Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1491 E. 2022/1316 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1491
KARAR NO : 2022/1316
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2020
NUMARASI : 2020/4 E. – 2020/261 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/10/2020 tarih ve 2020/4 E. – 2020/261 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … Tekstil LTD. ŞTİ. ile … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 2017/66177, 2014/87388, 2011/04825, 2007/14715, 2005/40852, 2005/15063 sayılı “…”, “şekil”, “şekil”, “…+şekil”, “…+şekil”, “…+şekil” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …+şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2018/111020 kod numarasını alan başvuruya müvekkilinin itirazının yerinde görülmeyerek 2019-M-9939 sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa davalıya ait başvurunun müvekkilinin redde gerekçe markalarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu ve aynı sınıfta tescil edildiğini, dolayısıyla halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimaline yol açtığını, dava konusu markada yer alan “…” ve “…” ibarelerinin müvekkilinin markalarını çağrıştırdığını, zira “…” ibaresinin Tükçe dilinde “…”, “…” ibaresinin ise “kulüp” anlamına geldiğini, … ve kulüp ibareleri bir arada düşünüldüğünde, müvekkiline ait redde gerekçe markaların akıllara geldiğini, ortalama tüketicinin bu noktada davalıya ait markayı müvekkilinin markalarıyla karıştıracağını, müvekkilinin ülkemizde ve tüm dünyada camiası, logoları, markaları, amblemleri ve maskotları ile tanınan ve bilinen bir spor kulübü olup, köklü bir tarihe sahip bulunduğunu, davalının dava konusu marka ile müvekkilinin markalarının Türkiye’de ulaştığı tanınmışlığından haksız yarar sağladığını, bununla birlikte davalıya ait marka dolayısı ile müvekkilinin markalarının itibarının zarar gördüğünü ve ayırt edici karakterinin zedelendiğini, davalının markasının, öncü ve toplumda saygınlığı yakalamış müvekkiline ait markalarla benzer şekilde seçilmesinin tesadüf olduğunun düşünülemeyeceğini, dolayısıyla davalının dava konusu marka başvurusunu kötü niyetli yapmış olduğunu ileri sürerek, davalı … kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, davacının redde gerekçe markaları ile müvekkiline ait 2018/111020 tescil numaralı markanın kavramsal, görsel, işitsel ve bütünsel olarak birbirinden farklı bulunduğunu, müvekkilinin markasının esas unsurunun “…” olup, bu unsuruyla müvekkilinin davacı markalarıyla kendi markasını ayrıştırdığını, davacı markaları incelendiğinde müvekkilinin markasının esas unsurlarından olan “…” ibaresinin davacı tarafından kullanılmadığının açıkça görüldüğünü, “…” ve “…” ibarelerinin ise davacının salt kendisine özgüleyerek kimsenin kullanımına uymayacak şekilde engellemesinin mümkün olmayacağını, taraf markaları görsel ve işitsel olarak karşılaştırıldığında, … ambleminin yine aynı şekilde davacı adına tekelleştirilebilecek bir simge olmadığını, çok çeşitli … figürlerinin tescil kapsamına alınmasının mümkün olup, bu simgenin tescilinin birebir davacıya ait markayla benzer olmadığı sürece engellenemeyeceğini, müvekkiline ait … görselinin davacıya ait görsellerden farklı olup, salt bu simgenin tescilinin davacı tarafından önlenemeyeceğini, davacının kötü niyet iddialarının somut bir veriye dayanmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu başvuruda “25: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” mallarının, davacının markalarının kapsamında da aynı/aynı tür/benzer/ilişkili olarak yer aldığı, taraf markalarında yer alan “… …”, “…” ve “… …” ibarelerinin benzer şekilde iki kelimeden oluştuğundan aynı uzunluğa sahip kelime markaları olduğu ve “…/…” kelimesi ekseninde oluşturulduğu, iki taraf markasının benzer kelime ve şekil unsurunu taşıyor olmaları nedeniyle, tüketici nezdinde yarattıkları algının aynı olacağı, markaları oluşturan farklı kelime unsurlarının da bulunmakta ise de işaretlerin bütünsel anlamlarında bir yakınlaşmanın söz konusu olduğu, açıklanan gerekçeler çerçevesinde taraf markalarının görsel, işitsel olarak bir benzerlik taşıdığı, kavramsal ve markaların bütünsel değerlendirmesinde yüksek seviyede bir benzerliğin bulunduğu, taraf markalarının kapsamlarındaki emtiaların aynı olmalarının, işaretler arasındaki yüksek düzeyli benzerlik ve önceki markanın güçlü ayırt edici niteliği birlikte ele alındığında, tüketicilerin sonraki markayı, önceki markanın yeni bir varyasyonu veya önceki markanın yenilenmiş bir hali olarak algılayacağı, tüm bu açıklanan nedenler çerçevesinde, dava konusu marka başvurusunun kapsamında yer alan tüm emtialar yönünden markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik ve ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davacı markalarının tanınmışlığının ispatlanamadığı, davacıya ait marka tanınmış kabul edildiğinde dahi dava konusu markanın, davacı markasının tanınmışlığından haksız bir yarar sağlamayacağı, markanın itibarına zarar vermeyeceği veya ayırt edici karakterini zedelemeyeceği, davalının kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, …’nun 2019-M-9939 sayılı kararının iptaline, 2018/111020 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Mahkemece 23.10.2020 tarihinde bu kez, usulüne uygun muhtıra tebliğine rağmen eksik istinaf harç ve giderlerinin yasal süresinde tamamlanmadığı gerekçesiyle HMK.’nın 344. maddesi uyarınca davalı Şirket vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davaya konu “… … + şekil” ibaresinden oluşan markanın bütün olarak değerlendirildiğinde, davacı adına kayıtlı 2017/66177, 2014/87388, 2011/04825, 2007/14715, 2005/40852, 2005/15063 sayılı markalar arasında fonetik, okunuş, genel intiba olarak bir benzerlik bulunmadığını, bu nedenle müşteri kitlesi tarafından iki marka arasında bağlantı kurulması, karıştırılması ihtimalinin mevcut olmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Tekstil Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece alınan üçlü bilirkişi heyetinin dahi çelişki ve karşı görüşlerle birbirlerinin raporlarını kabul etmeyecek şekilde beyanda bulunduğunu, bu nedenle söz konusu raporun hüküm vermeye elverişli olmadığını ve dosyanın yeni seçilecek üçlü bir heyete gönderilmesinin gerektiğini, bütüncül bir değerlendirilme yapıldığında, marka işaretleri bakımından işitsel, görsel ve anlamsal olarak hiçbir benzerlik bulunmadığını, davacının kötü niyet iddiasının da gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Tekstil Ltd. Şti. vekili 26.10.2020 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde, kendisine tebliğ olunan tebligatın muhtıra içermediğini ileri sürerek, istinaf isteminin yapılmamış sayılmasına ilişkin yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : 1- Dava, YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Her ne kadar mahkemece 23.10.2020 tarihinde davalı Şirket vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmişse de, Yargıtay 11. H.D.’nin 31.05.2021 tarih ve 2021/3380 E.- 2021/4584 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, İlk Derece Mahkemesince harç ikmali için davalı vekiline gönderilen muhtıranın HMK’nın 344/1. maddesi hükmü hilafına mahkeme yazı işleri müdürü tarafından oluşturulduğu, evrakta mahkeme hakiminin onayının bulunmadığı görülmektedir. Bu hali ile tebligata şerh düşülmek suretiyle yapılan bildirimin geçerli olduğundan söz edilemez. Davalı şirket vekili tarafından eksik istinaf harç ve giderleri ise 25.10.2020 tarihinde yatırılmıştır.
Bu durumda Dairemizce HMK’nın 344, 346/2. maddeleri uyarınca davalı Şirket vekilince istinaf harç ve giderlerinin süresinde yatırıldığının kabulüyle ilk derece mahkemesinin 23.10.2020 tarihinde verdiği, davalı Şirket vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına kararının kaldırılmasına, davalı Şirket vekilinin 01.10.2020 tarihli istinaf itirazlarının incelenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Davalı … Tekstil Ltd. Şti. vekili ile davalı … vekilinin asıl hükme yönelik istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve hem başvuru hem de itiraza mesnet markanın 25. sınıfta aynı mallar üzerinde kullanılmak istendiği, ibareler yönünden ise başvurudaki “…” ibaresinin marka algısını yaratmadığı, “… …” ibaresinin ve “… şeklinin” başvurunun asıl unsurlarını oluşturduğu, davacının markalarında ise aynı “… şeklinin” yer aldığı, davacı markalarının asıl unsuru olan “… şeklinin” davalı başvurusunda da asıl unsurlardan birisi olarak kullanılması nedeniyle tarafların markaları arasında, benzerlik ve ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, benzer “… şekilleri” hakkında Yargıtay 11. H.D.’nin emsal uygulamasının da aynı yönde olduğu (Yargıtay 11. H.D.’nin 27.03.2019 tarih ve 2018/284 E.- 2019/2308 K., 13.03.2017 tarih ve 2015/13734 E.- 2017/1470 K.) anlaşılmakla, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … Tekstil Ltd. Şti. vekilinin, mahkemece verilen 23.10.2020 tarihli karara karşı yaptığı 26.10.2020 tarihli istinaf başvurusunun, HMK’nın 344, 346/2. maddeleri gereğince kabulü ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 23.10.2020 tarih ve 2020/4 Esas- 2020/261 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davalı … Tekstil Ltd. Şti. vekili ile davalı … vekilinin mahkemece 01.10.2020 tarihli asıl hükme yönelik istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca davalılardan alınması gereken 80,70’er TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalılar tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 54,40’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30’ar TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf aşamasında davalılar … Tekstil Ltd. Şti. ile … tarafından yapılan yargılama giderlerinin anılan tarafların uhdelerinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip