Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1461 E. 2022/989 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2020
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/02/2020 tarih ve 2018/232 E. – 2020/76 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar… ile …. Ltd. Şti. tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili …’nin en büyük hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olduğunu, … …’in lisans sahibi sıfatıyla müvekkiline ait markaları Türkiye genelinde çok ciddi bir şekilde kullandığını, … anlaşması doğrultusunda dünyanın birçok ülkesinde de tescilli olduğunu, müvekkili ile … …’in “…” ibareli markanın değerini artırmak için her türlü yatırımı yaptığını ve sektörün lider firmalarından olduğunu, müvekkilinin 29.sınıfta tescilli “…” ibareli birçok marka üzerinde hak sahibi bulunduğunu, davalı Şirketin “… …” anlamına gelen marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa dava konusu başvuruda müvekkilinin hak sahibi olduğu markların asli unsurunu oluşturan “… ” ibaresinin yer aldığı, bu durumun iltibasa neden olacağını, söz konusu markanın müvekkilinin seri markasıymış gibi algılanacağını, davalı yanın 29.sınıf kapsamındaki ürünler bakımından tescil ettirilmek istediği markasının müvekkili markası ile ilişkilendirileceğini, davalı yanın dava konusu başvurusu Arapça harflerle yapılmış olsa da okunuş itibari ile müvekkiline ait “…” ibareli markalarla karıştırılacağını, market raflarında ve promosyon dergilerinde Arapça harflerle yazılmayacağını, ürünlerin Türkiye’de satılacağı için telaffuzunun Türkçe olacağını, tüketici nezdinde “… …” olarak telaffuz edileceğini hatta “…” kelimesi tali nitelikte olduğundan sadece “…” olarak da telaffuz edilmesinin de kuvvetli muhtemel bulunduğunu dolayısıyla müvekkilinin tanınmışlığından ve mallarına duyulan güvenden yararlanılacağını, haksız kazanç elde edileceğini ileri sürerek 2018-M-3532 sayılı YİDK Kararının iptaline, başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin tescilli 2015/33362 sayılı “ana … siyah zeytin” ibareli markasının bulunduğunu, 20.12.2016 tarihinde yapılan 2016/107830 sayılı “… … (arapça şekil)” ibareli marka başvurusunda da herhangi bir değişikliğin olmadığını, sadece Arapça olarak tescil ettirilmek istendiğini, müvekkili şirketin iç piyasadan ziyade Irak’la gıda (zeytin, peynir, tereyağ) ticareti yapan bir firma olduğunu, bu nedenle Türkçe “…” markasının yanı sıra Arapça “… ” markasını da tescil ettirmek istediğini, dava konusu başvurunun Arapça harflerle yazılmış olması sebebiyle davacı tarafın markalarından görsel olarak bariz bir şekilde ayırt edici ve farklı bulunduğunu, markaların bütünü itibariyle dikkate alındığında karıştırılacak ölçüde benzer markalar olmadıklarını, 29.sınıfta yer alan “…” ibaresini içeren birçok markanın bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir
Davalı …vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu söyleyerek davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, 2016/107830 sayılı dava konusu başvuru ile davacının … esas unsurlu markalarının benzer bulunduğu, davalı markasının kapsadığı 29. sınıftaki mallar bakımından markaların emtia listelerinin aynı tür mallardan oluştuğu, dolayısıyla da markalar arasında bu mallar bakımından 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında “karıştırılma ihtimali” ve tescil engeli bulunduğu, dava konusu ibare üzerinde davacının gerçek hak sahibi olduğu iddiasının ispatlanamadığı, davalı Şirketin önceki tarihli “ana …” ibareli markasının” dava konusu başvuru tarihi itibariyle uzun süre kullanım şartı gerçekleşmediğinden müktesep hak teşkil etmeyeceği, … ibareli davacı markasının “işlenmiş … ve … ürünleri” sektöründe tanınmış marka olduğu, markanın tanınmışlığının somut olayda iltibası arttırdığı, dava konusu başvurunun kötü niyetle yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu YİDK kartarının iptaline, marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, dava konusu markanın münhasıran Arapça harfler kullanılarak oluşturulduğunu, davacı markalarının ise Türkçe harflerden ibaret bulunduğunu, markaların işitsel ve görsel olarak farklı olduklarını, davacı markalarının tanınmışlığının ispatamadığını, buna rağmen markanın hiçbir gerekçeye yer verilmeksizin tanınmış kabul edildiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili markası ile davacı markaları arasında benzerlik olmadığını, müvekkilinin tescilli “… …” ve “ana …” ibareli markaları bulunduğunu, müvekkili markasının arapça olmasının ayırt edcilik sağladığını, davalı Kurum nezdinde tescilli birçok “…” ibareli markanın bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE: Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının murisine ait ve murisinden intikal eden markalara dayalı olarak açtığı iş bu davada TMK’nın 702/son maddesi gereğince aktif dava ehliyetinin olduğu, dava konusu 2016/107830 sayılı başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markaları arasında, başvuru kapsamında yer alan 29. Sınıf malların tamamı yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira Arapça harfler kullanılarak oluşturulan dava konusu ibarenin “… …” anlamına geldiği, davacının itirazına mesnet markalarının asli unsuru “…” ibaresinin dava konusu başvuruda aynen yer aldığı, başvuruda yer alan “…” ibaresinin yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, her kadar dava konusu başvurunun Arapça harflerle oluşturulmasının başvuruyu davacı markalarından farklılaştırıldığı savunulmuşsa da ülkemizde yaşayan ve Arapça bilen ciddi bir nüfusun bulunması, bu nedenle pazarlama süreçlerinde Arapça sözcüklere yer verilmesi ve ortalama tüketicinin Arap harflerine aşina bulunması karşısında bu savunmaya itibar edilemeyeceği, ayrıca mahkemece görüşüne başvurulan ve aralarında gıda yüksek mühendisinin bulunduğu bilirkişi heyetinden alınan raporda açıklandığı üzere davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalarının 29. Sınıf “işlenmiş … ve … ürünlerinde” tanınmış olduğu, bu durumun da taraf markaları arasındaki iltibası arttırdığı, diğer taraftan davalı Şirket yararına müktesep hak koşullarının da gerçekleşmediği anlaşılmakla, davalılar… ile …. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar… ile …. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar… ile …. Ltd. Şti.’den alınması gereken 80,70’er TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraflarca istinaf başvurusunda yatırılan 54,40’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30’ar TL’nin davalılar… ile …. Ltd. Şti.’den tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar… ile …. Ltd. Şti. vekili tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar… ve …. Ltd. Şti. uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022

….
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.