Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1614 E. 2022/1395 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1614 – 2022/1395
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1614
KARAR NO : 2022/1395
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2020
NUMARASI : 2019/138 E. – 2020/213 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/09/2020 tarih ve 2019/138 E. – 2020/213 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, 1995 yılında faaliyetlerine başlayan müvekkili şirketin temel gıda ve tüketim malzemelerinin mümkün olan en uygun fiyat ve en yüksek kaliteyle tüketiciye ulaştırılmasını amaçladığını, yüksek indirim modelinin Türkiye’deki ilk temsilcisi olduğunu, davalı şirketin 2017/70337 başvuru numaralı “… + şekil” ibareli markanın tescili için yaptığı başvuruya müvekkilinin “…” ibareli markalarını mesnet göstererek yaptıkları itirazın Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa başvurunun müvekkilinin markalarına ayırt edilemeyecek derecede benzediğini, başvurunun müvekkilinin markasının tanınmış olduğu 30. sınıfta yer alan “çaylar, buzlu çaylar” emtiasını da kapsadığını, tüketiciler nezdinde markaların karıştırılması ihtimalinin bulunduğunu, bazı markalar görünüş olarak farklı olsa da telaffuzları nedeniyle fonetik bir benzerliğin söz konusu olabileceğini, karıştırılma ihtimali için fonetik benzerlik yanında görsel/kavramsal benzerliğin bulunmasının gerekmediğini, davalının markasının haksız rekabet de oluşturduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 08.02.2019 tarih ve 2019-M-1095 sayılı kararının iptaline ve diğer davalı markasının “çaylar, buzlu çaylar” emtiası yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, başvuru markasının “…” ibaresi ve şekilden oluştuğu, davacı şirket markalarının “…” ortak unsurlu olacak şekilde, “…” gibi pek çok yan unsur içerdiği, davacı markalarının tamamının kelime markası olduğu, bu hali ile davacı markalarında yer alan “…” ibaresinin esas unsur olarak kabul edilmesi gerektiği, davacı marklarında yer alan “…” ibaresinin Türkçe olduğu, “sert, katı, sağlam” anlamlarına geldiği, “…” ibaresinin ise İngilizce olarak ABD’de yaygın olarak kullanılan bir soyadı olduğu, köken olarak Almanca “…” kelimelerinin birleşiminden oluştuğu, taraf markalarının anlamsal olarak birbirlerinden farklı oldukları, fonetik açıdan ise ortak olarak görülen “……” / “…” ibaresinden kaynaklanan sınırlı benzerliğin markaları oluşturan ibarelerin geneline ulaşmadığı, sesçil açıdan benzerlik derecesinin düşük düzeyde kaldığı, görsel açıdan ise davaya konu markanın kelime ve şekil unsuru içerdiği, siyah fon üzerine sarı renkli şekil ile bu şekil içerisinde yer alan “g” harfi ve altında aynı renk tonlarında “…”” ibaresinin kendine özgü yazı formatı ile yer aldığı, davacının itirazına ve davaya mesnet markalarının ise kelime markası olduğu, taraf markalarında yer alan sınırlı düzeydeki harf dizilimi açısından belli bir ortaklık dışında (“…”/ “… X”) bir benzerliğin bulunmadığı ve sınırlı nitelikte kaldığı, bu benzerliğin tek başına markaların görsel açıdan benzer olarak kabul edilmesine yetmeyeceği, taraf markalarının bu hali ile karıştırılma ihtimaline neden olabilecek derecede benzer olmadıkları, “…” ibaresinin, “…” esas unsurlu markalar yanında, ayırt ediciliği çok yüksek, vurguyu ve alıcı kitlesinin dikkatini tek başına üzerine toplayacak nitelikte olduğu, çağrışımı ve karıştırılmayı bertaraf edecek düzeyde ayırt edicilik seviyesine ulaştığı, anlamsal olarak farklılığın da markalara tesir ettiği, ortak kabul edilen ibarelerde yer alan benzer harf diziliminin markaların tamamına sirayet etmediği, okunuşlarının ve markalarda yer alan diğer öğelerin de markaları birbirlerinden uzaklaştırdığı, markalar arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunmadığı, tanınmışlığın ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, gerekçeli kararda müvekkilinin markasının esas unsuru “…” olarak belirlenmişse de, bir bütün olarak “…” olduğunu, müvekkilinin 2006 yılından beri bu ibareyi taşıyan seri marka oluşturduğunu, başvurunun müvekkilinin markasında yer alan kelimelerin yeri değiştirilerek oluşturulduğunu, davalının markasını gören tüketicilerin müvekkilinin markası ile karıştıracaklarını, dava konusu malların günlük tüketime konu, kolay erişilebilir ve maliyeti düşük mallar olmaları nedeniyle ortalama tüketicinin dikkat seviyesinin de düşük olacağını, bunun da iltibas tehlikesini artırdığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili YİDK kararının iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu başvurunun İngilizce’de yaygın olarak kullanılan bir soyadı olduğu, bu durumun taraf markalarının anlamsal olarak farklılaşmasını sağladığı, davalı markasında “G” harfi ve şekil unsurunun da başvuruya ayırt edicilik kattığı, bu hali ile tarafların markaları arasında bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında karıştırmaya yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığı, tanınmışlığın ispatlanamadığı, kaldı ki taraf markaları da benzer bulunmadığından somut uyuşmazlığa bir etkisinin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/11/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/11/2022
Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.