Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1565 E. 2022/1264 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1565
KARAR NO : 2022/1264
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/06/2020
NUMARASI : 2018/415 E. – 2020/115 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
MİRASÇILAR :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/06/2020 tarih ve 2018/415 E. – 2020/115 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı… tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli çok sayıda markanın sahibi olduğunu, “…” ibareli markaların maruf hale geldiğini, davalının “…” ibareli marka başvurusuna müvekkilinin “…+şekil” ibareli markalarını mesnet göstererek yaptıkları itirazın davalı… Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa markaların görsel, anlamsal, fonetik ve genel izlenim olarak benzer olduğunu, davalıya ait markanın müvekkilinin seri markası olarak anlaşılacağını, başvurunun tescil edilmesi halinde, bu marka ile müvekkiline ait markaların aynı reyonda satılacağını ve müvekkili markalarının sağladığı kalite ve güven duygusunun zarar göreceğini ileri sürerek, YİDK kararının iptaline ve 2017/41520 sayılı marka başvurusunun hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “…” ibareli başvuru markası ile davacının “…” ibareli markası arasında başvuru markasının kapsamındaki bilirkişi raporunda aynı olduğu tespit edilen 29. sınıftaki “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” malları yönünden ortalama tüketici kesimi nazarında görsel ve sesçil benzerlik oluştuğu, ortalama tüketicilerin davacının “…” ibareli markalı ürününü satın almak isterken davalının başvuru markalı ürünü satın almak şeklinde bir yanılgı yaşayabileceği, yukarıda sayılan mallar açısından her iki taraf markasının aynı işletmeye ait markalar ya da idari ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme markaları olarak algılanabileceği, taraf markaları arasında bu mallarda SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulunun oluştuğu, HMK’nın 282. maddesi uyarınca hakimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği hükmünden hareketle bilirkişi raporunun aksi yöndeki görüşüne itibar edilmediği gerekçesiyle, YİDK kararının dava konusu markanın 2017/41520 sayılı markanın kapsamında yer alan 29. sınıftaki “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” malları yönünden YİDK kararının iptaline, bu mallar yönünden markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkin edilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı… vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, markalardaki ortak “…” ibaresinin birçok ticaret markasında kullanıldığını, davalının ibareyi tamlama olarak kullanması nedeniyle taraf markalarının farklılaştığını, SMK’nın 6/5. maddesi koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararının iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davalı Şirketin “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvurunun yayınlanmasından sonra davacının “…” esas unsurlu markalarını gerekçe göstererek başvuruya itiraz ettiği, davacının itirazının reddedildiği anlaşılmış olup bu bağlamda dosya kapsamındaki uyuşmazlık davalının başvurusuna konu markası ile davacının itirazına mesnet markası arasında SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında iltibas bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, dava konusu “…” ibareli marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli markaları arasında, marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından taraf 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki iltibas koşullarının oluşmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresi, bir coğrafi yer adı olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26.11.1999 tarih, 1999/5790-9590 E.K. sayılı kararında da belirtildiği gibi ülkemizdeki şehir, bölge, coğrafi yer veya maruf mahal isimlerinin tek bir sözcük olarak bir kişinin tekeline bırakılamayacağı, bu şekildeki şehir, ilçe veya maruf yerleşim yeri adlarının coğrafi işaret anlamını taşımamak kaydıyla yanlarına ilave ekler yapılması suretiyle marka olarak tescilinin mümkün bulunduğu, dava konusu markanın “…” ibaresinden, davacının itirazına mesnet marklarının ise “….” ibarelerinden oluştuğu, görüldüğü üzere taraf markalarında “…” ibaresi ortak olsa da anılan ibarenin coğrafi yer adı olması nedeniyle taraf markalarında bu ibarenin ortak olarak yer almasının iltibasa neden olmayacağı, bunun dışında dosya kapsamına sunulan delillerle davacının “…” ibaresini kullanım sonucu ayırt edici hale getirdiğini de ispatlayamadığı gibi aynı davacı tarafından, işbu davaya konu başvuru tarihinden sonra yapılan marka başvuruları nedeniyle açılan davalarda, davacının … ibaresini kullanım sonucu ayırt edici hale getirip getirmediğinin tespiti için Dairemizin 2019/1331E./ 2021/1467 K. ve 2020/31E. – 2021/1467K. sayılı dosyalarında duruşma açılarak alınan bilirkişi raporlarında da “…” ibaresinin kullanım sonucu ayırt edici hale getirildiğinin ispatlanamadığının açıklandığı anlaşılmış, ayrıca taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığı değerlendirildiğinden davacı markalarının tanınmış olup olmadığının sonuca etkili bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu itibarla somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6/1. maddesinin somut olaya uygulanabilme şartları gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi kanaat ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmelidir. Diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilen yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmemiş, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin ise yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, davalı… vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı… vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/06/2020 gün ve 2018/415 E. – 2020/115 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 35,90-TL harçtan mahsubu ile bakiye 44,80-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davalı… kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı…’na verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı… tarafından istinaf aşamasında yapılan 35,30-TL posta masrafı, 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 183,90-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip resen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davalı…’ndan peşin olarak alınan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının, kararın kesinleşmesinden sonra ve talebi halinde anılan davalıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip