Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1459 E. 2022/969 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2019
NUMARASI ……
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/10/2019 tarih ve 2017/445 E. – 2019/416 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin, 2016/32041 sayılı “…+şekil” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin bu marka başvurusunun, davalı Şirketin “…” ibareli markalarına dayalı itirazı doğrultusunda, Markalar Dairesi Başkanlığınca reddedildiğini, müvekkilinin bu karara yaptığı itirazın ise YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa “…”, “…” ve “…” ibarelerinin müvekkilinin tescilli seri markaları bulunduğunu, dava konusu “…” ibaresinin de müvekkillerinin “…” ve “…” ibareli seri markalarının bir araya getirilmesi ile oluşturulan ve bu markaların devamı olan bir seri marka olduğunu, dava konusu YİDK kararında, “…” ibaresinin, “… …” ibaresine iltibas ettiğine, fakat “…” ibaresine ise etmediğine karar vermesinin birbiri ile çeliştiğini, “…” kelimesinin, süt ve süt ürünleri bakımından tanımlayıcı bir kelime olduğundan tek başına iltibas incelemesine konu edilemeyeceğini, davalı Kurumun, müvekkilleri markasının reddine gerekçe olarak gösterdiği diğer davalı markalarının ayırt edici unsurunun “…” kelimesiyken, müvekkili başvurusunun asli unsurunun ise “…” ibaresi olduğunu, bu yüzden de tüketicilerin, taraf markalarını karıştırmalarının mümkün olmadığını, müvekkili markasının görselinin, diğer davalı tarafın redde gerekçe olarak gösterilen markaları ile iltibası önleyecek oranda farklı olduğunu, “…” kelimesinin özellikle gıda sektörü ile süt ve süt ürünleri bakımından kimsenin tekeline bırakılabilecek bir ibare olmadığından başına veya sonuna ayırt edici ek getiren herkesçe tescili talep edilebilecek tanımlayıcı bir kelime bulunduğunu, davalı Kurum nezdinde çok sayıda “…” ibareli marka tescilinin bulunmasına karşın, müvekkili Şirketin “…” marka başvurusunun reddi kararının eşit işlem ilkesine aykırı olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2017-M-8594 sayılı kararının iptaline, dava konusu marka başvurusunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davacı başvurusu ile müvekkili markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile redde mesnet davalı Şirket markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas ihtimalinin bulunduğu, davacı başvurusunda farklı mal/hizmet bulunmadığından 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinin somut olaya uygulanamayacağı, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkil şirketin “…” marka başvurusunun, müvekkilin seri markalarının devamı niteliğinde bir başvuru olduğunu, müvekkil başvurusunda yer alan görselin ayırt edici niteliği de dikkate alındığında bu başvurunun, davalı Şirketin seri markası olarak algılanması ihtimalinin bulunmadığını, başvurunun müvekkilinin kaymaklım ve sütaş süzme … … ibareli markalarının serisi niteliğinde olduğunu, müvekkil markasının görselinin, diğer davalı tarafın redde gerekçe olarak gösterilen markalarından iltibası önleyecek oranda farklı bulunduğunu, taraf markalarının birbirlerine karıştırılmayacaklarını, taraf markalarının bir bütün, yani global olarak karşılaştırılması gerekirken, müvekkili markasında yer alan ibarelerden birinin bütünden ayrılarak incelenmesinin ve iltibasın bulunduğu sonucuna varılmasının hatalı olduğunu, “…” ibaresinin tek başına tanınmış marka olmayıp, söz konusu ibarenin tescilli olmasına rağmen zayıf marka konumunda bulunduğu hususunun göz ardı edildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…+şekil” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04.06.2018 tarih, 2016/13363 Esas, 2018/4227 Karar sayılı ilamında da kabul edildiği üzere redde mesnet markaların asli unsurunu oluşturan ve başvuru kapsamında yer alan ürünler yönünden ayırt edici nitelik taşıyan “…” ibaresinin, dava konusu başvuruda da aynen kullanıldığı, bunun dışında başvuruda yer alan “…” ibaresinin de “…” ibaresini nitelediği, bu nedenle ayırt ediciliği sağlamadığı, yine başvuruda yer verilen şekil unsurunun da ayırt ediciliği sağlamaya yeterli bulunmadığı, müktesep haktan bahsedilebilmesi için karşı taraf markasına yanaşılmamasının gerektiği, somut olayda ise “…” ibaresinin asli unsur olarak kullanılarak redde mesnet markaya yanaşıldığı gibi davacının, önceki markalarında “…” ibaresinin asli unsur olarak da yer almadığı, yalnızca “… …” şeklinde marka kapsamındaki ürünü tanımlamak için kullanıldığı, sonuç olarak ilk derece mahkemesince de kabul edildiği üzere iptali istenen dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/07/2022
……

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.