Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1547 E. 2022/1182 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1547
KARAR NO : 2022/1182
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2020
NUMARASI : 2020/51 E. – 2020/260 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/09/2020 tarih ve 2020/51 E. – 2020/260 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin 2019/23921 sayılı “… + şekil” ibareli markanın tescili için yaptığı başvurunun “… … + şekil”, “… + şekil” ve “…” ibareli markalar mesnet gösterilerek SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca nihai olarak reddedildiğini, oysa karşılaştırılan markalarda ortak olan zayıf ayırt ediciliğe sahip “…” ibaresinin genel izlenim bakımından belirleyici olmadığını, markaların içerdiği diğer unsurların dikkate alınması gerektiğini, müvekkili firmaya ait marka ile redde mesnet markalar bütün olarak incelendiklerinde aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadıklarını, müvekkilinin 175 yıldır sigortacılık alanında faaliyet gösterdiğini ve markasının global arenada zaten en bilinen markalardan biri haline geldiğini, 1903 yılında Türkiye’de faaliyetlerine başladığını, markasının tüketici nezdinde ayırt edicilik kazandığını, müvekkilinin “…” markasının üstün hak sahibi olduğunu, davaya konu ve itiraza mesnet markaların farklı alanda hizmet verdiklerini ileri sürerek, davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 10.12.2019 tarih ve 2019-OE-517363 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Kurum vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, reddedilen başvuru kapsamındaki emtianın redde mesnet gösterilen markaların kapsamında yer aldığı, karşılaştırılan işaretler arasında tıpatıp olma durumu söz konusu olmadığından aynılık bulunmadığı, yerleşmiş Yargıtay içtihatları uyarınca ibarenin aynı olduğu markalarda şekil unsurunun ayniyeti ortadan kaldıracağı, başvuruda yer alan şekil ve renk unsuru ile sözcük unsurundaki yazı karakterinin başvuru markasını redde mesnet alınan markalardan farklılaşmasını sağladığı, karşılaştırılan markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer de olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili, başvuru ile redde gerekçe gösterilen markaların görsel, işitsel ve anlamsal yönden ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, taraf markalarında ayırt edici unsur “…” ibaresi olup başvurudaki şekil unsurunun ayırt ediciliği sağlamadığını, başvurunun aynı/aynı tür mallar için tescil ettirilmek istendiğini, tescilli bir marka var iken ayırt edilemeyecek derecede benzer bir markanın tescilinin yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının başvuru konusu markanın gerçek hak sahibi olduğu iddiasının da mesnetsiz olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, mutlak ret sebepleri arasında yer alan SMK’nın 5/1-ç maddesi hükmünün uygulanabilmesi için markalar arasındaki benzerliğin iltibasa yol açacağının ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olması gerektiği, somut uyuşmazlıkta başvuruda ve redde mesnet markalarda “…” unsuru yer almakta ise de, markaların içerdikleri şekil unsurunun markaları farklılaştırdığı ve SMK’nın 5/1-ç maddesi anlamında ayırt edilemeyecek derecede benzer olmaktan çıkarttığı anlaşılmakla, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı … vekili tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı … uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 29/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip