Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1404 E. 2022/672 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1404 – 2022/672
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1404
KARAR NO : 2022/672
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/04/2017
NUMARASI : 2015/631 E. – 2017/304 K.

DAVACI :
VEKİLİ

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU :Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Konya 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28/04/2017 tarih ve 2015/631 E. – 2017/304 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … Belediye Başkanlığı ve … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin davalıların maliki, işleteni, sürücüsü ve ZMM sigortacısı olduğu otobüsten düşerek yaralandığını, dava konusu kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün kusurlu olduğunu, aynı kaza sebebiyle açılan ceza davasında da davalı sürücüsünün kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin kaza sebebiyle ağır yaralandığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1000 TL maddi tazminat ile 100 TL tedavi giderinin tüm davalılardan kaza tarihinden işleyecek avans faiziyle, 15. 000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalı sürücü ve malikten müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Belediye Başkanlığı vekili, kazanın davacının iddia ettiği şekilde meydana gelmediğini, kusur durumunun tespiti gerektiğini, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, talep edilen maddi tazminatın yaralanma ile orantılı bulunmadığını, tedavi giderinin SGK tarafından karşılandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. Vekili, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiş, yargılama sırasındaki beyanlarında davanın reddini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün % 100 kusurlu olduğu, davacının kusuru bulunmadığı, kaza sebebiyle davacının % 25 oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiği ve 9 ay süreyle iş göremez durumuna geldiği gerekçesiyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 10.000 TL’nin kaza tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, maddi tazminat istemi yönünden de davacı vekilinin davalı sigorta şirketi ile anlaştıklarını beyan ettiği, maddi tazminat davasından vazgeçildiği gerekçesiyle esası hakkında karar tayinine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … Belediye Başkanlığı vekili, dava konusu kazanın meydana geliş şeklinin ve kusurlu olanın kesin olarak belirlenememesi karşısında hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş bulunduğunu, tarafların tacir olmamasına karşın hükmedilen manevi tazminata avans faiz işletilmesine karar verilmesinin de yerinde olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin kusurlu olmadığını, mahkemece alınan kusur raporlarının eksik ve hatalı bulunduğunu, hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı fahiş olduğu gibi avans faize hükmedilmesinin de hatalı bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesinin kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Her ne kadar taşıma sözleşmesi TTK.’da düzenlenmişse de, 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda da davanın açıldığı 01/06/2015 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, sürücü ve işleten/malik olan davalılara birlikte açılan dava yönünden yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu açıktır.
Davalı sigorta şirketi yönünden ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesinde usul ekonomisi ilkesi düzenlenmiş, hâkimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 57. maddesinde “ihtiyari dava arkadaşlığına” yer verilmiş, 166/4. maddesinde “davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantının varsayılacağı” hükme bağlanmıştır. Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinde hangi davaların birlikte görüleceği ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. maddesinde ise “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde aralarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta ise davalı sigorta şirketi ile davacı arasında bir sigorta sözleşmesi ilişkisi yoktur. Dolayısıyla anılan davalı yönünden uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de işbu dava, taşıyan ve sürücü olan davalılara karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir.
O halde mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar nazara alınarak, dava konusu uyuşmazlıkta tüm davalılar yönünden tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiş, anılan maddenin (a) bendinde açıkça, bölge adliye mahkemesince dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan karar verilebileceği düzenlendiğinden, HMK’nın 360. maddesinin atfı ile aynı Kanun’un 20. maddesi hükmü uygulanmaksızın dosyanın görevli Konya Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Konya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
2-İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalılar … Belediye Başkanlığı ve … vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … Belediye Başkanlığı ve … vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince kabulü ile, Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 28/04/2017 gün ve 2015/631 E. – 2017/304 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca dosyanın görevli Konya Nöbetçi Tüketici Mahkemesine tevzi edilmek üzere Konya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,

3-Kararın bir örneğinin bilgi ve UYAP üzerinden dosyanın görevli mahkemesine aktarılması için Konya 1.Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
4-İstinaf kararının neden ve şekline göre davalılar … Belediye Başkanlığı ve … vekillerinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5-Davalı … Belediye Başkanlığından peşin olarak alınan 171,00 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … Belediye Başkanlığına iadesine,
6-Davalı …’ den peşin olarak alınan 170,78 TL n nispi istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … ‘e iadesine,
7-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
8-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-İstinaf kararının tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 13/05/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a.3. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/05/2022

Başkan Vekili

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.