Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1548 E. 2022/1275 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1548 – 2022/1275
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1548
KARAR NO : 2022/1275
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/06/2020
NUMARASI : 2019/233 E. – 2020/172 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/06/2020 tarih ve 2019/233 E. – 2020/172 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili şirketin 2010/45260, 2009/03410, 2014/12956, 2010/22336, 2010/22335, 2009/61292, 2009/ 61291, 2009/61289, 2007/62585, 2008/29879 sayılı “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı gerçek kişinin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı Kuruma başvurduğunu, 2018/10937 kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın, Markalar Dairesi Başkanlığınca kısmen kabulüne karar verilerek marka başvuru kapsamından 45. sınıftaki “güvenlik hizmetleri” emtiasının çıkartıldığını, kalan emtia yönünden itirazlarının reddine karar verildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili şirketin “…” ibareli seri markaların tescilli hak sahibi olduğunu, müvekkil şirket adına tescilli “…” ibareli seri markaların, gerek Türkiye gerekse de yurt dışında tanınmışlığı yüksek markalar bulunduğunu, söz konusu markalarin SMK uyarınca Türkiye’de ciddi ve yaygın bir şekilde kullanıldığını, müvekkili seri markalarının “…” ortak ibaresinin temel alınmak suretiyle oluşturulduğunu, office, apart, suites, hotels, residence gibi ibarelerin markada tanımlayıcı ibare olarak kullanıldığını, markalarının ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davaya konu “…” markası ve müvekkili şirketin “…” seri markaları arasında genel izlenim, okunuş, işitsel olarak büyük bir benzerlik bulunduğunu, dava konusu markada müvekkili şirketin seri marka grubunun ayırt edici unsuru olana “…”ibaresinin birebir aynen yer aldığını, markada yer alan “…” ibaresinin ise Tükçe’de “merkez” anlamına gelen tanımlayıcı bir kelime olup ayırt edici karakterinin zayıf olduğunu, dava konusu markanın müvekkiline ait seri markalarından birisi olarak algılanacağını, davaya konu marka başvurusu kapsamında çıkarılmayan hizmetler ile müvekkiline ait “…” ana unsurlu seri markaların tescilli olduğu hizmetler arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davaya konu marka başvurusunun müvekkili şirket markaları ile ilişkili/bağlantılı alt sınıfları kapsadığını, bu durumun tüketici nezdinde karışıklığa sebep olacağını, davaya konu “…” ibareli markanın tescili halinde müvekkiline ait “…” seri markalarının tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yarar sağlanabileceğini, söz konusu markaların ayırt edici karakterinin zedelenmesi veya itibarının zarar görmesi riskinin bulunduğunu, dava konusu “… …” ibareli marka başvurusun kötü niyetli olduğunu, davalının, başvuruya konu markayı kendi adına tescil ettirerek, müvekkilinden hukuk dışı ekonomik fayda sağlamayı amaçladığını ileri sürerek, TÜRKPATENT YİDK’in 2019-M-3328 sayılı kararının iptali ile dava konusu 2018/10937 başvuru numaralı “…” ibareli markanın tüm emtia yönünde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru kapsamında kalan hizmetler yönünden dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılma tehlikesinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir. .

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, 2018/10937 sayılı … ibareli marka başvurusu ile … esas unsurlu davacı markalarının benzer olduğu, başvuru kapsamında yer alan 45. sınıf “Giysi kiralama hizmetleri. İş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri” bakımından iltibas tehlikesi bulunduğu, davalı şahıs tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut verilerin dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şahsın kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK’in 2019-M-3328 sayılı kararının 45. sınıf “Giysi kiralama hizmetleri. İş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri.” emtiaları yönünden kısmen iptaline, dava konusu marka henüz tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili Şirket adına tescilli “…” ibareli seri markaların, gerek Türkiye gerekse de yurt dışında tanınmışlığı yüksek markalar olup söz konusu markaların SMK uyarınca Türkiye’de ciddi ve yaygın bir şekilde kullanıldığını, davaya konu “…” ibaresi ile müvekkili şirketin “…” seri markalarının genel izlenim, okunuş ve işitsel bakımdan ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, davaya konu marka başvurusu kapsamından çıkarılmayan hizmetler ve müvekkile ait “…” ana unsurlu seri markalarının tescilli olduğu hizmetler arasında karıştırılma ihtimalinin söz konusu olduğunu, ayırt edicilik unsurunu ihtiva etmeyen marka başvurusunun tümden reddinin gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, davacının itiraza mesnet markaları dikkate alındığında, 45. sınıfta yer alan “Giysi kiralama hizmetleri. iş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri” yönünden tescilli olmadıklarını ve benzer ya da ilişkili hizmetleri de içermediklerini, buna karşın mahkemece 45. sınıfta yer alan bu hizmetler yönünden davacı markalarının farklı sınıflarda yer alan hizmetler ile benzerlik ilişkisi kurulmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkiline ait “…” markası ile davacı tarafa ait markaların birbirleriyle benzer olmayıp karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkiline ait “2018/10937” sayılı “…” marka başvurusu ile davacı tarafa ait markalar arasında emtia benzerliğine ilişkin koşulun da gerçekleşmediğini, davacı tarafın davaya mesnet markalarını “giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri.” ve “sigorta hizmetleri” emtiaları bakımından kullanmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, başvuru kapsamında yer alan 45. sınıf “Giysi kiralama hizmetleri. İş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri” yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira taraf markalarının asli unsurlarının “…” ibaresi olduğu, bu ibarenin başvuru kapsamındaki hizmetler yönünden tanımlayıcı olduğunun da söylenemeyeceği, nitekim Yargıtay 11. HD’nin 2016/14012 E., 2018/5392 K. ve 2017/3063-4912 E.K. Sayılı ilamlarında da “…” ibaresinin korunduğu, yukarıda sayılan hizmetler dışında kalan hizmetler yönünden ise emtia benzerliğine ilişkin koşulun sağlanmadığı, bu hizmetler yönünden başkaca da bir ret ya da hükümsüzlük sebebinin bulunmadığı, davalı gerçek kişinin süresi içinde kullanmama defini ileri sürmediği anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Taraflardan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraflarca istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında taraflar tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerine bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.