Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1516 E. 2022/1208 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1516
KARAR NO : 2022/1208
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2020
NUMARASI : 2019/250 E. – 2020/90 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/07/2020 tarih ve 2019/250 E. – 2020/90 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin yönetim kurulu başkanlığını yaptığı “…”nun … Okullarıyla (… Okulları) eğitim dünyasında yeni bir dönem başlattığını, ilk yerleşkesinin 2018-2019 eğitim-öğretim yılında açıldığını, müvekkili şirketin sektörün öncü firmalarından olduğunu, “…” ibareli markasını uzun yıllardan bu yana nizasız ve fasılasız olarak kullandığını, tanınmış marka haline getirdiğini, davalı tarafa ait “…” esas unsurlu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde üstün ve öncelikli hak sahibi bulunduğunu, taraf markaları arasında yazılış, okunuş ve telaffuz bakımından ayniyet olduğu gibi markanın kullanılmak istendiği sınıfların da aynı olduğunu, tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, dava konusu markada kullanılan “M” ekinin “…” ibaresinin ayırt edici niteliğini kuvvetlendirmek amacıyla kullanıldığını, her iki markanın asli unsurunun aynı olduğunu, müvekkili markalarında yer alan “Üniversite, eğitim, kurum” ve benzeri ibarelerin markanın tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından tali nitelikli ibareler olduğunu, taraf markalarının aynı hizmetlerde kullanıldığını, müvekkilinin “…” unsuru etrafında seri markalar oluşturduğunu, “…” ibaresinin tanınmış olması nedeniyle bir benzerinin farklı sınıflar için dahi tescil edilmesi halinde markanın ayırt edici karakterinin zedeleneceğini, saygınlığının ve itibarının azalacağını, davalının marka başvurusunda kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, 2019-M-7467 sayılı YİDK kararının iptaline ve davalı …’e ait 2018/77997 sayılı markanın 41.sınıfta bulunan hizmetler için tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin Eskişehir merkezli, Bursa ve Kocaeli gibi illerde faaliyet gösteren “…” isimli okulların pay sahibi ve yetkili müdürü olduğunu, müvekkilinin sahibi olduğu … Koleji’nin 21 yıldır kolej, öncesinde ise 20 yıllık dershanecilik kariyeri ile Eskişehir ve bölgesinin en yetkin kurumlarından biri bulunduğunu, müvekkilinin “…-…” ismini uluslararası ve ABD’de kabul edilen bir eğitim sistemi olan “…” ismini kullanarak yüksek lisans ve yüksek öğretim sistemi kapsamında yapacağı çalışmalar için tescil ettirdiğini, bu ibarenin Türkçe’de işletme yüksek lisansı anlamına geldiğini, taraflar arasında çekişmeli olan markaların aynı ve benzer olmadığını, “…-…” kavramının İngilizce genel-geçer bir ifade olması nedeniyle tek bir kişiye özgülenebilecek ve davacıya ait fikir ve emek ürünü olan bir kavram olmadığını, müvekkiline ait markanın sözcük ve şekil unsurlarını barındıran kombinasyon markası olduğunu ve bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının itiraza mesnet olarak gösterdiği 2018/84779, 2018/111222 ve 2018/111233 sayılı markaların, davaya konu markadan sonraki tarihli olmaları nedeniyle SMK ….6/1 hükmü kapsamında değerlendirmeye alınmadıkları, davalı markasının 41. sınıftaki hizmetlerde, davacıya ait  2017/103176 ve 2017/103168 sayılı markaların ise 24, 25, 37, 39, 40 ve 43. sınıflardaki mal ve hizmetlerde tescilli olduğu, dava konusu başvuru ile davacı markaları aynı veya aynı tür mal veya hizmetleri kapsamadığı, taraf markaları arasında ayniyet bulunmamakla birlikte, “…” ibaresini ortak olarak içerdikleri gerçeği karşısında taraflara ait markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğu, taraf markaları her ne kadar benzerlik taşısa da, karşılaştırılan markalara konu mal ve hizmetlerin aynı, aynı tür, benzer hizmetler olmadıkları, birbiri ile ilişkilendirilemeyecek derecede farklı mal ve hizmetlerden oluştukları anlaşıldığından somut olayda karıştırılma ve iltibas ihtimali şartlarının meydana gelmediği, davacı tarafça Türkiye’de gerçekleşen tanıtım faaliyetlerine ilişkin dosyaya ibraz edilen bilgi ve belgelere göre, iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı, davacının gerek marka işlem dosyası, gerekse dava dosyasına ibraz ettiği bilgi ve belgeler incelendiğinde; davaya konu 41.sınıfta bulunan hizmetler bakımından “…” ibaresinin aynısı veya benzerini, dava konusu marka başvurusu tarihinden önce, yoğun ve sıkı kullanımını sağlayan nitelikte delil bulunmadığı anlaşıldığından gerçek hak sahipliği iddiasının ispatlanamadığı, davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şahsın kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiasına dayalı hükümsüzlük isteminin yerinde bulunmadığı, davacı, YİDK aşamasında her ne kadar SMK ….6/6 hükmü bağlamında ticaret unvanı nedeniyle iltibas iddiasına dayanmışsa da, ibraz ettiği ticaret sicil kaydının dava dışı “…Ticaret A.Ş” adına kayıtlı olduğu, gerek bu unvanın dava dışı ayrı bir tüzel kişiliği bulunan başka bir şirkete ait olması, gerekse bu unvanın ayırt edici unsuru olan “…” ibaresi ile dava konusu marka arasında iltibas teşkil edecek düzeyde benzerlik bulunmaması nedeniyle SMK ….6/6 hükmü koşullarının somut olayda meydana gelmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkil adına tescilli “…” ibareli ve esas unsurlu markalar ile davalı yan adına tescil başvurusu yapılan marka arasında yazılış okunuş ve telaffuz bakımından ayniyet olduğu gibi her iki markanın da kullanılmak istendiği sınıflar aynı olduğundan, bu hizmetlerden yararlanacak tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali bulunduğunu, müvekkilinin kurulduğu günden bu yana nizasız ve fasılasız surette kullanarak ayırt edicilik kazandırdığı adına tescilli … ibareli markalar huzurdaki dava dosyasına arz edilen belge ve dokümanlar incelendiğinde görüleceği üzere, iyi bilinen tanınmış bir marka haline geldiğini, davalının, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markasının toplumda edindiği bilinirlikten haksız biçimde yararlanmaya çalıştığını, müvekkilinin “…” ibareli ve esas unsurlu seri markaların maliki olup, markasını uzun yıllardan beri yoğun ve ciddi surette kullandığını, bu suretle söz konusu marka üzerinde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunu, davalı tarafa ait “…” esas unsurlu marka başvurusunun kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı tarafça dayanılan 2018/84779, 2018/111222 ve 2018/111233 sayılı markaların, başvuru tarihlerinin dava konusu başvurudan sonra olması karşısında bu markaların SMK’nın 6/1 maddesi anlamında yapılacak değerlendirmede dikkate alınamayacakları, bunun dışında davacı tarafça dayanılan markaların ise dava konusu başvuru kapsamında yer alan 41. Sınıf hizmetleri ya da bu hizmetlerin benzerlerini kapsamadıkları, bu itibarla somut olayda SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının bulunmadığı, davacı markalarının tanınmışlığının ispat edilemediği, yine SMK’nın 6/3 maddesi anlamında bir kullanımın da davacı yanca kanıtlanamadığı, dava konusu başvurunun kötü niyetli olmadığı, SMK’nın 6/6 maddesi koşullarının da bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 29/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip