Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/160 E. 2021/1168 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/09/2019
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/09/2019 tarih ve ….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin….. ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “……” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere diğer davalı Kuruma başvurduğunu……. kod numarasını alan başvuruya, müvekkilince yapılan itirazın nihai olarak reddine karar verildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında karıştırılmaya yol açacak derecede benzerlik bulunduğunu, dava konusu başvurunun müvekkili Şirketin seri markalarından biri olarak algılanacağını, taraf markaları arasında var olan görsel ve işitsel benzerliğe ek olarak sınıfsal benzerliğin de mevcut bulunduğunu, öte yandan müvekkili adına tescilli “…” asıl unsurlu markaların herkes tarafından bilinen markalar olduğunu, “…” ibareli markanın müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yararlanacağını ve haksız rekabete yol açacağını, dava konusu markanın müvekkili şirkete ait … ibareli alan adı ile benzer olduğunu, müvekkili şirkete ait tanınmış markanın benzerinin tescil başvurusuna konu edilmesinin kötü niyetli bir davranış olarak kabul edilmesinin gerektiğini ileri sürerek, YİDK’in …. sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalı şirkete ait …” ibareli marka başvurusu ile davacı şirkete ait “…/…” asıl unsurlu markalar arasında benzerlik olmadığı, aynı ve benzer hizmetleri kapsıyor olsa da 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ve ilişkilendirme ihtimali bulunmadığı, dava konusu markanın tescili halinde 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi kapsamında yer alan koşulların ortaya çıkacağına ilişkin kanaat oluşmadığı, dava konusu markanın davacı şirketin ticaret unvanı ve alan adı ile iltibasa yol açmayacağı, 6769 sayılı SMK’nın 6/9 maddesi kapsamında kötü niyetin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkeme kabulünün aksine davaya konu “…” ibareli marka ile müvekkili şirkete ait “…/…” ibareli seri markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik olduğunu, zira müvekkiline ait markalarda yer alan ikincil unsurların, tanımlayıcı nitelik taşıdıklarını ve markaların esas unsurunun “…/…” ibaresinden oluştuğunu, aynı şekilde başvuru markasında da esas unsurunun müvekkili şirket markalarında olduğu gibi … ibaresi olduğunu, ….” markasının bu haliyle, orta düzeydeki bir tüketici nezdinde, en azından aynı ve/veya kardeş ve/veya birbiri ile bağlantılı işletmelere ait olduğu kanaatini bıraktığını, müvekkili şirkete ait “…/…” ibareli markaların yoğun kullanım ve tanıtım neticesinde ayırt edicilik kazandığını ve tüketici nezdinde tanınmış olduğunu, 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların oluştuğunu, tanınmış markalarda, markanın benzerini seçen ya da kullanan kişinin, bu kullanımı ya da seçimi haklı kılacak bir gerekçeyi ortaya koymasının gerektiğini, somut olayda, dava konusu karara mesnet markanın seçilmesinin haklı bir nedeni olmadığını, müvekkiline ait markanın bilinirliğinden yararlanmak amacı ile bu ibarenin tescil edilmek istendiğini ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…+Şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…/…” asıl unsurlu marka işaretleri arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira “…” ve “…” ibarelerinin Türkçe’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliklerinin oldukça düşük bulunduğu, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar değerlendirilmesi gerektiği, diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulü gerektiği, bu hususun Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin ….Karar sayılı ilamında da kabul edildiği, buna göre dava konusu başvurunun, davacının itirazına mesnet markalarından yeterince farklılaştığı, taraf marka işaretleri benzer olmadığından, davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olup olmadığının tartışılmasının sonuca etkili bulunmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/09/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/10/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip
….