Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1496 E. 2022/1203 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1496 – 2022/1203
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1496
KARAR NO : 2022/1203
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/12/2018
NUMARASI : 2018/115 E. – 2018/451 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/12/2018 tarih ve 2018/115 E. – 2018/451 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili şirketin 187005 sayılı ve “…” ibareli tanınmış markanın sahibi olduğunu, davalı gerçek kişinin bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı…’e başvuruda bulunduğunu, 2017/10057 kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın, davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunduğunu, söz konusu markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, aynı malları kapsadığını, davalı markasının müvekkilini seri markası gibi algılanabileceğini, bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-366 sayılı kararının iptaline ve anılan markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı …, davacı itirazlarının başvuru aşamasında reddedildiğini, davacının itirazının haklı gerekçelere dayalı olmadığını, dava konusu markalar arasında benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markla arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığı, YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, yerel mahkemenin, markalar arasında mutlak red gerekçesi düzeyinde bir benzerlik aradığını, müvekkilinin markasının, ayırt edici gücü yüksek orjinal nitelikte bir marka olduğunu, bu ibarenin ilaç etken maddesinden türetilmiş bir marka da olmadığını, ilaç etken maddesinden türetilmemiş olan davaya konu markanın zayıf marka niteliği taşımadığını, mahkemece bu hususların gözetilmediğini, taraf markalarının sadece baş kısı değil bitiş kısmının da aynı harfleri içerdiğini, algıda seçiciliğin en yüksek olduğu markanın başlangıç ve bitiş kısımlarının tamamiyle aynı olduğunu, markaların bir bütün olarak ele alınması gerekmekte olup parçalara ayırarak son kısımda ki iki heceye dayanarak farklı harflerin bulunduğu gerekçe gösterilerek markaların benzer olmadığı yönündeki kabulün objektif olmadığını, mahkemece bilirkişi raporu aynen benimsenerek karar verildiğini, markaların benzerlik incelemesi şeklinin hatalı bulunduğunu, bilirkişilerin, markaları bütün olarak değerlendirmek yerine hecelere bölerek hece bazında yaptığı değerlendirmenin, bütüne yayılan benzerliğin etkisiz hale gelmesine yol açtığını, önceki yargı kararları mesnet gösterilerek “ilaçlar” mallarının ortalama tüketici kitlesi itibariyle karışıklığa yol açmayacağı yönündeki kabul üzerine karar tesis edildiğini, markaların, aralarında bir bağ olduğu intibası uyandırdığını ve “refleksif” olarak birbirlerini çağrıştırdıklarını, birbirlerinin serisi, bir başka versiyonu niteliğinde bulunduklarını, tüketicilerin, markaların geldiği kaynağın aynı olduğu, işletmeler veya markalar arasında bir bağ bulunduğu yönünde bir zanna kapılabileceklerini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında 5. Sınıf malların ortalama alıcıları nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 29/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.