Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/04/2019
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU : … Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/04/2019 tarih ve…. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin, davalı şirketin “…” ibareli marka başvurusuna “…” ibareli markalarına dayanarak yaptıkları itirazlarının nihai olarak … tarafından reddedildiğini oysa müvekkili şirketin 1976 yılında kurulduğunu, zirai ve endüstriyel ekipman, otomotiv yedek parça, doğal granit ve mermer, su ve kanalizasyon pompaları üretimini ve turistik otellerin işletmesini yapan, sektörleri gereğince Türkiye’nin en saygın Holdinglerinden biri olduğunu, müvekkili Holding bünyesinde söz konusu faaliyetleri yürüten birçok grup şirketi bulunduğunu, ….. nin 1990 yılında kurulduğunu doğal taş sektöründe granit, mermer ve mozaiği bir arada üreten ve ticaretini yapan, sektöründe Türkiye’nin ve Dünya’nın en saygın firmalarından olduğunu, marka başvurusunda bulunan davalı şirketin Bursa’da … sektöründe faaliyet gösterdiği ve müvekkili şirketin grup şirketi olan … … San. Ve Tic. A.Ş.’nin de Bursa’da maden ocağının bulunduğu ve … faaliyetinin birçoğunu bu bölgede yaptığı göz önünde bulundurulduğunda markaların bilinçli tüketici nezdinde iltibas yaratacağının açık olmakla birlikte, ilk başta bölge çapında ve daha sonrada Türkiye genelinde ve hatta belki de ileride Dünya çapında haksız rekabete neden olacağını, davalının müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız olarak yararlanacağını,
müvekkili şirkete ait “…” ibaresinin özgün bir ibare olması ve kolaylıkla günlük hayatta kullanılmayan kelimelerden olması hasebiyle başvuru sahibinin davalının “…” ibaresini ilham yoluyla veya tesadüfen seçtiğinin söylenemeyeceğini, davalı şirketin kötüniyetli olduğunu, davalı … …’e ait “…” markasının, müvekkil şirkete ait “…” markası ile fonetik olarak söylemlerinin aynı olması ve müvekkil şirkete ait grup şirketi ile aynı sektörde hizmet vermesi nedeniyle iltibasa yol açacağının açık bulunduğunu ileri sürerek TPMK …’nın13.10.2016 tarih … sayılı kararının iptaline….sayılı marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili; davacının itirazına mesnet “…” ibareli markaları ile dava konusu markanın benzer olmadığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markaları arasında iltibasa neden olacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olmadığını, … markasının, anılan markanın, kurucusu …’ın ablasının çocukları olan yeğenleri … ve … isimlerinin ilk üç harfi alınmak suretiyle oluşturulduğunu, bu nedenle … markasından esinlenilmediğini, markalar arasında ses benzerliği olmadığını, … markasını kullanan müvekkili şirketin 09.04.2015 tarihinde … Sicili’ne tescil edildiğini bu tarihten itibaren … hayatına aktif olarak faaliyet gösterdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu marka kapsamında yer alan 36, 37 ve 43. sınıf hizmetlerle davacı adına tescilli itiraza gerekçe gösterilen markalar kapsamında yer alan hizmetlerin benzer olduğu ancak taraf marka işaretleri arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b anlamında benzerlik olmaması nedeniyle … … kararının yerinde olduğu, davacının itirazına mesnet “…” ibareli markalarının tanınmış olduğunun ve kötüniyet iddialarının ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı bulunduğunu, müvekkili şirketin 1976 yılından beri piyasada olduğu göz önüne alındığında “…” markalarının tanınmışlığın ispatlanamadığının belirtilmesinin hukuka aykırı olduğunu, diğer taraftan müvekkili şirketin bünyesinde aynı markayı kullanan birçok grup şirketi bulunduğunu, söz konusu grup şirketlerinden birisinin de … … …A.Ş olup davalı şirketle aynı sektörde faaliyette gösterdiğini, sektöründe ülkemizin ve dünyanın en saygın firmalarından olduğunu, mahkemece taraf markaları arasında mal ve hizmet benzerliği tespit edilmesine rağmen bilinçli tüketici nezdinde taraf markalarının iltibas yaratmayacağının belirtilmesinin çelişkili bulunduğunu, dava konusu markanın, davalı şirketin müvekkili şirket ve müvekkili şirketin sözü edilen ve davalı ile aynı sektörde faaliyet gösteren şirket arasında bağlantı kurulmasına ve davalı şirketin haksız bir şekilde müvekkili şirketin ve özellikle grup şirketinin uzun zamandan bu yana devam eden tanınmışlığını kullanmasına yol açacağını, öte yandan ilk derece mahkemesi kararına esas alınan bilirkişi raporunda bilgilenmiş kullanıcının kimler olduğuna yer verilmediğini ve markaların bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı etkinin tartışılmadığını, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, … kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre ” … inşaat +şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazlarına mesnet “… ve “…” asıl unsurlu markalar arasında, marka işaretleri bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, işaretler arasında benzerlik bulunmadığından davacı markalarının tanınmış olup olmadığının sonuca etkili olmadığı gibi kötü niyet iddialarının da ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 23/09/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 01/10/2021
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…