Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1568 E. 2022/1261 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1568
KARAR NO : 2022/1261
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2020
NUMARASI : 2019/9 E. – 2020/131 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI
VEKİLİ
DAVALI
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali ile Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/07/2020 tarih ve 2019/9 E. – 2020/131 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, davalı şirketin “…” markasının 30. sınıfta yer alan mal ve mal gruplarında tescili için yaptığı başvuruya müvekkilinin “…” ibareli markalarını mesnet göstererek yaptıkları itirazın Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, başvurunun seri marka algısı yarattığını, başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 2018-M-8359 sayılı kararının iptaline ve davalının 2018/18553 sayılı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, müvekkilinin “…” ibareli marka ve tasarımlarını ciddi tanınmışlığa ulaştırdığını, davacı iddiasının aksine tüketicilerin başvuruyu müvekkilinin markalarıyla özdeşleştireceğini, “…” ibaresinin zayıf bir ibare olup kimsenin tekeline bırakılamayacağını, bu ibarenin sektörde birçok firma tarafından kullanıldığını, taraf markaları arasında benzerlik kurulmayacağını, kötü niyet iddiasının doğru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraf markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, kötü niyet iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, başvuru ile müvekkilinin itiraza mesnet markasının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, “… …” ibaresinin çatı markası olması nedeniyle benzerlik karşılaştırmasında geri planda bırakılması gerektiğini, markaların tek harf dışında aynı olduklarını, taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde ilişkilendirileceğini ve seri marka algısı yaratacağını, ortalama tüketici kitlesinin çocuklardan oluştuğunu, müvekkilinin markasını bilen davalı şirketin başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenim dikkate alınarak belirleneceği, buna göre taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira mahkemece hükme esas alınan denetime açık bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi, dava konusu başvuruda görsel algıyı ayıcık figürü ile “…” ibaresinin çektiği, davacının ambalaj görseli olan itiraza mesnet markasında ise “…” ibaresinin dikkati çektiği, her iki markada çekişmeli, ayırt ediciliği düşük “…” ibaresi ile “…” ibaresinin tali unsur olarak yer aldığı ve dikkati çekmeyecek şekilde konumlandırıldığı, markaları oluşturan unsurların bileşiminin özgün bir karaktere sahip olduğu ve markalar arasındaki farklılığın kolayca algılandığı, markaları bir bütün olarak algılayacak ortalama tüketicilerin başvurunun davacıya ait bir marka olmadığını kolaylıkla algılayabilecekleri, kötü niyetin ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip