Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1452 E. 2022/1113 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1452 – 2022/1113
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1452
KARAR NO : 2022/1113
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2019
NUMARASI : 2018/347 E. – 2019/462 K.

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/11/2019 tarih ve 2018/347 E. – 2019/462 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin Türkiye’de modern perakende sektörünün öncülüğünü yaptığını, kendisine ait markaların bir garanti sembolü haline geldiğini, davalının “…” ibaresinin tescili için yaptığı başvuruya müvekkilinin “…” ibareli markalarını gerekçe göstererek yaptıkları itirazın davalı … 06.08.2018 tarih ve 2018-M-6296 sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa markalar arasında 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi kapsamında benzerlik bulunduğunu, davalının müvekkilinin markalarının tanınmışlığından haksız yararlanıp markaların itibarına zarar vereceğini ve ayırt edici karakterini zedeleyeceğini, ayrıca başvurunun kötü niyetle yapıldığını ileri sürerek, YİDK kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraf markalarında ortak olan unsurun “…” ibaresi olduğu, ancak bu ibarenin yaygın olarak kullanılan ve bilinen bir meslek ve sektör adı olması sebebiyle düşük seviyede ayırt ediciliğinin bulunduğu, taraf markalarında yer alan “…” ibaresi gibi “…” ya da “…” ibarelerinin de ayırt ediciliği düşük ibareler oldukları, taraf markaları düşük seviyede ayırt ediciliği olan “…” unsurunu paylaştıklarından, karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde örtüşmeyen bileşenlerin markaların genel izlenimi üzerindeki etkisine odaklanılması gerektiği, taraf işaret ve markalarında örtüşmeyen bileşenler olan “…” ve “…” ibarelerinin herhangi bir benzerliklerinin bulunmadığı, aksine tümüyle farklı oldukları, bir başka ifadeyle markaların genel izleniminin benzer olmadığı, orta seviyedeki tüketici bakımından ilk görülen, ilk okunan veya ilk duyulan sözcüklerin daha çok akılda kaldığı, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas tehlikesinin söz konusu olmadığı, davacı markasının “tanınmış marka” olduğunun kanıtlanamadığı, kaldı ki taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığından tanınmışlığa dayalı bir tescil engelinin bulunmadığı, kötü niyetin ispat edilemediği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili, müvekkiline ait “…” ibareli markalar ile davaya konu marka arasında benzerlik bulunduğunu, karıştırılma ihtimalinin saptanmasında farklılıkların değil markaların benzerliklerinin önemli olduğunu, yerel mahkeme kararının aksine “…” ve “…” ibarelerinin de ortalama tüketiciler nezdinde ilişkilendirilebilecek nitelikte olduklarını, davalının başvurusunun kapsamındaki 29. sınıf emtianın müvekkili markaları kapsamında da yer aldığını, marka işaretleri arasındaki benzerliğin düşük olduğu kabul edilse bile marka emtialarındaki ayniyetin benzerliğin önüne geçeceğini, davaya konu markanın orta düzeydeki tüketici bakımından bağlantılı işletmeye ait marka olarak algılanacağını, müvekkili markalarının tanınmış markalar olduklarını, buna dair delillerin dosyaya sunulduğunu, haklı bir neden olmadan müvekkilinin markasının benzerini seçen davalının başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararı iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve taraf markaları kapsamındaki emtia yönünden benzerlik bulunsa da, davacı markalarında yer alan “…” ibaresi ile davalı başvurusunda yer alan “…” ibaresinin farklı anlamlara geldikleri, görsel ve işitsel olarak da farklı olan markaların bütünsel olarak bıraktıkları izlenim itibariyle aralarında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunduğundan söz edilemeyeceği, tanınmışlık iddiasının kanıtlanamadığı, kaldı ki taraf markalarının benzer bulunmaması nedeniyle tanınmışlığın dosyaya bir etkisinin olmadığı, kötü niyet iddiasının da ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip