Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1599 E. 2022/1401 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1599 – 2022/1401
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1599
KARAR NO : 2022/1401
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2020
NUMARASI : 2019/91 E. – 2020/170 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/09/2020 tarih ve 2019/91 E. – 2020/170 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin “…” esas unsurlu tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin … sayılı “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın davalı… Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa “…” ibaresinin davalı markasında aynen yer alması ve markaların soldan sağa okunması nedeniyle taraf markalarını ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, başvurunun müvekkilinin markalarının serisi olarak algılanacağını, markaların kapsadıkları mal ve hizmetlerin de aynı/benzer olduğunu, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını ileri sürerek, YİDK’nın 23.07.2019 tarih ve 2019-M-6321 sayılı kararının iptaline ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, başvurunun tescil edilmemiş olması nedeniyle hükümsüzlük davasının reddinin gerektiğini, markanın alınmasından vazgeçildiğini, müvekkilinin davadan haberdar olunca davacı ile iletişime geçerek davadan feragat edilmesi halinde yargılama gideri talep etmeyeceklerini bildirdiklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalı şirkete ait marka kapsamında yer alan “17. Sınıf: Kauçuk, gütaperka, lastik, amyant (asbest), mika veya bunlardan mamul toz, levha, çubuk ve folyo halinde yarı mamul sentetik malzemeler. Yalıtım, dolgu ve tıkama malzemeleri: yalıtım amaçlı kullanılan boyalar, yalıtım için kumaşlar, yalıtım amaçlı bantlar, yalıtım için örtüler, derz dolguları, contalar, o-ringler (motor, silindir contaları ve musluklar için contalar hariç). Lastikten, plastikten veya kauçuktan mamul bükülebilir borular, hortumlar (taşıtlar için kullanılanlar dahil), boru kılıf ve rakorları; tekstilden hortumlar, madeni olmayan boru kılıfları ve rakorları, hortum rakorları, taşıtlar için radyatör hortumları (yangın hortumları hariç).” malların davacının dayanak gösterdiği … sayılı “… …”, …sayılı “…” ve … sayılı “…” ibareli markaların kapsamındaki mal ve hizmetler ile aynı ya da benzer olduğu, taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer oldukları, davacı markalarının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinin, davalı şirkete ait markada olduğu gibi yer aldığı, davalı markasında yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliği bulunmayan, “…” ibaresine çağrışımda bulunan ve atıfta bulunduğu çağrışım itibariyle “doğal” anlamsal karşılığına gelen bir ibare olduğu, “…” ibaresinde yer alan “-lex” ekinin iltibas tehlikesini bertaraf edecek yeterli ayırt edici gücünün bulunmadığı, zira davacıya ait, emtia aynılığı bulunan “… …”, “…” ve “…” ibareli markaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, “…” ibaresi merkeze alınmak suretiyle bu ibarenin yanına yapılan çeşitli eklemeler ile birlikte “…” esas unsurlu davacı seri markalarının bulunduğundan bahsedilebileceği, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunduğu, tanınmışlığın ve kötü niyetin ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, “Kauçuk, gütaperka, lastik, amyant (asbest), mika veya bunlardan mamul toz, levha, çubuk ve folyo halinde yarı mamul sentetik malzemeler. Yalıtım, dolgu ve tıkama malzemeleri: yalıtım amaçlı kullanılan boyalar, yalıtım için kumaşlar, yalıtım amaçlı bantlar, yalıtım için örtüler, derz dolguları, contalar, o-ringler (motor, silindir contaları ve musluklar için contalar hariç). Lastikten, plastikten veya kauçuktan mamul bükülebilir borular, hortumlar (taşıtlar için kullanılanlar dahil), boru kılıf ve rakorları; tekstilden hortumlar, madeni olmayan boru kılıfları ve rakorları, hortum rakorları, taşıtlar için radyatör hortumları (yangın hortumları hariç).” emtiaları bakımından 2019-M-6321 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, 17. sınıf içerisinde yer alan “taşıtlar için sentetik malzemeden mamul profil çıtalar (dekorasyon amaçlı)” emtiaları açısından da iltibasın oluştuğunu, söz konusu emtiaların da benzer alıcı çevresine hitap ettiğini, müvekkilinin markalarının tanınmış olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı… vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, YİDK kararının iptali talepli davada müvekkilinin taraf sıfatı bulunmadığını, müvekkiline hükümsüzlük davası yönünden husumet yöneltilebileceğini, davacının her iki talebi yönünden müvekkili şirket aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, hükümsüzlük davasının davacı tarafın kendi kusuru ile açıldığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, başvuruda yer alan …” ve “…” ibareleri başvuruyu davacının “…” esas unsurlu markalarından yeterince farklılaştırmadığı yönündeki değerlendirmede bir isabetsizlik görülmediği, bu hali ile başvuru ile davacının markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, içerisinde metalurji ve malzeme mühendisinin yer aldığı bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor uyarınca başvuru kapsamında yer alan taşıtlar için sentetik malzemeden mamul profil çıtalar (dekorasyon amaçlı)” emtiasının davacının markalarının kapsamındaki emtialarla benzer olmadığı, YİDK kararının iptali talebiyle açılan davalarda başvuru sahibine de husumet yöneltilmesi gerektiği, davalı şirket aleyhine tek vekalet ücretine hükmedilmesinin de yerinde olduğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraf vekillerince istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin tarafların uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/11/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/11/2022
Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.