Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1560 E. 2022/1260 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1560
KARAR NO : 2022/1260
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/02/2020
NUMARASI : 2018/367 E. – 2020/33 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali ile Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/02/2020 tarih ve 2018/367 E. – 2020/33 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, davalının 2016/92595 başvuru sayılı ve “şekil + …” ibareli markasına müvekkilinin “…” ibareli markalarını mesnet göstererek yaptıkları itirazın davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa markaların benzer olduğunu, “…” ibareli markaların zayıf marka olmadığını, “…” markasının müvekkili tarafından “eğitim” alanında yoğun ve yaygın bir şekilde kullanıldığını, davalının kötü niyetle söz konusu markayı tercih etmiş olduğunu, markaların kapsamındaki emtianın örtüştüğünü, başvurunun seri marka algısı yaratacağını ileri sürerek, YİDK kararının iptaline ve davalı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, … vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “şekil+…” ibareli başvuru markasıyla davacının “…” ibareli markaları arasında görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makul düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, dava konusu markayı gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden bunun davacının “…” ibare ve biçimli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, bu markalar arasında yanılgı yaşayabileceği, taraf markalarının idari ve ekonomik açıdan birbirleriyle bağlantılı, işletmesel kökenlerinin aynı olduğu konusunda ortalama düzeydeki tüketici kesiminde bir yanılgı yaşanabileceği, bu açıdan 556 sayılı KHK’nın 8/1 maddesindeki iltibas koşulların oluştuğu, davacı tarafın tanınmışlık ve kötü niyet iddiaları kanıtlanmasa da markalar arasında iltibas koşulu oluştuğundan bu durumun sonuca etkili görülmediği gerekçesiyle, davanın kabulüne, dava konusu YİDK kararının bu davanın tarafları yönünden iptaline, dava konusu marka tescilli olmadığından hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı Kurum vekili, bilirkişi raporuna itirazları karşılanmadan hüküm kurulduğunu, davalı markasındaki ilk algılanan unsur olan logonun markayı davacının markalarından genel görünüm olarak ayırdığını, markalar arasında iltibasa sebep olacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, “…” ibaresinin 41. sınıfta ayırt ediciliği düşük bir kelime olduğunu, mahkemenin kabulünün aksine 41. sınıf hizmetlerin tüketicilerinin dikkat ve algı düzeylerinin yüksek olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı adına tescilli “…” esas unsurlu çok sayıda marka bulunduğu, bu ibarenin dava konusu başvuruda da esas unsur olarak yer aldığı, başvuru markasındaki “…” kelimelerinin başvuruya ayırt edicilik katmadığı ve başvuruyu davacı markalarından farklılaştırmadığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 08.01.2020 tarih ve 2019/1895 E. – 2020/123 K. sayılı ilamının da bu yönde olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporu ve ilk derece mahkemesi kararı gerekçesinde iltibas değerlendirmesi açısından ortalama düzeydeki tüketici kitlesi esas alınmış ise de, bu hali ile dava konusu markanın 41. sınıfın dikkat ve özen seviyesi daha yüksek tüketicileri bakımından dahi davacının markaları ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, somut olay açısından iltibas değerlendirmesinin hakimin hukuki bilgisi ile çözümlenebilecek olması karşısında, itiraz üzerine bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmasına gerek olmadığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davalı … tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı … vekili tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı … uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip