Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1475 E. 2022/995 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/07/2019 tarih ve 2017/21 E. – 2019/333 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı Şirket ve davalı … Kurumu tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin Türkiye’nin önde gelen sanayi ve ticaret toplulukları arasında olduğunu, süt ve süt ürünleri başta olmak üzere çeşitli gıda maddelerinin üretim ve satış faaliyeti ile iştigal ettiğini, müvekkilinin 05, 29, 30, 31, 32, 35, 38, 41, 42 ve 43. Sınıflarda tescilli “…” ibareli tescilli birçok markasının olduğunu, davaya konu “… …” ibareli marka başvurusuna müvekkili tarafından itiraz edildiğini, bu itirazın YİDK tarafından ret edildiğini, oysa müvekkilinin “…” markalarının tanınmış marka olduğunu, davalının markasındaki “…” ibaresinin çatı/lider marka olarak bulunduğunu, asıl vurgunun “…” ibaresinde olduğunu, “…” ibaresinin ise gıda emtiasında ayırt ediciliği olamayan bir ibare olması nedeniyle farklılaştırmadığını, “… …” ibaresi ile “…” markasının birebir aynı olduğunu, okunuşla, gözle ve fonetik olarak aynı algılamayı sağlayacağını ve iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu, davalının “…” ibaresi üzerinde müktesep hakkının bulunduğu iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek YİDK’nın 2016-M-11461 sayılı kararının iptali ile 2015/46235 numaralı “… …” ibareli başvurunun reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, “… …” ibaresi ile davacının “…” ve “… …” markaları arasında benzerlik bulunmadığını, taraf markaların görsel, işitsel olarak farklı olduğunu, “…” markalarının tanınmış marka olmadığını, müvekkilinin “…” ibareli tescilli markalarının olduğunu, “… …” ibaresi üzerinde kazanılmış hakkının olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının başvuru kapsamında yer alan 29, 30, 32. ve 35. Sınıftaki tüm mallar ve hizmetlerin davaya mesnet olan davacının markalarının tescil kapsamında yer aldığı, taraf markalarının kapsamlarının birebir aynı bulunduğu, taraf markalarda ortak olan unsurun “…” ibaresi olduğu, tüketiciler tarafından davaya konu olan markanın davacının markası olarak algılama ihtimali olacağı, zira davaya konu marka başvurusunun son unsurlarında yer alan farklılıkların karşılaştırılan ibareler arasındaki yüksek düzeydeki sesçil benzerliği ortadan kaldırmadığı, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b anlamında iltibas tehlikesinin söz konusu olduğu, somut olayda 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesinin uygulama şartları oluşmadığı, davalının 556 sayılı KHK’nın 8/5. maddesi anlamında itiraz etme hakkının ispatlanamadığı, davalının müktesep hakkının bulunmadığı ve kötüniyet iddiası ispat edilemediği gerekçesi ile davanın kabulüne, YİDK’nın 2016-M-11461 sayılı kararının iptaline, davalı adına tescilli 2015/46235 sayılı “… …+ŞEKİL” ibareli markanın tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece görsel ve işitsel anlamda benzerlik bulunduğu kabul edilen markalar arasında orta düzeyde bir tüketicinin karıştırma ihtimali dahilinde az da olsa bir benzerliğin bulunmadığı çok net biçimde anlaşılabilecek iken zorlama benzerlik yorumları ile davacı lehine mütalaa veren taraflı bilirkişi raporuna itibar edilmesinin haksız olduğunu, markalar arasında hiç bir şekilde benzerlik olmadığını, bütün olarak bakıldığında “… … + ŞEKİL” markasının gerek görsel ve gerekse işitsel olarak ortalama dikkat sahibi bir alıcı nazarında davacı markaları ile hiç bir benzerlik taşımadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Kurumu vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme kararının yerinde olmadığını, taraf markalarının görsel işitsel ve kavramsal olarak farklı bulunduklarını, başvuru markasının sadece “…” kelimesinden oluşmadığını, markaların karıştırılma olasılıklarının bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markalarının kapsamlarında bulunan mal ve hizmetlerin birebir aynı bulunduğu ancak, taraf markalarda ortak olan unsur olan “…” ibaresi nedeniyle tüketiciler tarafından davaya konu olan davalı markasının davacının markası olarak algılama ihtimali olacağı, marka başvurusunda yer alan farklılıkların karşılaştırılan ibareler arasındaki yüksek düzeydeki sesçil benzerliği ortadan kaldırmadığı, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b anlamında iltibas tehlikesinin söz konusu olduğu, davalının 556 sayılı KHK’nın 8/5. maddesi anlamında itiraz etme hakkının ispatlanamadığı, davalının müktesep hakkının bulunmadığı ve kötüniyet iddiası ispat edilemediği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, aynı taraflar arasında, “… …+şekil” ve “…” ve “…” esas unsurlu markalara ilişkin verdiği, 2014/18754 Esas, 2015/4158 Karar ve 25/03/2015 Tarihli ilamında da aynı sonuçlara ulaşıldığı anlaşılmakla, davalı Şirket ve davalı … Kurumu vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı Şirket ve davalı … Kurumu vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı Şirket ve davalı … Kurumundan ayrı ayrı alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı Şirket ve davalı … Kurumu tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davalı Şirket ve davalı … Kurumundan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında Davalı Şirket ve davalı … Kurumu tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı Şirket ve davalı … Kurumu üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2022

….