Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1525 E. 2022/1271 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1525 – 2022/1271
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1525
KARAR NO : 2022/1271
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/09/2020
NUMARASI : 2019/36 E. – 2020/155 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/09/2020 tarih ve 2019/36 E. – 2020/155 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, dava konusu 2018/30254 sayılı “…+şekil” ibareli marka tescil başvurusunun 14. sınıf malları kapsadığını, söz konusu başvuruya müvekkili tarafından … ibaresinin ürünlerin niteliği, kalitesi, üretim yeri, ve coğrafi kaynağı hususlarında halkı yanıltabileceği gerekçesiyle itiraz edildiğini, söz konusu itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kısmen kabul edildiğini, müvekkilinin bu karara yaptığı itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, TÜRKPATENT’in eşya listesinin düzenlenmesi işlemi ve nihayetinde vermiş olduğu itirazın kısmen kabul kısmen reddi kararının yasal görev ve yetki sınırlarını aşar nitelikte olduğunu, 6769 s. SMK’nın 11/6 maddesi ve 6769 s. SMK’nın Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. Maddesi kapsamı dışında marka başvurusu ve emtiaları üzerinde hiçbir değişiklik yapılamayacağını, dava konusu başvuru kapsamında yer alan emtiaların “İsviçre menşeli/İsviçre menşeli olmayan ayrımı yapılmaksızın” saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil) emtiaları için yapılmış olduğunu, kurumun yapmış olduğu mal/hizmet listesi yeniden düzenleme işleminin yasal olmadığını, benzer eylemleri yönünden hukuka aykırılık teşkil eder bir eylem bulunduğu yönünde yargı kararları olduğunu, dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığını, İsviçre’li tanınmış saat üreticilerinden hiç birinin “…” ibareli bir marka tesciline gerek görmeksizin ürünleri üzerinde kendi markaları yanında “…” ibaresini kullandıklarını, “… …” ibaresinin yüksek seviyede İsviçre’yi ve İsviçre saatlerini çağrıştırdığını ve özellikle İsviçre üretimi olarak meşhur saatler için kullanıldığında tüketicileri, ürünün İsviçre kökenli bir saat olduğu ve özellikle de İsviçre saati olduğu konusunda yanıltacağını, davaya konu ibare içerisinde yer alan diğer bir unsur olan “…” ibaresinin dünyaca ünlü İsviçreli saat üreticisine ait marka olduğunu, bu yönüyle de İsviçre’de üretilen bir ürün algısı yaratıldığını, dava konusu markanın, müvekkilinin menfaatlerini savunduğu “…” ibaresinin üzerinde kullanımının özel şartlara bağlandığı ürünleri kapsadığını, “…” ve benzeri ibarelerin kullanımının, İsviçre Federal Konseyi tarafından özel şartlara bağlandığını, “…” ibaresinin özellikle saatler bakımından coğrafi işaret/mahreç işareti olarak, İsviçre’de Markalar ve Menşe işaretleri Hakkındaki Federal Yasa, İsviçre Federal Konseyi’nin 01.01.2017 tarihi itibariyle revize edilmiş olan 23 Aralık 1971 tarihli düzenlemesi, TRIPS Sözleşmesi vd. uluslararası anlaşmalar aracılığı ile kullanımı İsviçre menşeli ürünlere hasredilen bir işaret olduğunu ve ülkemizde de korunmaya müstahak bulunduğunu, davalı markasının 6769 sayılı Kanunun 5/1-f maddesi 6/9 maddesi bakımından hükümsüz kılınması gerektiğini ileri sürerek, YİDK’nın 2019-M-6399 sayılı kararının iptaline, dava konusu marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru kapsamında kalan mallar yönünden herhangi bir tescil engelinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, davacının iddialarının aksine, diğer davalı kurumun yetki sınırları içerisinde hareket ettiğini, 6769 s. SMK’nın Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 9/4. Maddesi kapsamında kurumun başvuru ile tescili talep edilen malları yorumlama ve üzerinde işlem yapma yetkisinin bulunduğunu, salt başvuruda bulunulması nedeniyle müvekkilinin kötü niyetli olarak yorumlanamayacağını, müvekkili markası kapsamında yer alan tek ibarenin “…” ibaresi olmadığını ve tek bir kelimeye dayalı itirazların kabulünün mümkün bulunmadığını, dava konusu olan müvekkil markasının “İsviçre menşeli saatler ve zaman ölçme cihazları” için tescil edilmesi nedeniyle tüketicilerin herhangi bir yanılgıya düşmeyeceğini, davacı yanın İsviçre Federal Yasalarına dair yorum ve açıklamalarının Türkiye açısından bir bağlayıcılığı olmaması nedeniyle dikkate alınmaması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuruda yer verilen “…” ibaresinin, “İsviçre” anlamına geldiği, bu ibarenin, markanın üzerinde kullanılacağı “Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçalari, saat kordonları dahil)” malları bakımından “halkı yanıltacak bir ibare” olduğu, davalı Kurumun bu görüş ile 2018/30254 nolu markanın emtia listesini yeniden düzenleyerek listeden (sadece) “İsviçre menşeli olmayan saatler ve zaman ölçme cihazları”nı çıkarttığı, …’in görev ve yetkilerini düzenleyen ve dava konusu edilen marka başvurusunun yapıldığı tarihte yürürlükte olan 6769 sayılı Kanun ve bu Kanunun uygulanmasına dair Yönetmelikte yer alan ilgili mevzuata göre; …’in görev ve yetkisinin, kendisine yapılan sınai mülkiyet hakkı tescil başvurularını, sınai mülkiyet mevzuatı çerçevesinde incelemek, bu mevzuata uygun olup olmadığını re’sen ve/veya itiraz üzerine incelemek, değerlendirmek ve bir idari işlemle birlikte sonuca bağlamak olduğu, yapılan başvurunun mevzuata uygun olmadığı değerlendirildiği noktada, başvuru emtia listesinin bir kısmı veya tamamı için mevzuata uygun bulunarak/bulunmayarak, kısmen veya tamamen tescil edilebilir veya reddedilebileceği, davalı …’in, bir marka başvurusunun emtia listesinde yer alan bir kısım malların “niteliğini, cinsini değiştirmek/sınırlandırmak” suretiyle bir işlem tesis ettiği, halbuki mevzuatta, Kurumun gerek Markalar Dairesi Başkanlığı’nın gerekse YİDK’nın, yapılan bir marka başvurusunun emtia listesinde, başvuru sahibinin talebi dışında, yani re’sen veya üçüncü kişilerin itirazı üzerine hareketle, emtiaların cins ve niteliğiyle ilgili olarak herhangi bir müdahale yapma yetkisinin açıkça düzenlenmediği, bu doğrultuda davaya konu 2018/30254 no.lu marka başvurusunun, İsviçre menşeli olsun olmasın tüm saatler ve zaman ölçme cihazları için yapıldığı, bu halde, dava konusu edilen YİDK Kararı’nda, davacının 6769 sayılı SMK’nın 5/1-f kapsamında yaptığı itirazların İsviçre menşeli olmayan saatler için doğru olduğu değerlendirilerek başvurunun emtia listesinden “Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil)” emtialarının çıkartılması gerekirken, emtia listesinde re’sen değişikliğe gitmek suretiyle davaya konu kararın tesisinde hukuka uygunluk bulunmadığı, dava konusu marka başvurusunun, yukarıda ifade edilen ve SMK m.5/1-f haricinde kalan SMK m.5 kapsamındaki diğer mutlak tescil engellerini içerisinde barındırmadığı, davaya konu marka başvurusu bakımından davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu bulunmadığından kötü niyet iddiasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 14.sınıfta bulunan “İsviçre menşeli saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil).” ürünleri bakımından 2019-M-6399 sayılı YİDK kararının iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine, davaya konu 2018/30254 numaralı markanın 14.sınıfta bulunan “İsviçre menşeli saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil).” ürünleri bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, davacı tarafça, “…” ve benzeri ibarelerin kullanımının İsviçre Federal Konseyi tarafından özel şartlara bağlandığı, başvuru sahibinin ise İsviçre’de sicile kayıtlı olarak faaliyet gösteren veya bu ülkede üretim yapan bir firma olmadığından bahisle başvuru sahibinin İsviçre’de Markalar ve Menşe İşaretleri Hakkındaki Federal Yasa’da aranan şartları sağlamadığı öne sürülmüş ve bu nedenle başvurunun herhangi bir mal sınırlandırması olmaksızın tümden reddi talep edilmiş ise de İsviçre Federal Yasaları’nın Türkiye açısından bağlayıcı bir niteliği bulunmadığı gibi “… …” ibareli başvurunun İsviçre menşeili saatler üzerinde kullanılması halinde herhangi bir yanıltıcılığın söz konusu olmayacağını, markanın tescile aykırı olarak, gerçekte İsviçre menşeli olmayan saatler için kullanılma olasılığının söz konusu olması durumunda iyi niyet karinesi esas olduğundan ve tescile aykırı şekildeki bir kullanım, hükümsüzlük davası, haksız rekabet, vb. bir davanın konusu olacağından, itiraz sahibinin başvurunun başvuru kapsamındaki tüm mallar için reddi talebinin haklı olmadığını, 6769 sayılı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğinin “… Başvuruda Nis Sınıflandırmasında kullanılan genel ifadeleri de içeren genel terimlerin kullanılması halinde, kullanılan ifade veya terim, bunların lafzi anlamının açıkça kapsadığı mal ve hizmetleri içerecek şekilde yorumlanır…” hükmünü içeren 9/(4) bendi uyarınca Kurumun başvuru ile tescili talep edilen malları yorumlama ve üzerinde işlem yapma yetkisinin bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili başvurusunda yer alan tek ibarenin “…” ibaresi olmadığını, buna rağmen tek bir ibare üzerinden yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, coğrafi menşe gösteren ibarelerin marka olarak kullanılabileceğinin Yargıtay kararları ile netlik kazandığını, dolayısıyla, müvekkilinin marka başvurusunun içerisinde “…” ibaresinin bulunmasında herhangi bir şekilde usul ve yasaya aykırılığın söz konusu olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte İsviçre menşeli olan saatler ve zaman ölçme cihazlarında, davaya konu ibarenin kullanılmasının halkı yanıltacağı yönündeki değerlendirmenin hatalı olduğunu, yerel mahkeme tarafından, …’in görev ve yetkisine yönelik yapılan değerlendirmelerin de kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının dava konusu edilen marka başvurusuna itirazı sonrasında YİDK tarafından davalının 14.02 sınıftaki “Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil).” emtiası yönünden başvurusu bölünerek “İsviçre menşeili olmayan saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil).”nın başvuru kapsamından çıkarıldığı, oysa marka başvurularının, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından, Uluslararası Nice Protokolü’ne göre hazırlanan ve açıklanan mal ve hizmet sınıfları yönünden tescil edilebilip, hükümsüz kılınabileceği (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2018/3941 Esas, 2019/5827 Karar ve 25/09/2019 Tarih), bu itibarla mahkemece 14. sınıf “İsviçre menşeli olan saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil).” emtiası yönünden kabul kararı vermesinin yerinde olduğu, diğer taraftan davalı şahsın başvurusuna konu ibarenin söz konusu emtia açısından 6769 sayılı SMK’nın 5/1-f maddesi uyarınca, mal ve hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak nitelikte bulunduğu anlaşılmakla, davalılar … vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar …’ten alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı taraflarca istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar … vekilleri tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.