Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1530 E. 2022/1289 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1530 – 2022/1289
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1530
KARAR NO : 2022/1289
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2020
NUMARASI : 2019/227 E. – 2020/122 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/07/2020 tarih ve 2019/227 E. – 2020/122 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…+şekil” unsurundan oluşan bir markanın tescili amacıyla 45 sınıflı olarak marka başvurusunda bulunduğunu, başvurusu kapsamından bir kısım emtianın 5/1-ç maddesi anlamında çıkartıldığını, kalan emtia bakımından başvurunun ilan edilmesine karar verildiğini, başvurunun ilanına karşı “…Ltd. Şti.” tarafından 6769 sayılı Kanunun 6/1. maddesine göre itiraz edildiğini, itirazların kabul edilerek marka başvurusundan, 30, 6, 7, 8, 11, 14, 20 ve 21. Sınıfta yer alan bir kısım malların çıkarılmasına karar verildiğini, ayrıca yine YİDK kararı neticesinde de ek birtakım emtianın başvurudan çıkartıldığını, dava konusu uyuşmazlıkta, davalı şirketler adına tescilli olan “…” markaları ile dava konusu “…+şekil” unsurlarından oluşan markanın, “…” ibaresinin varlığından dolayı benzer bulunduğunu, ancak bu değerlendirmenin hatalı olduğunu, müvekkiline ait markaların tanınmış olduğunu, bu nedenle tüketicinin sair markalar ile birlikte müvekkili markalarını gördüğünde markaların farklı işletmelere ait olduğunu anlayabileceğini, işaretler arasında bu anlamda bir karıştırılma ihtimalinin olmayacağını, müvekkilinin tanınmış marka olduğu kabul edilen 85600 tescil numaralı “…” markası ve ayrıca … esas unsurlu birçok markaların da sahibi olduğunu, dolayısıyla bu markalara dayalı olarak kazanılmış hakkının bulunduğunu ileri sürerek 2017/09787 sayılı marka başvurusunun kısmen reddine dair verilen 2019-M-8755 sayılı YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … … Ltd. Şti. vekili, müvekkili firmanın uzun yıllardır zücaciye sektöründe … ibareli markası ile faaliyet gösterdiğini, … markasını maruf hale getirdiğini, davacı tarafın ise ev tekstili sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacı tarafından tescil edilmek istenen …+ ŞEKİL ibareli markada tescil edilmek istenen asıl unsurun “…” ibaresi olduğunu, davacı tarafın önceki marka tescillerinde 08 ve 21.sınıf emtiaların olmadığını, davacının kazanılmış hakkının bulunmadığı hususlarının Yargıtay tarafından da onanarak kesinleşmiş kararlara konu edildiğini, davacının iş bu başvuruyu kötüniyetle gerçekleştirdiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …AŞ vekili, davacının 30 ve 30. sınıf ile doğrudan ilintili 35. sınıf satış hizmetinde tescilini istediği “…” markasının, müvekkilinin ilk kez 1988 yılında tescil ettirdiği “…” esas unsurlu markaları ile iltibas yaratacağını, taraf markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, her iki markanın da esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, tüketicinin dikkat düzeyinin düşük olduğu bu alanda markaların benzeşmesinin daha kolay olduğunu, davacının tüm sınıflarda başvuru yaparak önceki markalarının kapsamını genişletmeye çalışarak müvekkili şirket markalarına yanaştığını, davacının kazanılmış bir hakkının bulunmadığını, yapılan başvurunun da kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı… vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru konusu marka kapsamında kısmen reddine karar verilen emtianın tamamının, her iki davalının da ayrı ayrı ret gerekçesi olarak gösterdiği markaları kapsamında yer alan emtia ile aynı/aynı tür ya da benzer nitelikte emtialar oldukları, taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında, taraf markalarında “…” ibaresinin ortak olarak yer aldığı ve her iki taraf markasında da bu ibarenin baskın ve ayırt edici unsur olarak konumlandırıldığı, markaların bütününe hakim unsurlar bakımından yoğun bir yakınlaşma ve benzerliğin mevcut olduğu, davaya konu karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü bağlamında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu, dava konusu marka başvurusu bakımından davaya konu emtialara yönelik olarak müktesep hak koşullarının oluşmadığı, davalı kurum tarafından verilen YİDK kararının iptalini gerektirir başkaca bir husus bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, taraf markalarında … ibaresi ortak olmakla birlikte, müvekkilinin markasında yer alan …+ŞEKİL unsurlarının tüketiciler nezdindeki bilinirliğinin, markaların benzerliğini ve karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığının görmezden gelindiğini, dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin müvekkili adına uzun yıllardan bu yana tescilli olduğunu, bilirkişi raporundaki görüşlere itibar edilmeden, müvekkili adına önceki tarihlerden bu yana tescilli markaların, dava konusu markaya kazanılmış hak teşkil etmeyeceğinin belirlenmesinin kabul edilebilir olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında, taraf markalarında “…” ibaresinin ortak olarak yer aldığı, … ibaresinin her iki taraf markasında da baskın ve ayırt edici unsur olarak bulunduğu, davaya konu karşılaştırılan markalar arasında SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu, dava konusu marka başvurusu bakımından davaya konu emtialara yönelik olarak müktesep hak koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.