Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1612
KARAR NO : 2022/1259
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2020
NUMARASI : 2019/215 E. – 2020/167 K.
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali ile Hükümsüzlük
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/09/2020 tarih ve 2019/215 E. – 2020/167 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin ev bakım, temizlik kağıtları ve hijyen kategorisi olmak üzere hızlı tüketim sektöründe üç ana kategoride ürünler sunduğunu, bu tür ürünlerde kullanmak üzere 2018/10255 nolu “…” markasını tescil ettirdiğini, davalı şirketin müvekkilinin markasına ayırt edilemeyecek derecede benzer olan 2018/17250 nolu “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvurduğunu, başvuruya yaptıkları itirazın Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından nihai olarak reddedildiğini, oysa başvurunun müvekkili markası ile karıştırılma ihtimalinin çok yüksek olduğunu, başvuru ile müvekkili markasının kapsamındaki malların da aynı olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 2019-M-7281 sayılı kararının iptaline ve tescile bağlanmış olması halinde davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Kurum vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markalarının tüketici kitlesinin farklı olduğunu, farklı anlamları bulunan markaların da benzer olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalı şahsa ait “…” ibaresinin İngilizce bir kelime olup, “ihtiyar kadına hürmeten söylenen ana, teyze” anlamlarına geldiği “şekerleme, bonbon” ve “ne güzel” gibi anlamlarda da kullanıldığı, davacıya ait “…” ibaresinin ise İngilizce bir kelime olup, “iyi bakım, yerinde ihtimam” gibi anlamlara geldiği, markalar arasında “…” ibaresinden kaynaklı ortaklık bulunsa da, bu ibarenin markalar arasında iltibas tehlikesi oluşturmayacağı, zira markaların bir bütün olarak ilgili tüketici kesiminde bıraktığı umumi intibaları dikkate alınarak iltibas tehlikesinin değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca tek başına “…” ibaresinin anlamı ülkemizde yaygın bilinen “iyi” anlamında kullanıldığı, bu ibarenin davaya konu emtialar bakımından ayırt ediciliği oldukça düşük, vasıf bildiren bir ibare olduğu, bu nedenle salt “…” ibaresinden kaynaklı ortaklığın, iltibas tehlikesini meydana getirmeyeceği, markaların gerek görsel, gerekse işitsel ve kavramsal olarak, bir bütün halinde ilgili tüketici kesiminde farklılaştığı, SMK’nın m.6/1 maddesi hükmü koşullarının somut olayda oluşmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, taraf markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, kelime markalarının başlangıç kısmındaki benzerliğin tüketicilerin markaları benzer bulmasında önemli bir etken olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden değerlendirilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, marka (marka ile ilgili kurum kararlarının iptali) markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre başvuru konusu marka ile davacının itirazına mesnet markaları arasında SMK’nın’nın 6/1. maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, ibareler arasındaki anlamsal farklılığın taraf markalarının “…” ibaresi ile başlamasından kaynaklanan kısmi benzerliğin önüne geçtiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/10/2022
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…