Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1541 E. 2022/1191 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1541
KARAR NO : 2022/1191
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/09/2020
NUMARASI : 2019/14 E. – 2020/334 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Ref’i.

Taraflar arasında görülen davada Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01/09/2020 tarih ve 2019/14 E. – 2020/334 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve davalı şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirketin hasar danışmanlığı adı altında hukuki danışmanlık ve diğer hukuki girişimleri yaptığını, diğer davalının, davalı şirketin batı anadolu bölge müdürü olduğunu, davalı tarafından sürdürülen faaliyetlerin büyük bir kısmının avukatların yapabileceği iş ve işlemler kapsamında bulunduğunu, Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca “Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemler takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatlara aittir” şeklinde emredici hüküm olduğunu, ancak davalı şirketin hukuki meseleler hakkında danışmanlık ve neticelendirme vaadi ile vatandaşla iletişime geçerek danışmanlık hizmeti verdiğini ve vekaletname aldığını, ayrıca davalı tarafça ortada dava açmayı gerektirecek bir husus bulunduğunda anlaşmalı oldukları avukatlar için vatandaşlardan vekaletname alarak bu avukatlara davalar açtırdığını, bu durumun da hukuka aykırı olduğunu ve davalı şirketin faaliyetlerini duyurmak amacıyla yazılı ve görsel basın aracılığı ile reklam yaptığını ve buradan vatandaşlara ulaştığını, resmi internet sitesinin www…com.tr. olduğunu, tüm bu nedenlerde dolayı da davalı şirketin ve diğer davalının Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesinde belirtilen tekel hakkında aykırı faaliyetlerde bulunduğunun ve bu faaliyetlerinin haksız rekabete yol açtığının tespitine, haksız rekabetin önlenmesine, davalı şirketin ana sözleşmesinin konu ve amaçları arasında yer alan 1136 SK m.35’e aykırı olan tüm ibarelerin ana sözleşmeden çıkarılmasına, davalıların avukatlık tekeline aykırı olan reklam ve yayınlarının yasaklanmasını ve çeşitli internet sitelerine erişimin engellenmesine veya haksız rekabete yol açmayacak şekilde düzeltilmesine ve bu bu hükmün gazetede ilan edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, davacının, dava dilekçesinde beyan ettiği hususları kabul etmediğini, davacı tarafın kötüniyetli olduğunu, Türkiye genelinde yaklaşık 500 adet hasar danışmanlık şirketinin bulunduğunu ve hiç birinin bugüne kadar kapatılmadığını, şirket olarak hukuka aykırı herhangi bir işlem yapmadıklarını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, şirketlerinin tamamen hukuka uygun bir şekilde kurulduğunu ve faaliyetlerini yerine getirdiğini, davacı tarafın iddialarının haksız olduğunu, şirketlerinin avukatlarla rakip olmadığını, mesleklerinin avukatlık mesleği ile ilgisiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesi ile Avukatlık Kanunu Yönetmeliği’nin 14. maddesi gereğince, yasal işlerde ve hukuki hukuki konularda görüş bildirme, mahkemeler ve yargı yetkisine sahip organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etme, savunma ve bir kısım adli işlemleri takip etmek bakımından yetkinin münhasıran avukatlara ait olduğu düzenlenmiş olup, Avukatlık Kanunu’nun 63. maddesi ile de bu yetkilerin kullanılmasının açık biçimde suç olarak düzenlendiği, Avukatlık Kanunu’nun 48. maddesi kapsamına herhangi bir çıkar karşılığında avukata iş getirmeye aracılık eden ve aracı kullanan avukatların hapis cezası ile cezalandırılacağının da düzenlendiği, Türk Hukuk düzeninde Avukatlık Kanunu’nun bu hükümleri kapsamında hukuki konular itibariyle danışmanlık şirketlerinin kurulmasına olanak bulunmadığı, TTK’nın 55. maddesinin a bendi 2. fıkrasında kendisi ve ticari işletmesi hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmanın veya aynı yollarla 3. kişiyi rekabette öne geçirmenin bu davranışlardan sayıldığı, devamındaki düzenlemeler itibariyle bakıldığında ticari uygulamalar itibariyle gerçeğe aykırı yanıltıcı her türlü davranışın dürüstlük kuralına aykırı davranış olarak tanımlandığı, davalı şirketin üçüncü kişi sigortalıların hasarlarının tazminine ilişkin sigorta şirketleri üçüncü kişiler adına başvurularda bulunup, zararın tazminini sağladığı, davalı şirketin bu şekilde hizmet verdiğinin aynı zamanda davalı adına bu faaliyetleri yürüten diğer davalı … tarafından açıkça beyan edildiği, yine davalı şirkete ait internet sitesindeki açıklama, bilgilendirme ve reklam mahiyetindeki yazıların, davalı şirketin faaliyet alanı olan kaza ve hasar hususlarına ilişkin danışma niteliğini aşıp, Avukatlık Kanunu 35. maddeye göre avukatlara ait olduğu belirtilen nitelikte hukuki açıklama, hukuki hizmet vermeye ilişkin açıklamalar ve bu nitelikteki reklamları içerdiği, dolayısıyla davalı şirketin Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesinde belirtilen tekel hakkına aykırı faaliyette bulunduğu ve bu faaliyetlerin haksız rekabete yol açtığı, diğer davalı gerçek kişinin ise davalı şirket adına bu faaliyetleri yürütmekte olduğu gerekçesi ile … … Ltd. Şti’ne yönelik davanın kabulü ile, davalı şirketin Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesinde belirtilen tekel hakkına aykırı faaliyette bulunduğunun ve bu faaliyetlerin haksız rekabete yol açtığının tespiti ile haksız rekabetin önlenmesine, davalı şirket ana sözleşmesinin konu ve amaçlarında yer alan 1136 sayılı Kanun’un 35. maddesine aykırı olan tüm ibareleri ana sözleşmeden çıkarılmasına, davalı şirketin haksız rekabet teşkil eden internet sitesindeki …hesaplarındaki yayın ve paylaşımlarının kaldırılmasına, TTK’nın 59. maddesi uyarınca hükmün ulusal bir gazetede ilan edilmesine, davalı …’e yönelik davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı …’in yargılamanın 14/03/2020 tarihli 1 nolu celsesinde ‘…Ben davalı şirket ile yaptığım sözleşme gereğince trafik kazalarından kaynaklı sigorta ve tazminat konularında vatandaşlara danışmanlık hizmeti veriyordum. Kendi adıma vergi kaydım vardır. Tüm masraflar bana ait olmak kaydıyla elde edilen geliri davalı şirket ile %50 oranında paylaşmak üzere anlaştık… Kâr’ın yüzde 50’lik kısmına ilişkin ben de davalıya fatura kestikten sonra davalı bu %50 ‘lik kar payını bana ödüyordu..’ hususlarını ikrar ettiğini, mahkeme içi ikrar ile davalı yan bağlı olduğundan açık olarak kendi adına olan vergi kaydı ile müştereken davalı şirketle birlikte bu faaliyetlerin gerçekleştirildiğinin sabit bulunduğunu, davalı …’in kendi nam ve hesabına diğer davalı şirketle hasar danışmanlık faaliyeti adı altında faaliyet verdiğini, haksız rekabete yol açtığını ileri sürerek ilk derece mahkemesinin davalı … yönünden davanın reddine dair verilen kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, … Sanayi ve Limited Şirketi şahısların sigorta kapsamındaki kayıp ve zararlarını telafi etmek ve bu hususlarda danışmanlık hizmeti vermek amacı ile 2009 yılında hukuka uygun bir şekilde kurulmuş ticari sicile kayıtlı resmi bir şirket olduğunu, …nın iddialarının yersiz olduğunu, avukatlık tekel hakkına aykırı bir durumun mevcut olabilmesi için hukuki meselelerde mütalaa vermek, gerçek kişilere ait hakları dava etmek veya adli işlerini takip etmek gerektiğini, müvekkilimizin faaliyet alanı ise sigorta kapsamındaki kayıp ve alacaklar olduğunu, davanın kabulünün hatalı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i ve hükmün ilanı istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Yalnız avukatların yapabileceği işler” başlıklı 35. maddesinin “Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatlara aittir.” düzenlemesini haiz olduğu, Türk hukuk sisteminde hukuki konularda danışmanlık şirketi kurulmasına olanak bulunmadığı, somut olayda da; davalının 3. kişilere sigorta alacaklarının tazmini hususunda aracılık yaptığı, davalı …’in, gelirin %50’sini almak kaydıyla, davalı şirket adına sigorta tazminat talepleri konusunda danışmanlık hizmeti verdiğini beyan ettiği, davalı şirkete ait web sayfasına ait çıktı örneğinde davalı şirketin üçüncü kişilere ait hasarlar nedeniyle, sigorta tazminatının tahsiline kadar her türlü hizmetin verileceğine ilişkin reklamların yer aldığı, reklam ve açıklamaların niteliği itibariyle hasar ve kaza danışmanlık faaliyetini aştığı, avukatlara özgü danışma ve tazminat talebinin sonuçlanmasını sağlayacak tüm işlemleri kapsar niteliğinde olduğu, davalıların faaliyetlerinin kaza ve hasar hususlarına ilişkin danışma niteliğini aşıp 1136 sayılı Kanunu’nun 35. maddesiyle avukatlara özgülenen hukuki danışmanlık mahiyetinde bulunduğunun tüm dosya kapsamından anlaşıldığı, davalıların bu eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiği, nitekim benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01/04/2015 tarih ve 2015/219 E-2015/4572 K sayılı ilamında da aynı sonuçlara varıldığı anlaşılmakla davalı Şirket vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; mahkemece davanın, davalı şirket yönünden karar kabul edilmiş olmasına rağmen, davalı …’in faaliyetlerini davalı şirket adına yürüttüğü gerekçesi ile bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa, dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, davalı …, duruşmada davalı şirket ile yaptığı sözleşme gereğince trafik kazalarından kaynaklı sigorta ve tazminat konularında vatandaşlara danışmanlık hizmeti verdiğini, kendi adına vergi kaydının olduğunu, küm masraflar kendisine ait olmak üzere elde edilen geliri davalı şirket ile %50 oranında paylaştığını beyan etmiştir. Davalının bu beyanı ile dosya kapsamındaki diğer bilgi ve belgeler irdelendiğinden mahkemenin davalı şirket için kabulünün davalı …’i de kapsaması gerektiği, yani her iki davalının birlikte haksız rekabet eylemini gerçekleştirdiklerinin belirlenmesi gerekirken, bu davalı yönünden yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Bu yeni kararın istinaf kararı olduğu ve istinaf karar tarihinde geçerli bulunan harç ve vekalet ücretine göre hüküm kurulması gerektiği ise tabiidir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01/09/2020 tarih ve 2019/14 E. – 2020/334 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
3-Davanın KABULÜ ile, davalıların Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesinde belirtilen tekel hakkına aykırı faaliyette bulunduklarının ve bu faaliyetlerin haksız rekabete yol açtığının tespiti ile haksız rekabetin önlenmesine,
4-Davalı şirket ana sözleşmesinin konu ve amaçlarında yer alan 1136 sayılı Kanun’un 35. maddesine aykırı olan tüm ibareleri ana sözleşmeden çıkarılmasına,
5-Davalı şirketin haksız rekabet teşkil eden internet sitesindeki …hesaplarındaki yayın ve paylaşımlarının kaldırılmasına,
6-TTK’nın 59. maddesi uyarınca hükmün ulusal bir gazetede ilan edilmesine,
7-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 9.200,00.TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 331,30.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 22,50.TL tebligat ve posta giderleri toplamı 353,8‬0.TL yargılama gideri, 44,40.TL peşin harç, 44,40.TL başvurma harcı, 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 591,20‬ TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalı şirket tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
11-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
12-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
13-Davalı şirketten alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davalı şirketten alınarak Hazineye irat kaydına,
14-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 29/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip