Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1592 E. 2022/1591 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1592 – 2022/1591
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1592
KARAR NO : 2022/1591
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2020
NUMARASI : 2018/701 E. – 2020/372 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07/10/2020 tarih ve 2018/701 Esas – 2020/372 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … Şti. vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, dava dışı … AŞ’nin (sigortalı) yurt içinde yapacağı taşımaları blok poliçe ile sigorta ettirdiğini, davalı … firmasının sigortalı … ile kargo taşıma sözleşmesi imzaladığını, muhtelif firmalara ait emtianın İstanbul-Adana-G.Antep illeri arasında taşınmak üzere sigortalı … tarafından alt taşıyıcı davalı … firmasına ait … plakalı araca yüklendiğini, davalı …’in araç sürücüsü olduğunu, 06.08.2017 günü araç Ankara Çamlıdere’de seyir halinde iken sağ arka lastik fren balatalarının sıkışması sonucu lastikte başlayan yangının araçtaki emtianın yanmasına ve tamamının zayi olmasına sebep olduğunu, hasarla ilgili olarak sigortalıya toplam 326.541,36 TL tazminat ödendiğini, zarardan davalıların sorumlu olduklarını, bu nedenle davalılar hakkında icra takibi başlattıklarını, yetki itirazı üzerine Ankara 19.İcra Müd.2018/9087 sayılı dosyası ile takibe devam edildiğini, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, icra takibine yapılan itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin nakliye firmalarına sürücülü olarak araç temin eden bir firma olduğunu, aracın tesliminden sonra işletilmesinden kiralayan firmaların sorumlu bulunduğunu, olayda müvekkilinin ve araç sürücüsünün bir kusuru olmadığını, sigortalı … tarafından sunulan belgede taşınan emtia ağırlığının 18.235 kg olarak bildirildiğini, oysa dorsenin taşıma kapasitesinin 13.800 kg olduğunu, söz konusu taşımada … plakalı dorsede, aşırı yüklemeye bağlı lastik sıkışması sonucu yangının çıktığını, araca kanun ve yönetmeliklere aykırı olacak şekilde kapasitesinden fazla yük yüklenmesinin sorumluluğunun müvekkiline ait olmadığını, öte yandan sigortalının talep ettiği hasar bedellerinin gerçeğe uygun olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davacının icra inkar talebinin haksız olduğunu, zira alacağın likit olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava dışı sigortalının 02.11.2016-02.11.2017 vade tarihli “Blok Yurtiçi Mal Taşımacılığı Sorumluluk Poliçesi” ile yurtiçinde yapacağı taşımaları davacıya sigorta ettirdiği, dava dışı sigortalı ile davalı Şirket arasında “Araçla Şehirlerarası Kargo Taşıma Sözleşmesi” imzalandığı, bu tespite göre sigortalının taşıyıcı, davalı Şirketin ise alt taşıyıcı konumunda olduğu, her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmede “Kira” tabiri kullanılmış ise de araç sürücülü olarak sigortalıya tahsis edilmiş olup aracın zilyetliği davalı alt taşıyıcı uhdesinde kaldığından aralarındaki hukuki ilişkinin taşıma sözleşmesi niteliğinde bulunduğu, davalı … firmasına ait aracın, emtia yüklü olduğu halde seyir halinde iken 06.08.2017 tarihinde yangın çıkması sonucu maddi hasar meydana geldiği, TIR’ın dorsesinin arka lastiğinin patlaması sonucu aşırı sürtünmeden dolayı alev aldığı ve oradan da kasaya sıçradığı, dorsenin ve içerisinde bulunan kargo malzemelerinin tamamının yandığı, hasar sonucu sigortalı tarafından Sigorta Şirketi’ne 326.541,36-TL yansıtma faturası kesildiği, poliçe kapsamında davacı tarafından sigortalıya 20.12.2017 tarihinde 276.729,97-TL ve 26/02/2018 tarihinde 49.811,39-TL ödendiği, yangın olayının davalıya ait taşıttaki eksiklikten yani lastiğin patlaması ve sonrası aşırı ısınmadan kaynaklandığı, davalı taşımacıyı sorumluluktan kurtaracak bir sebebin gerçekleşmediği, davalı vekilinin araca fazla eşya yüklendiği şeklindeki savunmasının yerinde görülmediği, zira taşıta hangi miktarda eşya yükleneceği hakkında bilgisi bulunan ve aşırı yükleme halinde yola çıkmaktan imtina etmesi gerekenin davalının kendisi olduğu, sigortalı tarafından eşya sahiplerine ödemenin nakit veya taşıma hizmeti verilmek suretiyle yapıldığı, tespit edilen zararın davalının sınırlı sorumlu olduğu miktarın altında kaldığı, tazminat alacağının likit olmadığı, 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi hükmü gereğince halefiyet ilkesine dayalı olarak davalardan ödeme yapan sigorta şirketinin, ödeme tarihinden itibaren temerrüt faizi isteyebileceği, buna göre toplam 9.931,82 TL faiz istenebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların itirazının 306.049,99 TL asıl alacak + 9.931,82 TL işlemiş faiz üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının icra inkar tazminatı ve davanın reddedilen bölümü için davalı … … Şti. vekilinin kötü niyet tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Şirket vekili, müvekkil ile ihbar olunan sigortalı arasındaki sözleşmesel ilişkinin, müvekkilinin malı teslim alıp ulaşacağı yere teslim etmesinden ibaret olduğunu, bu kapsamda ne müvekkilinin ne de diğer davalı sürücünün taşınan malın türü veya ağırlığı hakkında herhangi bir bilgisinin bulunmadığını, nitekim müvekkil ile ihbar olunan şirket arasında imzalanan sözleşmenin 6. maddesinin bu yönde olduğunu, aracın yüklenmesinden ve boşaltılmasından tamamen sigortalının sorumlu bulunduğunu, bu hususların yüklenen malın niteliğinin müvekkili tarafından bilinmediğini, yükleme ve boşaltma işinin sigortalının sorumluluğunda olduğunu gösterdiğini, kaldı ki müvekkili şirketin sürücülerinin yükleme ve boşlatma alanlarına girmesinin dahi yasak olduğunu, davaya konu yangın hadisesinin 06.08.2017 tarihinde meydana geldiğini, müvekkilinin 28.07.2017 tarihinde aracın bakımlarını yaptırdığını, bilirkişi heyetinin istiap haddinin aşıldığına kanaat getirmesine bu hususun da etki ettiğini, zira henüz bakımları yapılmış olan aracın lastiklerinin teknik bir sebepten ötürü yangına sebebiyet vermeyeceği kanaatinde olduklarını, davacı ve ihbar olunan şirket arasında akdedilen poliçenin 6. maddesinin istisnalar başlıklı maddesinde “..teminat altındaki bir araçla yapılan taşımada, münhasıran istiap haddinin aşılmasında veya gabari dışı yüklemeden dolayı meydana gelen her türlü hasarlar” teminat kapsamı dışında bırakıldığını, bu hususun da yanlış yükleme yapılmasından kaynaklandığını, bu kapsamda sigorta şirketi tarafından sigortalı firmasının haddinden fazla emtia yükleyerek istiap haddinin aşılarak emtiaların zayi olmasına sebebiyet vermesine rağmen yapmış olduğu ödemenin lütuf ödemesi niteliğinde bulunduğunu, davacı tarafından yapılan ödemenin Yargıtay içtihatları çerçevesinde lütuf ödemesi niteliğinde olduğundan ve lütuf ödemeleri rücu edilemeyeceğinden dolayı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıyıcı sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında ödenen tazminatın rücuen tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, her ne kadar davalı tarafça, davaya konu yangının istiap haddinin aşılmasından kaynaklandığı, bu durumun teminat dışı olduğu ve bu itibarla yapılan ödemenin lütuf ödemesi niteliğinde bulunduğu ve rücu edilemeyeceği bir istinaf nedeni olarak ileri sürülmüş ise de dava dışı sigortalı tarafından, söz konusu yangından doğan tazminat hakkının davacıya temlik edilmesi, diğer bir deyişle davacının ödediği miktarı sigortalısından temlik alması karşısında bu istinaf itirazının yerinde bulunmadığı, davalı Şirket ile dava dışı sigortalı arasındaki sözleşmenin taşıma sözleşmesi niteliğinde bulunduğu, aksi yöndeki davalı savunmasının yerinde olmadığı, buna göre alt taşıyıcı olan davalının meydana gelen zarardan sorumlu olduğu ve kendisini sorumluluktan kurtaracak bir halin varlığını ispat edemediği, hüküm altına alınan miktarın, davalının sınırlı sorumlu olduğu miktarın altında kaldığı anlaşılmakla, davalı … … Şti. vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … … Şti. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 21.584,72 TL istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 5.397,00 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 16.187,72 TL bakiye harcın davalı … …. Şti’den alınarak hazineye irad kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı şirket tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.