedilen hizmetlerden bahsedildiğinde bu hizmetlerin ortalama tüketicisinin aklında hemen ve refleksif olarak davacıya ait davaya konu işaretin oluşmayacağı, davacı markası dava konusu hizmetin bir özelliğini çağrıştırsa da bir işaretin zayıf karakterli marka olmasının o işaretin somut ayırt edici özelliğinin bulunmadığı anlamına gelmeyeceğini, markanın ayırt edici ve kaynak gösterici fonksiyonları işlevsel hale geldiğinden artık bu marka başvurusunun mutlak tescil engeli barındırdığının ileri sürülemeyeceği, başvurunun diğer mutlak tescil engellerini de barındırmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı… vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ticaret alanında herkes tarafından kullanılabilecek, marka algısı yaratmayan ibarenin bir işletmenin tekeline verilmesinin mümkün olmadığını, tanımlayıcı markaların tescil edilmemesinin nedeninin mal ve hizmetlerin karakteristik özelliklerini belirten terimlerin herkes tarafından serbestçe kullanımını sağlamak olduğunu, tüketicilerin başvuruyu reddedilen hizmetler yönünden marka olarak algılamayacağını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davacı Şirketin “şekil + …” ibaresinin 7. sınıfta yer alan mallar ile 37 ve 39. sınıflarda yer alan bir kısım hizmetler yönünden marka olarak tescili için başvurduğu, başvurunun davalı Kurum Markalar Dairesi Başkanlığınca SMK’nın 5/1-c maddesi uyarınca 37. sınıftaki “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu).” hizmeti bakımından kısmen reddine karar verildiği, davacının anılan karara yaptığı itirazın ise Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından nihai olarak reddedildiği anlaşılmış olup, bu bağlamda dosya kapsamındaki uyuşmazlık davacı şirketin marka başvurusunun reddedilen hizmetler bakımından tanımlayıcı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 5/1-c maddesi hükmüne göre “ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler” marka olarak tescil edilmezler.
Davaya konu başvuru aşağı doğru sarkan ve kısmen daire içine alınan bir elektrik fişi başlığından ibaret şekil unsuru ile farklı renklerde vurgulanan “…” ve “…” hecelerinden oluşan “…” ibaresinden oluşmaktadır. Her ne kadar dava dilekçesinde markadaki “…” ibaresinin hiç bir anlam ihtiva etmediği, “…” kelimesinin ise “tepkili motorlarla çalışan, özel cihazların çıkardığı gazla basınç sağlanan, hızı çok olan uçak, tepkili uçak.” anlamına geldiği ileri sürülmüş ise de, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere bu ibarenin tüketiciler tarafından “…” olarak okunacağı açık olup markanın bir bütünü itibariyle “elektrik yüklemek” eylemi olarak algılanacağı hususunda da bir tereddüt bulunmamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararında da vurgulandığı üzere HMK’nın 266. maddesinde hâkimin, genel hayat tecrübeleri uyarınca sahip olunması gereken bilgilerle çözümleyeceği konularla bilirkişiye başvurulamayacağı düzenlenmiştir. Mahkemece, bilirkişi görüşüne başvurulmadan yapılan incelemede, başvurunun yukarıda açıklanan gerekçeyle mutlak tescil engeli barındırmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Ancak, 37. sınıfta tüketicilere sunulan redde konu “kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir, akaryakıt dolumu)” hizmetlerinin elektrikli kara araçlarının şarj edilmesi hizmetini de içerdiği, dolayısıyla dava konusu “…” ibaresinin tüketiciler tarafından derhal ve hiç düşünmeden kara araçları servis istasyonunda verilen hizmetlerden birinin tanımı olarak algılanacağı, başvuruda kullanılan elektrik fişi başlığı şeklinin bu tanımlayıcılığı güçlendirdiği ve başvuru konusu ibareye ayırt edici nitelik kazandırmadığı, ibarenin reddedilen hizmetler yönünden herkesin kullanımına açık bir ibare olduğu ve marka olarak kullanılmak üzere bir kişinin/firmanın inhisarına verilmesinin mümkün olmadığı, Dairemizin 19/03/2021 tarih ve 2019/1056 E.- 2021/243 K. sayılı ilamının da bu yönde olduğu, davaya konu YİDK kararında haklı olarak belirtildiği gibi tüketicilerin bu ibareyi ticari kaynak belirten bir işaret olarak algılamayacakları kanaatine ulaşılmıştır.

Bu itibarla somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-c maddesinin uygulanabilme şartları gerçekleştiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi kanaat ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalı… vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı… vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/09/2020 gün ve 2020/33 E. – 2020/183 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 54,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davalı… kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı…’na verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı… tarafından istinaf aşamasında yapılan 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip resen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davalı … peşin olarak alınan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının, kararın kesinleşmesinden sonra ve talebi halinde davalıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.