Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1449 E. 2022/1111 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1451
KARAR NO : 2022/1112
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2017
NUMARASI : 2016/240 E. – 2017/443 K.

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/12/2017 tarih ve 2016/240 E. – 2017/443 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “…” ortak unsurlu markalarının bulunduğunu, bu ibareyi ihtiva eden otellerin nihai tüketici nezdinde tanınmış olduğunu, müvekkilinin “…” ibaresini 1991 yılından beri ticari faaliyetlerinde yaygın ve etkin bir şekilde kullandığını, davalının “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 2016-M-4057 sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa davalının, markasına herhangi bir ayırt edicilik katmadan müvekkilinin tescilli markalarında yer alan “…” ibaresini kullandığını, marka başvurusunun halkı yanıltmaya yönelik gerçekleştirildiğini, davalının markasının müvekkilinin seri markaları ile iltibas oluşturacağını, ayrıca başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK kararının iptaline ve tescil edilmesi halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, markaların yazılışlarındaki farklılıkların yanı sıra diğer unsurlarının bir araya gelişindeki farklılıklar karşısında markaların genel görünüm bakımından benzer çağrışımlar yaratmadıkları, davalı marka başvurusunda yer alan “…” ibaresinin İstanbul’da bir semt adı olduğu dikkate alındığında kavramsal olarak farklılaşmanın ortaya çıktığı, markalar arasında ilişkilendirme ve karıştırılma olasılığının olmayacağı, markaların benzer kabul edilmemesi ile birlikte dosyada tanınmışlık ve kötü niyete ilişkin delil bulunmadığı, başvurunun halkı yanıltıcı nitelikte olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili, davalının müvekkiline ait tanınmış markalar ile dava konusu markanın kullanıldığı ürünler arasında tüketici nezdinde işletmesel bağlantı kurulabilmesi amacıyla bu ibareyi kullandığını, başvurunun ayırt edici unsurlar içermediğini ve müvekkili markası ile iltibas yarattığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve dava konusu marka başvurusunda yer alan “…” ibaresinin İstanbul’da bir semt adı olması nedeniyle davacının itiraza mesnet markalarında yer alan “…” ibaresinden anlam olarak farklılaştığı, taraf markalarının bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenim dikkate alınarak yapılan değerlendirmeye göre markalar arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik ve ilişkilendirilme ihtimale de dahil karıştırılma ihtimali bulunmadığı, kötü niyet ve tanınmışlık iddialarının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip