Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1595 E. 2021/621 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN V. : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2016
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Dairemizce verilen 07/11/2019 tarih ….sayılı karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04/11/2020 tarih ve …. K. sayılı kararıyla bozulmuş olmakla, dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin….” ibareli markanın sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı Kuruma başvurduğunu,… kod numarası alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca reddedildiğini, bu karara yaptıkları itirazın ise YİDK tarafından reddine karar verildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, hem işaretler yönünden hem de marka kapsamları yönünden benzerliğin mevcut bulunduğunu, tek harften kaynaklanan farklılığının markalar arasındaki benzerliği ortadan kaldırmadığını ileri sürerek, YİDK’in …. sayılı kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka arasında ilitbasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, davanın süresinde açılıp açılmadığının araştırılmasının gerektiğini, müvekkiline ait markanın 10. ve 44. sınıflarda tescilli olmadığını, müvekkili markası ile davacının itirazına mesnet marka arasında benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf marka işaretleri arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğu, başvuru kapsamındaki “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların cerrahi, tıbbi, diş hekimliği ve veterinerlik için alet, cihaz ve mobilyalar, yapay organlar ve protezler (koruma amaçlı kulak tıkaçları dahil), tıbbi ortopedik malzemeler, ameliyathane giysileri ve steril örtüler, cinsel amaçlı aletler ve malzemeler, prezervatifler (condom/kaput), biberonlar, biberon emzikleri, emzikler ve bebekler için diş kaşıyıcıların bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri ile davacının itirazına mesnet markanın kapsamında yer alan mal ve hizmetler arasında benzerlik olduğu, sayılan hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK’in… sayılı kararının 35. sınıfın 06. alt grubu yönünden kısmen iptaline, fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili katılma yoluyla, başvuru kapsamında yer alan sadece 35/06. sınıf yönünden değil başvuru kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden davanın kabulünün gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili, davacıya ait “…” ibaresini taşıyan itiraza mesnet markanın ayırt edici niteliğinin düşük olduğunu, düşük düzeyde ayırt ediciliğe sahip davacı markası ile dava konusu başvuru arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, başvuruya yeterli ayırt ediciliğin kazandırıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, gerekçeli kararda belirtilenin aksine süresi içinde davaya cevap dilekçesini sunduklarını, müvekkili başvurusuna başka bir kişi tarafından yapılan itiraz üzerine 10. ve 44. sınıf mal ve hizmetlerin başvuru kapsamından çıkarıldığını, buna rağmen işbu davanın açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığını, 35. sınıf yönünden davacının iptal talebinin olmadığını, kendileri lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, müvekkili başvurusu ile davacının itirazına mesnet marka arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olmadığını, müvekkili başvurusunun özgün bir biçimde oluşturulduğunu ve başvuruya yeterli ayırt ediciliğin katıldığını, ilk derece mahkemesince talep aşılarak karar verildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Dairemizin 07/11/2019 tarih, …. K. kararıyla, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka işaretleri arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğu, başvuru kapsamındaki 10. sınıf mallarla 44. sınıf hizmetlerin aynen itiraza mesnet markanın kapsamında yer aldıkları, başvuru kapsamındaki 10. sınıf malların satışına özgülenmiş 35/6. sınıftaki mağazacılık hizmetleri ile davacı markasının kapsamındaki 10. sınıf mallar arasında da benzerlik bulunduğu, bu mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi koşullarının gerçekleştiği, başvuru kapsamında yer alan 35/1-5. sınıf hizmetlerle davacı markasının kapsamında yer alan mal ve hizmetler arasında ise böyle bir benzerlik bulunmadığından, bu hizmetler yönünden iltibas tehlikesinden söz edilemeyeceği, bununla birlikte davacı vekilince dosyaya sunulan 28.10.2015 tarihli cevaba cevap dilekçesinde açıkça, “Dava dilekçemiz incelenirse, tarafımızca itiraz edilen husus; başvurusu yapılan markanın 10 ve 44. gruplarda tesciline yaptığımız itirazın reddidir. 35. sınıfta tescil için yapılan başvurudan tarafımızın haberi bile olmamış ve hiçbir zaman tarafımızca itiraz edilmemiştir, hatta dava dilekçemizde bu sınıfta yapılan tescil başvurusundan hiç bahsedilmemiştir.” denildiğinden ve müteakip paragrafta da, marka başvurusuna itirazlarının ve işbu davanın 10. ve 44. sınıflara ilişkin olduğu ayrıntılı bir biçimde açıklandığından, ilk derece mahkemesince HMK’nın 26. maddesine aykırı olarak talep aşılarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı, bu itibarla, 10. sınıf malların satışına özgü 35/06. sınıftaki mağazacılık hizmetleri yönünden davacının bir talebi bulunmadığından buna ilişkin davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının yerinde olduğu, dava konusu başvurunun kapsamında 10. sınıf mallarla 44. sınıf hizmetler de bulunduğu, iptali istenen YİDK kararında dava dışı bir başka şirketin itirazına dayalı olarak bu mal ve hizmetler başvuru kapsamından çıkarıldığı, ne mahkemenin gerekçeli kararında ne de hükme esas alınan bilirkişi raporunda, bu mal ve hizmetler yönünden bir değerlendirme yapılmadığı, oysa, eldeki davanın YİDK kararının iptali istemine ilişkin olup, ilana çıkan ve davacı tarafından itiraza uğrayan tüm mal ve hizmetler yönünden davacının itirazlarının incelenmesinin gerektiği, başvuru kapsamındaki 10. sınıf mallarla ve 44. sınıf hizmetler yönünden taraf markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğundan ve 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi koşulları oluştuğundan, iptali istenen YİDK kararının yerinde olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, YİDK kararının 10. sınıf mallar ile 44. sınıf hizmetler yönünden iptaline, dava konusu marka, 10. ve 44. sınıflar yönünden tescil edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ’NİN 04/11/2020 TARİH VE …. SAYILI İLAMININ ÖZETİ : Dairemiz kararının, davalılar vekillerince temyizi üzerine, anılan Yargıtay ilamı ile özetle, davalının başvurusunun “…”, davacının itiraza mesnet markasının ise “…” unsurlu olduğu, itiraz edilen 10. ve 44. sınıflar yönünden “…” ibaresinin, “…” sözcüğünün kısaltması olarak kullanıldığı, sektörde sık kullanılan bir ibare olarak herkesin kullanımına açık ve ayırt etme gücünün düşük olduğu dikkate alındığında, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle Dairemiz kararının davalılar yararına bozulmasına karar verilmiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuştur.
Dairemizce uyulmasına karar verilen bozma ilamında da açıklandığı üzere, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin, itiraz edilen 10. ve 44. sınıflar yönünden “…” sözcüğünün kısaltması olarak kullanıldığı, sektörde sık kullanılan bir ibare olarak herkesin kullanımına açık ve ayırt etme gücünün düşük olduğu, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli marka arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığı ve davacının itirazının reddine ilişkin YİDK kararının yerinde olduğu anlaşıldığından, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 27,70.TL harcın mahsubu ile bakiye 31,60.TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre tayin ve tespit olunan 5.900,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından ilk derece, istinaf ve Yargıtay aşamasında yapılan toplam 210,72.TL tebligat ve posta masrafının davacıdan tahsili ile davalı Kuruma verilmesine,
6-Diğer davalı tarafından ilk derece, istinaf ve Yargıtay aşamasında yapılan toplam 116,72.TL tebligat ve posta masrafının davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davacıdan alınması gereken 59,30.TL istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
9-Davalılardan ayrı ayrı peşin olarak alınan 35,90.TL istinaf karar ve ilam harcının, kararın kesinleşmesinden sonra ve talebi halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,
10-Davalılar kendilerini istinaf aşamasında vekille temsil ettirdiğinden ve birden fazla duruşma yapıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 4.080,00.TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Dair, davalı … vekilinin yüzüne karşı, davacı ve diğer davalıların yokluğunda yapılan açık yargılama sonucunda 28.04.2021 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/05/2021