Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1413 E. 2022/935 K. 24.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2019
NUMARASI ……

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/11/2019 tarih ve 2017/387 E. – 2019/521 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi asıl davada davalı … Kurumu ile birleştirilen davada davalı … Ltd. ŞTi. tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı temsilcisi asıl ve birleşen davalarda, temsilcisi olduğu şirket yetkilisi …’ın babası …’ın 1992 yılından 2013 yılına kadar “…” markasını tekstil ve gıda ürünleri sektöründe kullandığını, markalarının 2007/33946, 2006/64547 ve 2009/28389 sayıları ile tescilli olduğunu, 2013 yılından beri davacı şirketin tekstil, gıda, bilişim ve eğitim sektörlerinde faaliyet gösterdiğini, bu faaliyetlerinde “…” markasını kullandığını, özellikle “…, arı sütü, propolis, kahve, kakao esaslı içecekler” emtialarında kullanımlarının bulunduğunu, davalının 2015/75240 sayısı ile gerçekleştirdiği “… …” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazların 2017-M-5266 sayılı YİDK kararı ile reddedildiğini, oysa markaların benzer olduğunu, tarafların markalarının “…” ortak ibarelerini içerdiğini, “…” kelimesinin ayırt edici olmadığını, markaların kapsamındaki emtiaların benzer olduğunu ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, taraf markaları arasında iltibasa neden olabilecek bir benzerliğin bulunmadığını, “…” ibaresinin ayırt edici vasfı zayıf bir işaret olduğunu, özellikle malın katıksız olduğunu nitelemek için bir sıfat olarak kullanıldığını, bu nedenle markalar arasındaki en küçük farklılığın dahi dikkate alınmasının gerektiğini, müvekkilinin davacının markalarından daha eski tarihli “…” ibareli markalarının olduğunu, müvekkilinin 2008/09327 sayılı tescilinin bulunduğunu, davacının kullanımlarının 25. sınıfta olduğunu, 29. sınıfta zaten bir kullanımının bulunmadığını, müvekkilinin ayrıca “…” isimli internet sitesinin bulunduğunu, markasının yaklaşık 10 yıldır tescilli olduğunu ve ilgili sınıfta kullandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, her iki taraf markasında da yer alan emtiaların, genel anlamda gıda ürünlerine ilişkin olduğundan, tüketicinin benzer ve aynı tür emtialar arasında ilişki kurmasının muhtemel bulunduğu, bu bağlamda 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinin emtia benzerliği kriterinin somut uyuşmazlıkta gerçekleştiği, dava konusu başvurunun “… …” şeklinde “…” ve “…” kelimelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulduğu, “…” kelime kökünün gıda ürünleri bakımından cins, çeşit, vasıf bildirici mahiyette bir kelime olduğu, dolayısıyla tüketici nezdinde gıda ürünlerinde markasal bir algı yaratmayacağı, başvuruda yer alan “…” ibaresinin ise “Katışık olmayan, katışıksız, saf” anlamına gelen bir kelime olduğu, aynı zamanda ülkemizde bir erkek ismi olarak da kullanıldığı, bu bağlamda “…” ibaresinin gerek marka içerisindeki konumu, gerekse de “…” ibaresinin ayırt edici vasfının neredeyse bulunmayışı nedeniyle başvuruda esas unsur olarak algılanmasının gerektiği, davacının ortak emtia sınıfı içerir tek markasının ise doğrudan “…” kelimesinden oluştuğu, her ne kadar “…” ibaresinin, bir kısım gıda ürünleri açısından vasıf bildirici bir anlama sahip olması nedeniyle ayırt ediciliğinin çok güçlü olmasa da, somut uyuşmazlık konusu markada kullanılan ek kelime olan “…” işaretinin, gıda ürünleri bakımından markasal vasfının bulunmadığı gibi marka bütün olarak ele alındığında da yine bütünsel algıyı değiştirmeye yeter nitelikte olmadığından, tüketicinin taraf markalarını taşıyan ürünleri benzer satış ve sunum kanallarında görmesi halinde, dava konusu markayı davacının yeni bir markası olarak yorumlamasının kaçınılmaz olacağı, sonuç olarak taraf markaları arasında başvuru kapsamındaki malların tamamı bakımından iltibas ihtimalinin mevcut olduğu, davalının önceki tescilli markası nedeniyle müktesep hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile YİDK’nın 11/09/2017 tarih 2017-M-5266 sayılı kararının iptaline, davalı adına tescilli 2015/75240 sayılı “… …” ibareli markanın tescilli olduğu 30. sınıf yönünden (tamamı) hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … Kurumu vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “…” ibaresinin ayırt edicilik vasfının zayıf olduğunu, bir bütün olarak ele alındığında tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Mağ. Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin 2008/09327 sayılı 5 ve 29. sınıflarda tescilli “… …” ibareli markasından kaynaklanan müktesep hakkının bulunduğunu, zira 29 ve 30. sınıflardaki malların bağlantılı olduğunu, “…” ibaresinin yeme içme sektöründe ayırt edici vasfı zayıf bir işaret bulunduğunu, tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Asıl ve birleşen davalar, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davacı şirket temsilcisi … tarafından asıl ve birleşen davaların, davacı şirketi temsilen, davacı şirket adına açıldığı, dolayısıyla mahkemece davacı taraf olarak anılan gerçek kişinin karar başlığında gösterilmesinin doğru olmadığı, ancak mahkemece yapılan bu yanlışlığın maddi hatadan kaynaklandığından mahallinde her zaman düzeltilmesinin mümkün olduğu gibi, Dairemizce de karar başlığının düzeltildiği, işin esası yönünden ise davalının başvurusunun kapsamındaki 30. sınıf malların aynısının veya benzerinin, davacının itiraza dayanak 2007/33946 numaralı markasının kapsamında da yer aldığı, her ne kadar “…” ibaresinin, bir kısım gıda ürünleri açısından ayırt ediciliği zayıf olsa da, somut uyuşmazlık konusu başvuruda kullanılan ek kelime olan “…” ibaresinin, gıda ürünleri bakımından markasal vasfının bulunmadığı, dolayısıyla davalının başvurusunun esas unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, davacının markasının tek unsurunun da “…” kelimesinden ibaret olduğu, dolayısıyla tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğu, davalının önceki tarihli 2008/09327 numaralı markasının kapsamının 5 ve 29. sınıf mallardan oluştuğundan, 30. sınıf mallar için yapılan dava konusu başvuru yönünden kazanılmış hak oluşturmayacağı anlaşılmakla, davalı … Ltd. Şti. ile davalı … Kurumu vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … Ltd. Şti. ile davalı … Kurumu vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … Ltd. Şti. ile davalı … Kurumundan ayrı ayrı alınması gereken 80,70’er TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, davalılarca istinaf başvurusunda yatırılan 54,40’ar TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubu ile bakiye 26,30’ar TL’nin anılan davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı … Ltd. Şti. ile davalı … Kurumu
tarafından yapılan yargılama giderlerinin anılan davalıların uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/06/2022

…..
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.