Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1485
KARAR NO : 2022/1267
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2017
NUMARASI : 2016/433 E. – 2017/336 K.
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararı İptali, Hükümsüzlük
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/07/2017 tarih ve 2016/433 E. – 2017/336 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin 1998 yılında kurulduğunu, otomotiv sektöründe önde gelen firmalardan olduğunu, davalı şirket tarafından “şekil+…” ibaresinin marka olarak tescili için yapılan 2014/111291 sayılı başvuruya müvekkiline ait 2007/23011 sayılı “…+şekil”, 2009/06470 sayılı şekil ve 2009/22113 sayılı “…+ şekil” ibareli markaları mesnet göstererek yaptıkları itirazın davalı… Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkili şirketin markalarında yer alan logo ile davalı tarafa ait marka başvurusunda yer alan logonun ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, markanın tescili halinde iltibas yaratacağını, başvurunun aynı mal ve hizmet sınıfları için tescil edilmek istendiğini, müvekkili adına kayıtlı 2009/06470 sayılı “K” şekil markasının lisans sözleşmesi ile tüm bağlı ortaklık ve iştirakleri tarafından kullanıldığını, müvekkiline ait “K” şekil markasının … Tic. A.Ş. adına 2013/85347 sayı ile tescil edildiğini, tüketicilerin “…” ibaresini gördüklerinde algısal olarak markayı tamamlayacak ve onu daha önce gördükleri marka ile özdeşleştireceklerini, dava konusu başvuruda yer alan şeklin ön planda yer alması nedeniyle “… …” ibaresinin ayırt ediciliği sağlamaktan uzak olduğunu, müvekkiline ait “K” şekil markasının 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi anlamında tanınmış olduğunu, davalı markasının tescil edilmesi halinde müvekkilinin markalarının sulandırılmasına neden olacağını, ayrıca başvurunun kötü niyetli olup TTK anlamında haksız rekabet de oluşturduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 2016-M-8760 sayılı kararının iptaline ve 2014/111291 sayılı markanın tescil işlemlerinin tamamlanmış olması halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… … vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, başvurunun koruma kapsamında 35 ve 37. sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, itiraza dayanak markaların kapsamında ise 09, 35 ve 37. sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, taraf markaları kapsamındaki emtiaların aynı tür/benzer ve ilişkili oldukları, markaların kelime unsurları arasında herhangi bir benzerlik olmadığı gibi davacı şirket tarafından iltibasa sebebiyet vereceği iddia edilen unsurun şekil unsuru olduğu, şekil unsurunun başvuruda eşit baskınlıkta, davacı markalarında ise bazılarında eşit bazılarında baskın unsur olarak yer aldığı, başvurudaki “…” ibaresinin tali unsur olduğu, Türkçe’de anlamı bulunmayan “…” ibaresinin yüksek ayırt ediciliğinin bulunduğu, taraf markalarında yer alan şekil unsuru kırmızı zemin üzerinde beyaz şeritlerden meydana gelmekte ise de dava konusu markada kırmızı zemin üzerinde oluşturulan beyaz renkteki şekil “K” harfini anımsatmaktayken, itiraza gerekçe markalardaki şeklin daha çok yatık “V” şeklindeki ayraç işareti veya matematikte kullanılan küçük/küçüktür işareti algısı yarattığı, davacı şirkete ait şekil unsurunun hali hazırda var olan bir işaretin kullanılmasıyla oluşturulmuş olan, özel olarak yaratılmamış, orijinal ve özgün niteliği bulunmayan bir işaret olduğunun ve dava konusu markaya eklenen ayırt edici nitelikteki “…” kelime unsurunun markayı davacı şirketin markalarından yeterince uzaklaştırdığının düşünüldüğü, markaların oluşturuluş şekilleri, içerdikleri kelime ve şekil unsurları göz önüne alındığında, görsel ve işitsel bakımdan ortalama düzeyde tüketici nezdinde bir bütün olarak yaratacağı algı ve izlenim itibariyle benzer olmadıkları, davalı şirkete ait şekil markasına ilişkin sunulan delillerden söz konusu işaretin sektöründe belirli bir bilinirliği olduğu anlaşılmakla birlikte, özgün ve orijinal nitelikte olmayan söz konusu işareti tek başına gören ortalama düzeyde tüketicinin bu markayı direkt olarak davacı şirket ile ilişkilendirme ihtimalinin zayıf olduğu, somut olayda da yeterince bilgilenmiş ve özenli ortalama tüketiciler yönünden, bağlantı kurulması dâhil karıştırma ihtimalinden söz edilemeyeceği, dosyada kötü niyete ilişkin somut delile rastlanmadığı, gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, yerel mahkeme kararının aksine davalı markasında şekil unsurunun öne çıktığını, tüketicilerin markadaki şekil unsurunu gördüklerinde otomatik olarak taraf markaları arasında bağ kuracaklarını, tüketicilerden markalar arasındaki küçük farklılıkları algılamalarının beklenemeyeceğini, müvekkili şirkete ait logonun yatık “V” harfine benzetilmesinin çok zorlama olduğunu, zira şekil ile “…”nın ilk harfi olan “K” nin tescil ettirildiğini, itiraza mesnet şekil markasının müvekkili yanında Holding iştirakleri tarafından da lisans sözleşmesi ile kullanıldığını, davalının markasında yer alan şeklin gerek markanın baş kısmında yer alması gerekse kırmızı zemin üzerine yerleştirilmiş “K” harfinden oluşması ve devamında yer alan “…” ibaresinin de müvekkili Holdingin iştiraklerinden “…” şirketlerine ait ticaret unvanları ile içerdiği benzerlik nedeni ile markanın müvekkilinin iştiraklerinden biri zannedileceğini, müvekkiline ait “K” ibareli seri markaların uzun yıllardır kullanım sonucu tanınmışlığa ulaştığını, dava konusu markanın emtia listesinin 37. sınıf 10. alt grup dışında itiraza mesnet markalarla aynı olduğunu, bilirkişi raporunda
da “söz konusu şeklin sektöründe belirli bir bilinirliği olduğu anlaşılmakla…” ifadesinin kullanıldığını, tanınmışlığın tespitinde ilgili sektördeki bilinirlik seviyesinin esas alındığını, başvurunun KHK’nın 8/4. maddesi gereğince reddinin gerektiğini, başvurunun tesadüfen seçilmeyip kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, somut uyuşmazlıkta taraf markalarını oluşturan kelime unsurları ile şekil unsurlarının düzenlenme tarzlarının farklı olduğu, görsel, işitsel ve anlamsal özelliklerine göre oluşan bütüncül intibaları dikkate alındığında markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerliğin bulunmadığı, ticaret unvanı benzerliği nedeniyle iltibas oluşturacağı ileri sürülen 2013/85347 nolu “şekil+…” ibareli markanın davacı adına tescilli olmadığı, tanınmışlığın ispatlanamadığı, kaldı ki markaların benzer bulunmaması nedeniyle sonuca etkili olmadığı, kötü niyetin de ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/10/2022
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…