Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1570 E. 2022/1180 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/05/2018
NUMARASI :….

DAVALI ….
DAVANIN KONUSU :Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/05/2018 tarih ve 2017/80 E. – 2018/163 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili firma adına kayıtlı 2008/48418 sayılı şekil markasının tüm sınıflarda tescilli olduğunu, söz konusu markayı mesnet göstererek davalının 2015/102956 sayılı marka başvurusuna yaptıkları itirazın davalı …. İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa davalının markasının müvekkilinin markasından esinlenilerek, markayı oluşturan şekil saat yönünde 90 derece çevrilerek ve üst kısmı küçültülerek oluşturulduğunu, başvurunun, müvekkilinin belli bir tanınmışlık seviyesine ulaşan markası ile benzer olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin markalarının serisi olarak algılanacağını ileri sürerek, YİDK’nın 2017-M-88 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı…. vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkil şirketin, Fransa merkezli olup, 1996 yılından bu yana bebek/çocuk kıyafetleri ve oyuncakları başta olmak üzere genç ve hamile kıyafetleri, bebek/çocuk mobilyaları, çanta, ayakkabı ve dekoratif ev eşyaları gibi geniş bir yelpazede üretim ve satış yaptığını, bunun yanı sıra, çocuk bakımı ve çocuk koruması konularında aktif rol aldığını, bu bağlamda “…” markasını yarattığını, bu amaçla bir fon oluşturduğunu ve birçok ülkede faaliyette bulunduğunu, … nezdinde 60 farklı markasının olduğunu, Türkiye’ye yönlendirilen en eski marka başvurusunun 2001 yılında yapıldığını, asıl iştigal alanlarının 25, 28, 35 ve 41. sınıflarda olduğunu, özetle, davacı şirketin davalının tanınmışlığından yola çıkarak davaya konu markayı yaratmadığını, kendisine ait diğer markalardan esinlenerek özgün olarak oluşturduğunu, sadece şekilden ibaret markalarda yapılacak benzerlik karşılaştırmasının genel olarak görsel benzerlikten veya konsept benzerlikten ibaret olduğunu, yapılan görsel değerlendirmelerde şekil markalarına ait benzerlik kriterinin oldukça dar yorumlandığını ve şekillerde yer alan ufak nüansların dahi şekilleri birbirinden farklı kıldığını, müvekkili markasında itiraza mesnet markanın benzer olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, davalının 2015/102956 sayılı başvurusu ile davacının 2008/48418 sayılı markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, davalı başvurusundaki siyah nokta ve altındaki yarım ay şeklindeki gülen yüz çehresini andıran işaret ile davacının bir hedef tahtasını andıran şekil işaretinin benzer olmadıkları, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan mal/hizmet algısının oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 556 sayılı KHK 8/1 (b) maddesi anlamında iltibasın bulunmadığı kanaatinin oluştuğu, HMK’nın 282. maddesinde belirtilen “hâkim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmünden hareketle yukarıdaki gerekçelerle bilirkişi raporunun iltibas bulunduğunu belirten aksi yöndeki raporuna itibar edilmediği, tanınmışlık ve kötü niyet iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, müvekkili şirkete ait marka ile davalıya ait markanın benzer olduğunun bilirkişilerce de tespit edildiğini, sınıf benzerliğinin de gerçekleştiğini, dava konusu şekil markasının müvekkiline ait markaların serisi sanılmasının kaçınılmaz olduğunu, müvekkili tarafından bilinir hale gelen şeklin sulanacağını ve ayırt edici karakterinin zedeleneceğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, HMK’nın 282. maddesi uyarınca hakimin, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği, gerçekten de şekilden oluşan taraf markalarının bütünü ve bıraktıkları izlenim itibariyle tüketicileri iltibasa düşürecek derecede benzer olmadıkları, tüketicilerin taraflara ait işaretleri gördüklerinde derhal ve hiç düşünmeden farklı işletmelere ait olduklarını algılayabilecekleri anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 29/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip