Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1588 E. 2022/1231 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2020
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/10/2020 tarih ve 2020/5 E. – 2020/298 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 29.sınıfta(1. Alt grup) tescil edilmek üzere …..” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin 2010/53190 sayılı “…” ibareli markasını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kabul edilerek başvurularının reddine karar verildiğini, bu ret kararına karşı yeniden inceleme taleplerinin 2019-M-8803 sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiği, oysa müvekkilinin “…” markası ile 1992 yılından beri faaliyet gösterdiğini, 2014 yılında … …. bünyesine katıldığını, “…” markasının tanınmış marka olduğunu ve müvekkiline ait “…” esas unsurlu bir çok marka bulunduğunu, “a … …” ibareli marka ile seri marka zincirine bir yenisinin eklenmek istenildiğini, “…” ibaresi mutlak ret nedenlerini haiz olduğundan tescilinin hukuka aykırı olduğunu, “…” ibaresinin 29. sınıfta yer alan gıdanın tüketilmesi için kullanılan bir araç olduğunu, … sektöründe ise “…” ibaresinin tür/cins belirten bir kelime olduğunu ve bu ibarenin tek başına zayıf bir marka olduğunu, sektörde “…” ibaresinin farklı firmalar tarafından da marka başvurularına konu edildiğini, müvekkiline ait markadaki şekli unsurların ve “…” ibaresinin tali unsur olarak kullanılmış olmasının iltibas değerlendirilmesi yapılırken dikkate alınması gerektiğini, “…” markası sahibinin kötü niyetli bulunduğunu, davalı tarafın “…” ibaresini tek başına markasal olarak kullanmadığını, tali unsur olarak kullandığını ileri sürerek 2019-M-8803 sayılı kararının iptaline, 2018/72604 sayılı “a … …+şekil” markasının tescil işlemlerine devam edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı….vekili, davaya konu marka ile mesnet gösterilen markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunduğunu, “a …” ibaresinin davacının çatı markası niteliğinde olduğunu, benzerlik ve iltibas değerlendirilmesi yapılırken çatı markanın geri planda kalacağını, davalı markasının zayıf bir ibare olduğu iddiasının somut gerçeklik ile bağdaşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili,müvekkilinin 75 yıllık köklü bir geçmişe sahip olan sektörün öncü firmalarından olduğunu, Türkiye’nin ilk özel et kombinesi olarak 1945 yılında … tarafından kurulduğunu, 1980’li yıllarda ilk vakumlu … ve salamı “…” markası ile satışa sunduğunu, “…” markasının gıda sektöründe bilinen ulusal ve uluslararası camiada tanınan meşhur ve maruf bir marka olduğunu, kurum kararının yerinde bulunduğunu,, her iki markanın işitsel olarak benzer olmalarının yanı sıra algısal ve kavramsal olarak da benzediklerini, “a …” ibaresinin markalar arasındaki benzerliği ortadan kaldırmaya yeterli bulunmadığını, mal ve hizmet sınıflarının aynı olduğunu, “…” ibaresinin müvekkili adına tescilli olan 29. Sınıf yönünden ayırt edici bulunduğunu, tescilli markaların terkin edilmedikleri sürece marka tescilinin sağladığı hukuki korumadan yararlanacağını, davacının tescil başvurusunun kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “A … …” ibareli marka ile “…” ibareli markaların karşılaştırılması neticesinde, dava konusu markada yer alan “A …” ibaresinin davacının çok sayıda markasında yer alan çatı marka niteliği arz ettiği, tüketicilerin çatı markaya değil, çatı marka haricinde bulunan ibareye daha çok dikkat edecekleri, bu nedenle davacıya ait dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, benzer şekilde davalı markasının da esas ve tek unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, bu gerekçelerle taraf markalarının esas unsurları arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunduğu, “…” ibaresinin dava konusu edilen mal ve hizmetler bakımından marka vasfı taşıdığı ve ayırt edici nitelikte olduğu, herhangi bir tanımlayıcılığının bulunmadığı, marka vasfı taşımadığı kabulü halinde dahi tescilli markaya sağlanan hukuki korumadan yararlanması gerektiği, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, önceden bildiği ve tanıdığı davalı markası ile davacının başvuru konusu markasını birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunması, davalının “…” ibareli markasından ve bu marka adı altında sunmakta olduğu ürünlerden haberdar olan tüketicinin davacı markasının davalıya ait olduğunu ve onun izni ile kullandığını düşünme ihtimalinin bulunduğu, davacı tarafın itiraz aşamasında “kullanmama def’i” ileri sürdüğü ve fakat Markalar Dairesi Başkanlığı kararında davalının “…” emtiası üzerinde markayı kullandığının kabul edildiği ve bu hususun karara itiraz aşamasında uyuşmazlık konusu olmadığı, taraf markalarının birbiri ile karıştırılma tehlikesi bulunması nedeniyle, somut olay bakımından markaların ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili, ilk derece mahkemesince “…” ibaresinin sektörel mahiyeti incelenmeksizin hüküm kurulduğunu, anılan ibarenin bir … türünü ifade ettiğini ve pek çok firma tarafından … türünü ifade etmek amacıyla kullanıldığını, “…” ibaresinin … emtiasında zayıf nitelikte olduğunu,kimsenin tekeline verilemeyeceğini, davalının dahi anılan ibareyi kendi markası yanında tali unsur olarak kullandığını, dava konusu başvuruda da yer alan bu ibarenin tali unsur niteliğinde bulunduğunu, sektörde faaliyet gösteren diğer firmalarında “…” ibareli markalarının olduğunu, müvekkili başvurusunun tescil edilmemesinin haksız rekabete yol açacağını, taraf markaları arasında iltibasa neden olacak bir benzerliğin bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “a … …+şekil” ibareli” ibareli başvuru ile redde mesnet 2010/53190 sayılı “…” ibareli markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira her iki markada da “…” ibaresinin asli unsur olarak yer aldığı, dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin davacının çatı markası olup iltibas değerlendirmesinde dikkate alınamayacağı, başvuruda yer alan diğer unsurların da yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, redde mesnet markanın kapsamında yer alan ve kullanıldığı ispatlanan 29. sınıf … emtiası ile uyuşmazlık konusu 29. Sınıfın 1. alt grubunda yer alan malların benzer bulunduğu, her ne kadar davacı tarafça “…” ibaresinin “…” emtiasında tanımlayıcı olduğu ileri sürülmüşse de mahkemece görüşüne başvurulan ve aralarında gıda mühendisinin de bulunduğu bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda açıklandığı üzere anılan ibarenin … emtiasında tanımlayıcı bulunmadığı, uyuşmazlık konusu mallar bakımından ayırt edici olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 54,40.TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip