Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1508 E. 2022/1425 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1508
KARAR NO : 2022/1425
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/07/2020
NUMARASI : 2019/45 E. – 2020/337 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 06/07/2020 tarih ve 2019/45 E. – 2020/337 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2001 senesinde kurulduğundan beri tamamen yerli hava saati ve endüstriyel makaralar üretimini ve satışını yaparak, alanında güvenilirlik ve uzmanlık sağlamış bir şirket olduğunu, davalılar tarafından Kasım 2018 tarihinde “…” internet adresleri üzerinden endüstriyel makara ürünleri reklam ve ticari faaliyetinin gerçekleştirildiğini öğrendiklerini, ürün fotoğraflarının tamamının yabancı kaynaklı internet sitelerinde teşhir edilen fotoğraflar olduğunu, davalı işyerinin hiçbir lisans sözleşmesine dayanmadığını, dolayısıyla davalıların eyleminin TTK’nın 55/1 a.2 ve 55/1 c.3 maddeleri uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini, müşterileri işyeri hakkında gerçek olmayan bilgilerle işyerinin haiz olmadığı yetenekleri ve başarıları haizmiş gibi gösterip, yanıltıcı ve gerçek dışı bilgiler sunulduğunu, davalıların gerçekleştirdiği işlerin sanayi işi olarak kabul edildiğini ve Sanayi Sicil Belgesi alınmasının gerektiğini, internet sitesinde gösterilen ürünler hakkında fiyat teklifinde bulunulmasının istenildiği takdirde, normal piyasa değerinin altında bedel talep edildiğini ileri sürerek, davalı şirketin fiillerinin TTK m. 54 vd uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine ve haksız rekabet eylemlerinin men’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkillerinin haksız rekabete mahal verebilecek bilinçli veya bilinçsiz olarak hiçbir girişimde bulunmadığını, … Şirketinin bir şahıs şirketi olduğunu, internet sitelerinde kullanılan resim veya katalogların tamamının satış temsilcisi olunan yerli ve yabancı firmalara ait olduğunu, yerli ürün taleplerinin ise yerli firmalardan talep alınarak karşılandığını, davacının Çubuk Cumhuriyet Başsavcılığına aynı içerikteki şikayet dilekçesi verdiğini ve 2019/479 sayılı soruşturma dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar alındığını, davacının suçlamalarının tamamen yersiz olduğunun alınan bilirkişi raporu ile sabit bulunduğunu, piyasanın altında fiyatlar verilmediğini, davacı şirketin fiyatlarının yüksek olduğunu, şikayete konu iddiaların tamamının gerçek dışı bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacı tarafça davalı şirketin hiçbir lisans sözleşmesine dayanmadan, yabancı kaynaklı internet sitelerinde teşhir edilen fotoğrafları kendi internet sitesinde teşhir ederek, satışını gerçekleştirdiği iddia olunan malzemelerin TTK’nın 55/1a.2. maddesinde belirtilen “Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek” hükmü ile TTK m.55/1.c.3 maddesinde belirtilen “Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak” uyarınca haksız rekabet teşkil ettiği ve sektördeki rekabet düzeninin bozulduğundan bahisle, haksız rekabetin tespiti ile meni’ne ilişkin mevcut davanın açılmış olduğu, gerek savcılık vasıtasıyla alınan bilirkişi raporunda, gerekse mahkemece alınan raporda, davalı tarafça yabancı kaynaklı internet sitelerinde teşhir edilen fotoğrafların kullanılmasında engel bulunmadığı ve internet adreslerinde yapmış olduğu faaliyetin TTK’nın ilgili maddelerince haksız rekabete vücut vermediği, ayrıca davalının ikinci sınıf tacir konumunda bulunduğu ve kazancının davacı tarafı etkileyecek kazanç ve karlılık elde edecek miktarda olmadığı, davacı tarafça iddia edilen haksız rekabet fiilinin işlendiğine ilişkin, ispata yönelik müspet bir delilin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalılar tarafından “…” internet adresleri üzerinden endüstriyel makara ürünlerinin reklam ve ticari faaliyetinin gerçekleştirildiğini, ürün fotoğraflarının tamamının yabancı kaynaklı internet sitelerinde teşhir edilen fotoğraflar olduğunu, davalıların işyerinin hiçbir lisans sözleşmesine dayanmadığını ve ürettiği ürünlerin bunlar olduğunu iddia ettiğini, internet sitesinde gösterilen ürünler hakkında fiyat teklifinde bulunulmasının istenildiği zaman da ürünlerin orijinal ve normal piyasa değerinin altında bedel talep edildiğini, davalıların reklamını yaptıkları ürünlere hiç benzemeyen ürünler üreterek müşteriyi yanılttığını, yabancı menşeli ürünleri kendi imalatları olan ürünleriymiş gibi tanıtımını yaparak, “yerli üretim” ifadesiyle müşterileri yanıltıcı beyanlarda bulunulduğunu, dolayısıyla davalıların eyleminin TTK’nın 55/1 a.2 ve 55/1 c.3 maddeleri uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini, müşterileri işyeri hakkında gerçek olmayan bilgilerle işyerinin haiz olmadığı yetenekleri ve başarıları haizmiş gibi gösterip, yanıltıcı ve gerçek dışı bilgiler sunulduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacı vekilince davalıya ait internet sitelerinde, tamamı yabancı kaynaklı internet sitelerinden alınan ürün fotoğraflarının, kendi ürettiği ürünler olduğu izlenimi yaratacak şekilde aynen kullanıldığını, bununla çelişecek şekilde yerli malı üretildiği gibi reklamlar yapıldığını, yine yabancı kişilerin iş yeri yöneticisi veya çalışanı olduğu izlenimi uyandırılıp, bu kişilerin beyanlarına ve iş yerinin yabancı şirketlerle çalıştığını gösterir bir takım bilgilere yer verildiğini, ayrıca iş yerinin ne büyüklükte işler yaptığını gösteren istatistik bilgilerinin yayımlandığını (2.300 müşteri, 47 M ziyaretçi, 150 B ABD Doları kar, 550 farklı yerde verilen hizmet gibi), anılan bilgilerin tamamının gerçek dışı olduğunu ve yanıltıcı bu bilgilerle iş yerinin sahip olmadığı kapasiteyi, yetenekleri, başarıları sahipmiş gibi gösterdiğini, davalıların bu şekildeki eylemlerinin TTK’nın 55/1 a.2 ve 55/1 c.3 maddeleri uyarınca haksız rekabet teşkil ettiği ileri sürmüş, davalı … tarafından sunulan 27.11.2019 tarihli cevap dilekçesinde ise internet sitelerinde kullanılan resim veya katalogların tamamının, satış temsilcisi olunan yerli ve yabancı firmalara ait bulunduğu, bu nedenle anılan resim ve bilgilerin kullanılmasının yasal hakları olduğu, yerli ürün taleplerinin ise yerli firmalardan talep alınarak karşılandığı, dolayısıyla iddiaların gerçek dışı olduğu savunulmuştur.
TTK’nın 55/1 a.2. maddesi uyarınca “Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,” haksız rekabet olarak kabul edilmiştir. Burada söz konusu olan müşterilerin kararlarını etkileyebilecek, gerçek dışı veya doğru olsa bile yanlış intiba uyandıracak açıklamalardır. Ayrıca açıklamayı yapan kişinin kusurunun, yani yanıltma iradesinin bulunmasına da gerek yoktur. Önemli olan açıklamanın, muhatabını yanıltabilecek, hataya düşürebilecek nitelikte olmasıdır. Değerlendirmenin ölçütü ise açıklamaların orta yetenekteki olağan muhatabıdır.
Anılan hüküm uyarınca örneğin bir işletme sahibinin hiçbir zaman ulaşmadığı ciro hacmini elde ettiğini söylemesi, çalıştırdığı yönetici veya işçilerin niteliklerini olduğundan farklı göstermesi, ürünlerinin cinsi ve kalitesi, üretim yeri, işletmenin müşteri çevresi, mali durumu veya iş ortakları hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalar yapması haksız rekabet teşkil eder.
TTK’nın 55/1 c.3. maddesi ise “Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.” fiilini, başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma anlamında haksız rekabet hallerinden saymıştır. Burada iş ürününün yeniden meydana getirilmesi veya üretimi söz konusu olmadan, teknik çoğaltma yöntemleri ile aynen çoğaltılması ve bu şekilde yararlanılması söz konusudur.
Somut uyuşmazlıkta ise dava dilekçesinde sunulan internet sayfası çıktılarının, davalılara ait internet sitelerinde yayımlandığı konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Bu durum karşısında mahkemece somut uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için, öncelikle davalılara ait internet sitelerinde yayımlanan yabancı dildeki açıklamaların ne anlama geldiğinin tespit edilmesi, ardından davalılara bu bilgilerin doğruluğu konusundaki delillerini sunmak ve yukarıda belirtilen savunmalarını ispatlamak için imkan tanınması ve sonuçta dava konusu açıklamaların, yukarıda belirtilen haksız rekabet hallerinden birini oluşturup oluşturmadığının, konusunda uzman bir bilirkişi heyeti aracılığıyla incelenip değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gereklidir.
İlk derece mahkemesi ise sadece bir serbest mali müşavirden oluşan bilirkişi aracılığıyla yapılan incelemeye dayanılarak davanın reddine karar verilmiştir. Oysa anılan bilirkişi tarafından sadece taraf defterlerinin incelenmesi suretiyle, davalının davacının kazanç ve karlılığını etkileyecek ölçüde ciddi bir kazanç ve karlılık oranı elde etmediğinden, haksız rekabet ortamının oluşmadığı, ancak davalının internet sayfasının veya reklamlarının davacıyı hangi yönden etkilediği hakkında, konunun tamamının uzmanlık alanı dışında olması nedeniyle yorum yapılamadığı bildirilmiştir. Bu şekilde yetersiz bir bilirkişi incelemesine dayanılarak hüküm verilemez.
22/7/2020 tarihli 7251 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” halinde bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine gönderilmesine, duruşma yapmadan kesin olarak karar verir.
Somut uyuşmazlıkta da mahkemece yukarıda açıklanan gerekliliğe uyulmaması, 6100 sayılı HMK’nın 7251 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 353/1-a-6. maddesi uyarınca “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” halini oluşturur.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözden kaçırılarak, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın niteliğine göre davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 06/07/2020 gün ve 2019/45 E. – 2020/337 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40‬-TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinden, talebi halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
6-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/11/2022 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip