Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1528
KARAR NO : 2022/1274
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2020
NUMARASI : 2019/130 E. – 2020/165 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/09/2020 tarih ve 2019/130 E. – 2020/165 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı gerçek kişi tarafından 2018/84334 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunulduğunu, müvekkilince adına tescilli “…” asıl unsurlu markalara dayalı olarak bu başvuruya yapılan itirazın, davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvurunun, müvekkili markalarına benzerlik arz ettiğini, emtialar ve sınıflar açısından da benzer olup markalar arasında iltibasın oluştuğunu, müvekkili markasının tanınmış marka statüsünde bulunduğunu ve bu nedenle de başvurunun reddinin gerektiğini, davalının marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-6672 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararlarının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin 2018/84334 başvuru numaralı … markasının davacının markalarıyla benzerlik içermediğini, markanın tek başına … ibaresinden meydana gelmeyip … ibaresini bütüncül olarak barındırdığını, markalar arasında bu anlamda görsel açıdan da bir benzerliğin söz konusu olmadığını ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkili markasının müvekkilinin isim ve soyadından uyarlama olup davacının markalarının tanınmışlığından yararlanmanın söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 25. sınıf malların, davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında yer alan mallarla benzer oldukları, davaya konu başvurunun “…” ibaresinden oluştuğunu, davacı markalarının ise “…, …+Şekil, Şekil” ibareli oldukları, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, kavramsal olarak davalı şahıs markasının bir gerçek kişi isim ve soy ismine işaret ettiği, davacı markalarının ise; kedigillerden bir tür memeli hayvan türünün kavramsal karşılığını oluşturduğu, bu bakımdan kavramsal olarak söz konusu markaların ortalama tüketici nezdinde benzer olduklarından söz edilemeyeceği, işitsel olarak da ortalama tüketicinin davalı markasını bir isim ve soyisim şeklinde telaffuz edeceği, bu nedenle işitsel bakımdan da markalar arasında benzerlik bulunmadığı, görsel olarak yapılan incelemede; davalı şahıs markasında “…” ibaresinin “…” ibaresine oranla markasal olarak nispeten ön plana çıkarılacak şekilde dizayn edildiği, bu bakımdan “…” ve “…” ibarelerinin görsel olarak karşılaştırılması gerektiği, ortalama tüketicinin kelimelerin başlangıç kısımlarına, diğer kısımlarına göre daha çok meylettiği, bu hale göre, kelimelerin baş harflerinin farklı olduğu, her ne kadar “-UMA” harflerinden kaynaklı bir benzerlik söz konusu olsa da, ortalama tüketicinin markaları detaylı analiz etmeyeceği, somut olayda SMK m.6/1 hükmü koşullarının oluşmayacağı, davacının “…” ibareli markası … nezdinde tanınmış marka olarak tescil edilmişse de, markaları oluşturan işaretler arasında benzerlik bulunmaması nedeniyle, davacının tanınmışlık iddiasından kaynaklı SMK m.6/4 ve SMK m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda oluşmayacağı, davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şahsın kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiasının yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, davalının fiili marka kullanımı ile müvekkili markaları arasında benzerliğin bariz olduğunu, markalar arasında mevcut olan tek harf farklılığının başvuruya yeterli ayırt ediciliği sağlamadığını, müvekkili markalarının tanınmış olduklarını, emsal Kurum ve mahkeme kararlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, davacı markalarının tanınmış olmalarının da başvurunun reddini gerektirmediği, eldeki davanın YİDK kararının iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkin olduğu ve bu davada davalının fiili marka kullanımının değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2022
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…