Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1465 E. 2022/985 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1465 – 2022/985
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1465
KARAR NO : 2022/985
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2019
NUMARASI : 2018/57 E. – 2019/541 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 29/11/2019 tarih ve 2018/57 E. – 2019/541 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı Şirketin “…” ibareli marka başvurusuna, müvekkilinin hak sahibi olduğu “…”, “…”,” ..”,” …” “…” ibareli markalarına dayanarak yaptıkları itirazın nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markaları arasında müvekkilinin markalarında asıl unsur olan “…” ibaresinin dava konusu markada da aynen asıl unsur olarak yer almasından kaynaklı benzerlik bulunduğunu, bu durumun iltibasa neden olacağını, dava konusu markayı gören ortalama tüketicinin müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılayacağını, “…” ibaresinin müvekkilinin yoğun kullanımı sonucu ayırt edici hale geldiğini ve markalarının tanınmış olduğunu ileri sürerek YİDK’ın 2017-M-10580 sayılı kararının iptali ile dava konusu marka başvurusunun 29. 30 ve 32. Sınıf mallar ile ile 29.30 ve 32 sınıfa özgülenmiş 35. Sınıf mağazacılık hizmetleri yönünden reddine, dava konusu başvurunun tescili halinde anılan ve mal hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin coğrafi yer adı olup ayırt edici gücü zayıf, sıklıkla kullanılan bir ibare olduğunu dava konusu markanın genel izlenimi itibariyle davacının itirazına mesnet markalarından farklılaştığını, müvekkili Kurum kararının hukuka uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, “…” ibaresinin ülkemizde coğrafi bir bölgeyi tanımladığı için tek bir sözcük şeklinde markalaştırılamayacağını ve bir kişiye özgülenemeyeceğini, davacı vekilinin … ibaresinin müvekkil markaları ile özdeşleştiği iddiasının kabulünün mümkün bulunmadığını, dava konusu başvuruda “…” ibaresinin bir bütün olarak esaslı unsur olduğunu, taraf markaları arasında ayniyet veya benzerlik bulunmadığını ve tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, dava konusu başvuru ile davacı markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzer olmadığı, zira taraf markalarında yer alan “…” ibaresinin coğrafi yer adı olup tek bir kişinin tekeline bırakılmayacağı, davacının anılan iabye kullanılması sonucu ayırt edicilik kazandırıldığı iddiasının da ispatlanamadığı, taraf markalarında yer alan diğer unsurların markaları farklılaştırdığı, markalar arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı, davacı markalarının tanınmışlığının da ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, … ibaresinin coğrafi kaynak belirttiği yönündeki mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, zira müvekkilinin itirazına mesnet markalarının ağırlıklı olarak 29. Sınıf et ürünlerinde tescilli olup, … olarak bilinen coğrafyanın et ürünleri ile maruf olduğunu söylemenin mümkün bulunmadığını, dava konusu markanın müvekkili markalarıyla benzer olduğunu ve müvekkili markalarının serisi olarak algılanacağını, “…”, “…”, “…” ibareli başvuruların müvekkili markaları ile benzer gören mahkeme kararlarının da aynı yönde olduğunu, müvekkilinin … ibareli markalarının çok eski tarihlerden bu yana ciddi ve yoğun bir şekilde kullanıldığını, tanınır hale geldiğini, bu kullanım sonucu … ibaresinin coğrafi anlamından sıralayarak müvekkili ile özdeşleştiğini, dava konusu marka kapsamında bulunan 29. sınıf malların fazla zaman ayrılmadan alalade inceleme ile satın alındığını, diğer taraftan mahkemece diğer mirasçıların davaya muvafakatının sağlanması yönündeki ara kararın yerinde olmadığını, zira müvekkilinin tek başına iş bu davayı açabilceğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu ” …” ibareli marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli markaları arasında, marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından taraf 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki iltibas koşullarının oluşmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresi, bir coğrafi yer adı olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26.11.1999 tarih, 1999/5790-9590 E.K. sayılı kararında da belirtildiği gibi ülkemizdeki şehir, bölge, coğrafi yer veya maruf mahal isimlerinin tek bir sözcük olarak bir kişinin tekeline bırakılamayacağı, bu şekildeki şehir, ilçe veya maruf yerleşim yeri adlarının coğrafi işaret anlamını taşımamak kaydıyla yanlarına ilave ekler yapılması suretiyle marka olarak tescilinin mümkün bulunduğu, dava konusu markanın “… ” ibaresinden, davacının itirazına mesnet marklarının ise “…”, “…”, “…”, “…” ibarelerinden oluştuğu, görüldüğü üzere taraf markalarında “…” ibaresi ortak olsa da anılan ibarenin coğrafi yer adı olması nedeniyle taraf markalarında bu ibarenin ortak olarak yer almasının iltibasa neden olmayacağı, bunun dışında dosya kapsamına sunulan delillerle davacının “…” ibaresini kullanım sonucu ayırt edici hale getirdiğini de ispatlayamadığı gibi aynı davacı tarafından, işbu davaya konu başvuru tarihinden sonra yapılan marka başvuruları nedeniyle açılan davalarda, davacının … ibaresini kullanım sonucu ayırt edici hale getirip getirmediğinin tespiti için Dairemizin 2019/1331E./ 2021/1467 K. ve 2020/31E. – 2021/1467K. sayılı dosyalarında duruşma açılarak alınan bilirkişi raporlarında da “…” ibaresini kullanım sonucu ayırt edici hale getirildiğinin ispatlanamadığının açıklandığı, ayrıca taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığından davacı markalarının tanınmış olup olmadığının sonuca etkili bulunmadığı, açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, diğer taraftan davacının murisine ait ve murisinden intikal eden markalara dayalı olarak açtığı işbu davayı TMK’nın 702/son maddesi uyarınca diğer mirasçıların muvafakati olmadan tek başına açabilecek olmasına rağmen ilk derece mahkemesince diğer mirasçıların davaya muvafakatinin sağlanması yerinde değilse de bu hususun sonuca etkili bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.