Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1447 E. 2022/1193 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1447
KARAR NO : 2022/1193
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2020
NUMARASI : 2018/365 E. – 2020/77 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/02/2020 tarih ve 2018/365 E. – 2020/77 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının dava konusu YİDK kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunduğunu, markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğunu müvekkili markasının ali unsuru “…” ibaresinin aynen dava konusu başvuruda yer aldığını, dava konusu başvurunun müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını ileri sürerek 2018-M-6799 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı…vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2017/108168 sayılı başvuru ile davaya ve itiraza gösterilen markalar arasında her ne kadar çekişme konusu mallar bakımından kısmen benzerlik bulunsa da taraf markaları görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmadığından iltibas tehlikesi bulunmadığını, taraf markaları benzer görülmediğinden tanınmışlığa dayalı bir tescil engelinin olmadığı, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu başvuru ile müvekkilinin “…” ibareli markaları arasında iltibas tehlikesi bulunduğunu, müvekkili markasını oluşturan “…” ibaresinin aynen dava konusu markada yer aldığını, müvekkili markalarının tanınmışlığının iltibas ihtimalini arttırdığını, dava konusu markanın müvekkilinin seri markları arasına sızabilceğini, dava konusu markanın müvekkili şirket ile organik bağ içerisinde olan dava dışı şirket markaları ile de iltibasa neden olacağını, somut olay bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşullarında oluştuğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “… ” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira dava konusu başvurunun asli unsurunu “…” ibaresinin oluşturduğu, anılan ibrenin davacının itirazlarına mesnet markalarının asli unsuru olan “…” ibaresini içermediği, bu şekilde başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, taraf marka işaretleri benzer olmadığından SMK’nın 6/5 koşullarının da bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 29/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip