Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1537 E. 2022/1186 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1537 – 2022/1186
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1537
KARAR NO : 2022/1186
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/09/2020
NUMARASI : 2019/135 E. – 2020/132 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Markanın Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/09/2020 tarih ve 2019/135 E. – 2020/132 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin, davalı şirketin 2018 55391 numaralı … ibareli başvurusuna karşı, 2012 55302 nolu … markasını mesnet göstererek itirazda bulunduğunu, itirazın YİDK tarafından reddedildiğini, taraf markalarının harf dizilimlerinin aynı olduğunu, markanın bütününe yayılan bir benzerliğin mevcut bulunduğunu, telaffuz itibariyle ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunduklarını, ayniyet derecesinde benzerliğin söz konusu olduğunu, taraf markalarında emtia benzerliğinin de bulunduğunu, uzman tüketici kitlesi tarafından dahi markaların birbirini çağrıştıracağını ileri sürerek YİDK tarafından verilen 2019-M-6701 sayılı kararının iptaline ve 2018/55391 numaralı marka başvurusu hakkında tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğe karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, taraf markalarının benzerliği hususunda inceleme yapılırken, ilgili markaların görsel, işitsel, anlamsal benzerliklerinin markaların bütünü itibariyle oluşturdukları etkiye dayanması gerektiğini, … ve… markaları karşılaştırıldığında, … markasının iki hece, … markasının üç hece olarak telaffuz edildiği, markaların başlangıçlarının farklı olduğunu, tüketicinin bu hususa göre değerlendirme yapacağını, taraf markalarının okunuşlarının, harf dizilimlerinin, harf sayılarının, hece sayılarının ve harf farklılıklarının değerlendirilmesinde markaların benzer olmayacağının belirlenebileceğini, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, zira tüketici kitlesinin uzman olan doktor ve eczacılar olduğunu, … ve… markalarının seri marka olarak algılanacakları iddiasının gerçek dışı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu markaların kapsamında bulunan emtianın aynı/aynı tür/benzer emtia oldukları, taraf markaları davaya konu 5/1. altsınıfta bulunan “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı radyoaktif kimyasal maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler.” emtiası bakımından karşılaştırıldığında; bu emtianın doktorlar, veterinerler ve eczacılara hitap eden emtia oldukları, ilaç emtiasının reçeteli veya reçetesiz satılabilecekleri, reçetesiz satılma ihtimalinde, bu emtianın Beşeri Tıbbi Ürünlerin Sınıflandırılmasına Dair Yönetmelik m.4/1-d bendi gereği eczaneden temin edilebilecekleri, dolayısıyla ancak eczacı vasıtasıyla temin edilebilecekleri, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 11.11.2019 tarih 2019/255 E 2019/7023 K sayılı kararı ile onanan Ankara BAM 20.Hukuk Dairesi’nin 08.11.2018 tarih 2018/478 E 2018/1157 K sayılı kararında 5/1. altsınıfta bulunan emtiaların genel olarak farmasötik ürünler olup, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından ruhsatlandırıldıktan sonra, doktorlar tarafından reçetelendirilip eczacılar tarafından hastaya verildiği, dolayısıyla iltibas tehlikesi bakımından mesleki ihtisas sahibi doktor ve eczacıların dikkate alınmak suretiyle değerlendirme yapılması gerektiğinin kabul edildiği, 5/1. altsınıfta bulunan emtiaların doktor, veteriner ve eczacı gibi ihtisas sahibi kimselere hitap eden veya eczacı vasıtasıyla hastaya ulaştırılan emtia oldukları, dolayısıyla söz konusu uzman kimselerin bilinç düzeyi dikkate alınarak iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği, doğrudan hastaya hitap eden emtia olmadıkları, söz konusu uzman kimselerin ihtisas sahibi olmaları nedeniyle ulaştıkları yüksek bilinç düzeyi dikkate alındığında karşılaştırılan markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak düzeyde benzerliğin bulunduğundan bahsedilemeyeceği, söz konusu uzman kesimin bu emtialar için ayıracağı süre içerisinde, davalı şirkete ait markanın davacıya ait markalardan farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, her iki markanın başlangıç ve bitiş kısmı aynı harflerden oluşmuşsa da, davacıya ait markanın “…”, davalıya ait markanın “…” ibareli olarak hecelendikleri, yüksek bilinç düzeyine sahip uzman kimselerin kelimelerin ortasındaki farklılıktan kaynaklı olarak markaları birbirinden ayırabileceği, bu hale göre bu emtia bakımından SMK m.6/1 hükmü bağlamında iltibas tehlikesi oluşmadığı, taraf markalarının davaya konu 5/2 altsınıfta bulunan “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” emtiası bakımından karşılaştırıldığında; bu emtianın salt ihtisas sahibi bilinç düzeyi yüksek kimselere hitap etmedikleri, bunun haricinde içerisinde farklı sosyo-ekonomik toplumsal kesimlerden gelen bireylerin oluşturduğu halk kesimine de hitap ettikleri, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11.11.2019 tarih 2019/255 E 2019/7023 K sayılı kararı ile onanan Ankara BAM 20. Hukuk Dairesinin 08.11.2018 tarih 2018/478 E 2018/1157 K sayılı kararında da bu emtiaların hitap ettiği tüketici kesiminin ortalama tüketici kesimi olduğunun kabul edildiği, bu hale göre karşılaştırılan markaların makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici nezdinde iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer oldukları, davalı şirkete ait marka ile karşılaşan ortalama tüketicinin, bu emtiadan yararlanmak için ayıracağı süre içerisinde … markasını… markalarının serisi bir marka olduğu yönünde yanılgıya düşebileceği, zira her iki markanın başlangıç ve bitiş kesiminin aynı harflerden oluştuğu, ortalama tüketicinin kelimelerin başlangıç ve bitiş kısımlarını diğer kısımlara göre aklında daha çok tuttuğu, “…” markasının jenerik ibare içermeyen orijinal bir marka olduğu, daha önce bu markalı emtiadan yararlanan, bu markalı emtiayı gören ve kullanan tüketicinin, bu marka ile gerek görsel ve gerekse işitsel düzeyde benzerlik ihtiva eden davaya konu marka ile karşılaştığında bu markanın davacıya ait markalardan farklı bir marka olduğunu algılasa bile marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, kelimelerin başlangıç ve bitiş kısımlarındaki yüksek seviyedeki benzerlik karşısında kelimelerin ortasında bulunan farklılıkların iltibas tehlikesini bertaraf edecek ayırt edicilikten uzak oldukları anlaşıldığından, bu emtialara ilişkin olarak karşılaştırılan markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile; “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” emtiası bakımından 2019-M-6701 sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddi kısmının iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine, dava konusu 2018/55391 sayılı “…” ibareli markanın “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” emtiası bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yerel mahkeme kararında markalar arasında yüksek düzeyde benzerlik bulunduğu kabul edilmiş olmasına rağmen mutlak ret gerekçesi düzeyinde bir benzerlik arandığını, müvekkilinin markasının, ayırtedici gücü yüksek orjinal nitelikte bir marka olduğunu, taraf markalarında tek harf dışında tüm harflerin ortak olduğunu, yerel mahkeme tarafından 5/1. malları yönünden ortalama tüketici kitlesi olarak uzman tüketici kitlesi esas alındığını, salt uzman tüketici kitlesi bakımından iltibas değerlendirmesi yapılmış olmasının eksik olduğunu, yargı kararları itibariyle, 5/1. malları bakımından dahi nihai tüketicilerinde anılan ürünlerin alıcıları sayılması gerekmekte olduğu kabul edidiğini, kaldı ki davacı markasında tüm 5. sınıf malları ve reçeteli-reçetesiz tüm ilaçlar bulunduğunu, bu bakımdan yerel mahkeme kararında taraf markalarının yüksek benzerliği karşısında 5/1. sınıf mallar yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ilaç ürünleri bakımından dava konusu markalar arasında karıştırılma ihtimali olmadığını, emsal kararlara göre de markaların benzer bulunamayacağını, davacının markasının 5 yılı aşkın süredir kullanılmadığını, davacının markasının ihtiyat amaçlı olduğunu, … ibaresinin ortaklığından dolayı markaların benzer kabul edilemeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme kararının aksine taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, bu nedenle bir kısım emtia için YİDK kararının iptal edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, SMK’nın 6/1. maddesinin koşullarının bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, iltibas tehlikesi bakımından mesleki ihtisas sahibi doktor ve eczacıların dikkate alınmak suretiyle değerlendirme yapılması gerektiği, 5/1. altsınıfta bulunan emtianın doktor, veteriner ve eczacı gibi ihtisas sahibi kimselere hitap eden veya eczacı vasıtasıyla hastaya ulaştırılan emtia oldukları, dolayısıyla söz konusu uzman kimselerin bilinç düzeyi dikkate alınarak iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği, söz konusu uzman kimselerin ihtisas sahibi olmaları nedeniyle ulaştıkları yüksek bilinç düzeyi dikkate alındığında karşılaştırılan markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak düzeyde benzerliğin bulunduğundan bahsedilemeyeceği, söz konusu uzman kesimin bu emtia için ayıracağı süre içerisinde, davalı şirkete ait markanın davacıya ait markalardan farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, her iki markanın başlangıç ve bitiş kısmı aynı harflerden oluşmuşsa da, davacıya ait markanın “…”, davalıya ait markanın “…” ibareli olarak hecelendikleri, yüksek bilinç düzeyine sahip uzman kimselerin kelimelerin ortasındaki farklılıktan kaynaklı olarak markaları birbirinden ayırabileceği, bu hale göre bu emtia bakımından SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında iltibas tehlikesi oluşmadığı anlaşılmakla, davacı vekillerinin tüm istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; mahkemece, taraf markalarının davaya konu 5/2 altsınıfta bulunan emtia bakımından, bu emtianın hitap ettiği tüketici kesiminin ortalama tüketici kesimi olduğunun kabul edildiği, davalı şirkete ait marka ile karşılaşan ortalama tüketicinin, bu emtiadan yararlanmak için ayıracağı süre içerisinde … markasını… markalarının serisi bir marka olduğu yönünde yanılgıya düşebileceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Somut olaya uygulanması gereken 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (karıştırılma) kavramı açıklanmalıdır. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
5. sınıfın 1. alt grubunda yer alan mallar genel olarak farmasötik ürünler olup, Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırıldıktan sonra doktor tarafından reçetelenir ve eczacılar tarafından da yazılan reçetedeki teşhise göre hastaya verilir. Dolayısıyla Yargıtay 11. HD’nin yerleşik uygulaması gereği bu ürünlerin ortalama tüketicileri, doktorlar ve eczacılar olduklarından iltibas değerlendirmesinde, bu tüketicilerin bilinç düzeyleri gözetilmelidir. Diğer taraftan 5/2-7. sınıf ürünlerin alıcıları da belli uzmanlık seviyesine sahip, bilinç düzeyi yüksek tüketicilerdir.
Ayrıca Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre, ilaç emtiası bakımından etken madde veya tedavisi hedeflenen hastalığa doğrudan atıf yapan işaretler tanımlayıcı niteliktedirler. Jenerik veya etken maddeden türetilen ilaç markaların da ayırt edicilik vasfına sahip olmak koşuluyla marka olarak tescili mümkündür.
Mahkemece görüşüne başvurulan ve aralarında eczacının da bulunduğu bilirkişi heyetince düzenlenen raporda da; uyuşmazlık konusu malların tüketici kitlesinin bilinçli olduğu bu itibarla taraf markaları arasında iltibas olmayacağı bildirilmiştir.
Dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, uyuşmazlık konusu hizmet sınıfının hitap ettiği tüketicilerin belli uzmanlık seviyesine sahip olup bilinç düzeyinin yüksek bulunduğu, bundan ayrık olarak dahi taraf marka işaretleri arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel ve işitsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı, diğer deyişle taraf markalarında yer alan diğer unsurların yarattığı farklılığın, tüketici tarafından rahatlıkla algılanacağı kanaatine varılmış, mahkemece aksi yönde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı şirket ve davalı … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/09/2020 tarih ve 2019/135 E. – 2020/132 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
3-Davanın REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin harç olarak alınan 44,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 36,30-TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davalı şirket ve … kendilerini vekille temsil ettiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirket ve … verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … Ticaret Anonim Şirketi tarafından istinaf aşamasında 37,10.TL posta masrafı, 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 185,7‬0.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Ticaret Anonim Şirketine verilmesine,
8-Davalı … tarafından istinaf aşamasında 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yapılan yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … verilmesine,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
11-Davalı … ve davalı şirket tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … ve davalı şirkete ayrı ayrı iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 29/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.