Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1519 E. 2022/1268 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1519 – 2022/1268
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1519
KARAR NO : 2022/1268
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2020
NUMARASI : 2019/344 E. – 2020/86 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/07/2020 tarih ve 2019/344 E. – 2020/86 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … Tic. A.Ş. tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili şirketin “…” ve benzeri ibareli markaların sahibi olduğunu, “…” mağazalarının Türkiye’ de 403 mağaza olarak kurulduğunu, davalı şirketin, dava konusu 2018/109955 başvuru numaralı “…” markasını, davacı markalarıyla benzerlik oluşturacak şekilde 20. sınıfta tescil ettirdiğini, davacı şirketin “…” markasının tanınmış marka olduğunu, bu kapsamda bütün sınıflarda koruma altında bulunduğunu, üst düzey bilinç seviyesindeki tüketici nezdinde dahi davalı şirketin markası olan “…” markasının, davacıya ait “…” markasının alt bir markası veya marka serisi olarak değerlendirilebileceğini, davalı markasının, davacıya ait “…” markasının sonuna “P” harfinin getirilmesiyle oluşturulduğunu, bunun iltibası ortadan kaldırmayacağını, ilk üç harf üzerinden iltibas değerlendirmesinin yapılması gerektiğini, davalı yanın davacının tanınmışlığından faydalanmaya çalıştığını, genel intiba olarak taraf markaları arasında iltibasın yüksek olduğunu ileri sürerek, 2019-M-9025 sayılı YİDK kararının iptaline, davalıya ait 2018/109955 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı TÜRKPATENT vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılma tehlikesinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davacının itiraza mesnet markasının “…” ibareli olduğunu, başka tali veya yardımcı unsurun bulunmadığını, müvekkilinin markasının ise “…” ibaresinden oluştuğunu, buna göre markalar arasında iltibas tehlikesinin mevcut olmadığını, ortalama tüketici kitlesinin bu markalar arasındaki farklılığı anlayabileceğini, davacı şirketin sahip olduğu “…” markasının tanınmış olduğu sektörle, başvuru kapsamında kalan malların ilişkili olmaması nedeniyle markalar arasında karıştırılma ve ilişkilendirme ihtimalinin mevcut olmadığını, davalı markasının sonundaki “P” harfinin farklılık yarattığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu markanın emtia listesinde bulunan tüm emtialar ile davacı yana ait, marka işlem dosyasında itiraza mesnet gösterilen 2010/48427 sayılı “…” ibareli markasının koruması altında bulunan emtiaların aynı, aynı tür ve benzer emtialar oldukları, davacıya ait “…” ibareli marka ile davaya konu “…” ibareli markaların anlamsal bir karşılıklarının bulunmadığı, her iki markanın ilk üç harfinin de müşterek olduğu, ortalama tüketicinin genellikle markayı oluşturan unsurların başlangıç kısmına daha çok dikkat etme eğiliminde bulundukları, bu nedenle karşılaştırılan işaretler arasında özellikle görsel ve işitsel olarak yüksek düzeyde benzerlik bulunduğu, bu markanın davacı markasının serisi niteliğinde bir marka olduğunun düşünülebileceği, markanın son kısmını oluşturan “P” ibaresinin iltibas tehlikesini bertaraf edecek nitelikte yeterli ayırt ediciliğinin bulunmadığı, bir kısım ortalama tüketicinin farklı markalar karşısında olduğunu hemen ve ilk bakışta algılasa bile, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir işbirliği bulunduğu hususunda yanılsamaya düşebileceği, belirtilen nedenlerle karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü bağlamında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunduğu, SMK m.6/1 hükmü somut olayda oluştuğundan, davacının tanınmışlık iddiasının değerlendirilmesine gerek görülmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile 2019-M-9025 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, davacı vekilinin, başvuruya konu işaret ile davacı adına tescilli “…” ibaresini münhasır ya da esas unsur olarak içeren markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğu, bu durumun iltibasa neden olacağı iddiasının yerinde olmadığını, başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markalar arasında ayniyet veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması gerektiğine ilişkin koşulun sağlanmadığını, davalı adına tescili talep edilen işaretin, İngilizce dilindeki bir yansıma sözcük olan ve çarpma sesini ifade etmek için kullanılan “…” ibaresi ile kısa bir sözcük olan “…” ibaresi birbirinden yeterli ölçüde farklılaştığını, açıklanan gerekçelerle başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markalar arasında ortalama tüketicinin görsel, işitsel ve kavramsal algısı bakımından, ilişkilendirilme ihtimali de dâhil iltibasa neden olacak herhangi bir benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili başvurusu ile itiraza mesnet markaların okunuş, anlam, görünüş ve genel izlenim itibariyle yüksek derecede benzerlik içermedikleri, 6769 sayılı Kanunun 6. maddesi hükmünde belirlenen tescil engelinin gerçekleşmediğini, itiraza gerekçe gösterilen markaların kısa ibareler olması nedeniyle tek harf farklılığının ortalama tüketicilerce fark edilebileceğini, öte yandan, davacı şirketin sahip olduğu ‘’…’’ markasının tanınmış olduğu sektörle müvekkil şirketin başvurusu kapsamında kalan malların ilişkili olmaması nedeniyle markalar arasında karıştırılma ve ilişkilendirme ihtimali de bulunmadığını, sonuç olarak dava konusu markalar arasında 6769 sayılı Kanunun 6. maddesi anlamında bir benzerlik bulunmadığı, davacının ayakkabı sektöründe faaliyet gösterdiğini ve markalarının kapsamının da bu yönde olduğunu, davalının ise mobilya sektöründe faaliyet gösterdiğini ve 20. sınıf malları kapsar şekilde marka başvurusu yaptığını, dava konusu … – … markaları arasında iltibasa neden olacak bir benzerlik bulunmadığını ve davacının tanınmış … markasını mobilya sektöründe hiç kullanmadığını, markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığından ve iltibas tehlikesi olmadığından seri marka algısının da oluşmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet 2010/48427 sayılı “…” ibareli marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel ve işitsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, davacı markasından farklı olarak dava konusu başvuruda “…” ibaresinin sonuna “P” harfinin eklenmesinin başvuruya yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, davalı Şirket tarafından usulüne uygun biçimde süresi içinde ileri sürülmüş kullanmama definin de bulunmadığı anlaşılmakla, davalılar … Tic. A.Ş. vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … Tic. A.Ş. vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar … Tic. A.Ş.’den alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı taraflarca istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar … Tic. A.Ş. vekilleri tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.