Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1606 E. 2022/1196 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1606 – 2022/1196
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1606
KARAR NO : 2022/1196
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2020
NUMARASI : 2019/378 E. – 2020/202 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/09/2020 tarih ve 2019/378 E. – 2020/202 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı gerçek kişinin 2018/109849 sayılı “…” ibareli marka başvurusuna, 2016 05777 sayılı “…”, 2016 05780 sayılı “…” , 2016 67238 sayılı …” 2017 78499 sayılı “…” ve 2016 67243 sayılı “…” ibareli markalarına dayalı olarak yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK’ın 2019-M-7788 sayılı kararıyla reddedildiğini, oysa başvuru markası ile müvekkili markaları arasında SMK.m.6/1 kapsamında benzerlik bulunduğunu, davalı marka başvurusunun 35.05 alt sınıfta yapıldığını ve 1-34 sınıftaki tüm malların dahil edildiğini, müvekkilinin de 35.05 alt sınıfında 09,15 ve 16. sınıftaki malların sayıldığını, bu anlamda taraf markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin aynı olduğunu, , dava konusu marka başvurusunun “…” harflerini içerse de, ortalama tüketici nezdinde telaffuz edilirken “…” şeklinde algılanacağını, “ ’ ” işaretinin (İ) harfinin yerine kullanılmış gibi bir algı yarattığını ileri sürerek 2019-M-7788 sayılı YİDK kararının iptaline, davalıya ait 2018/109849 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı… vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markalarının benzer olmadığını, karıştırılma ve ilişkilendirme ihtimalinin de bulunmadığını, müvekkilinin “…” ibareli markası bulunduğunu, “… “ markasının da “…” markasının baş harflerinden oluştuğunu, söz konusu marka oluşturulurken “…” ibaresinin düşünülmediğini, kaldı ki davacının markasında kullandığı “…” kelimesinin ayırt edicilik gücünün zayıf olduğunu, TürkPatent nezdinde 35.sınıfta yer alan “…” ibareli bir çok marka bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, benzer görülen 35/1,2,3,4, 35/5(9.sınıf) hizmetlerin hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin halk kesimine oranla daha bilinçli bulundukları, 35/5(15.sınıf ve 16.sınıf) hizmetlerin hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin makul derecede bilgili, ihtiyatlı ve dikkatli ortalama tüketici kesimi olduğu, ancak gerek bilinçli tüketici kesimi kitlesi bakımından, gerekse ortalama tüketici kesimi bakımından iltibas tehlikesi oluşturacak derecede markalar arasında benzerlik bulunmadığı, “…” ibaresinin tek başına “hayat, yaşam” anlamına gelen, Türkçe anlamı yaygın olarak bilinen ingilizce bir kelime olduğu, orijinal bir ibare olmadığı ve günlük yaşamda sıklıkla kullanılan bir ibare olduğu, bu nedenle salt “…” ibaresinin ayırt ediciliği güçlü bulunduğunun söylenemeyeceği, nitekim davacı markalarının salt bu ibareden oluşmadığı, bu ibare ile birlikte kelime ve figüratif unsurlardan oluştuğu, özellikle görsel olarak markaların farklılaştığı, dava konusu markanın görsel olarak “…” ibaresini çağrıştırmadığı, anlamsız bir görünüm arz ettiği, davacı markalarının kavramsal olarak anlamsal bir karşılığı bulunsa da, dava konusu markanın kavramsal bir karşılığının bulunmadığı, işitsel olarak da markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bu hale göre daha önce davacıya ait itiraza mesnet markalı hizmetlerden yararlanan, bu markaları gören, bilen veya anımsayan ilgili tüketici kesiminin, dava konusu “…” ibareli davaya konu hizmetler ile karşılaştığında, bu hizmetlerden yararlanmak için ayıracağı süre içinde, bu markanın, davacıya ait markalardan farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı kurmayacağı, dolayısıyla SMK m.6/1 hükmü koşullarının somut olayda meydana gelmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu marka ile müvekkili markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında benzerlik bulunduğunu, dava konusu başvurunun “…” olarak algınacağını, markaların birbirini çağrıştırdığını, uyumazlık konusu malların hitap ettiği tüketicinin mahkemenin kabulünde olduğu gibi dikkateli ve bilinliçli bulunmadığını, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olmadığını, müvekkilinin itirazına mesnet markalarının tescilli olduğu mal ve hizmetler ile “…” ibaresi arasında hiçbir ilişkinin bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dava konusu YİDK kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “… ” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira dava konusu başvurunun belirli aralıklarla yazılan “…” ibaresinden oluştuğu, bu şekli itibariyle dava konusu başvurunun uyuşmazlık konusu malların tüketicisi nezdinde “… ” olarak algılanmayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 29/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip