Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1429 E. 2022/1089 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1429
KARAR NO : 2022/1089
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2019
NUMARASI : 2018/309 E. – 2019/630 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20/12/2019 tarih ve 2018/309 E. – 2019/630 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 1984’te dondurma sektörüne giriş yaptığını, kuruluşundan beri birçok ilklere imza attığını,… markasının sahibi olduğunu, 2010/34328 sayılı “…” ibareli ve 2017/05287 sayılı “…” ibareli markaların müvekkili adına tescilli olduğunu, davalı Şirketin ise 2017/16861 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, alınana kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira söz konusu markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin aynı bulundukları, marka işaretleri arasında da benzerlik olduğunu, bu nedenle taraf markalarının karıştırılacağını, dava konusu başvurunun tescili halinde müvekkili markalarının serisi olarak algılanacağını, müvekkili markasının tanınmış olduğunu, bu nedenle de başvurunun reddinin gerektiğini, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-4904 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı TÜRKPATENT vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, dava konusu başvurunun şekil markası olduğunu, dava konusu başvuru yönünden mutlak ve nispi ret nedenlerinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının 2010/34328 sayılı markasının YİDK kararının iptali talebi yönünden değil, sadece hükümsüzlük talebi yönünden dikkate alınabileceği, dava konusu marka kapsamındaki 30. sınıftaki mallarla davacının 2017 /05287 sayılı markası kapsamındaki malların aynı/aynı tür/ benzer olduğu, dava konusu 29.sınıfta yer alan malların ise benzer olmadığı, dava konusu marka kapsamındaki malların tamamı ile davacının 2010/34328 sayılı markası kapsamındaki malların aynı/aynı tür/benzer olduğu, taraf marka işaretlerinin genel izlenim yönünden benzer olmadığı, dava konusu marka ile davacı markaları arasında karıştırılma olasılığı bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olduğu iddialarının ispatlanmadığı, davalının kötü niyetli olduğu iddialarının ispatlanmadığı, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu, dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin tescilli markalarının ortak unsurunun …” ibaresi olduğunu, dava konusu başvurunun ise “…” ibareli bulunduğunu, dolayısıyla markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, zira markaların asli unsurlarının ortak olduğunu, davalı yan adına tescil müracaatına konu edilmiş olan işbu dava konusu markanın müvekkili firmanın seri markalarından birisi olarak algılanacağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira davacı markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük bulunduğunu, ayrıca dava konusu başvuruda bu ibarenin aynen kullanılmadığı gibi tertip tarzı itibariyle de dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, diğer bir deyişle görsel yönden dava konusu başvuruda yer verilen farklılıkların başvuruya yeterli ayırt ediciliği kattığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip