Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1399 E. 2022/924 K. 24.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1399 – 2022/924
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1399
KARAR NO : 2022/924
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/06/2020
NUMARASI : 2019/369 E. – 2020/164 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/06/2020 tarih ve 2019/369 E. – 2020/164 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar Türk Patent ve Marka Kurumu ile Muharrem Kaya tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verdikleri anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili şirketin “…” asıl unsurlu tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı Kuruma başvurduğunu, 2018/91326 kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkilinin itirazına mesnet tanınmış markalar arasında karıştırılmaya yol açacak derecede benzerlik olduğunu, davalı marka sahibinin “…” temeline dayalı olarak 6 adet marka başvurusu yaptığını, davalı başvurusunun temel unsurunun “…” ibaresi olduğunu, özellikle “…” ve “…” ibarelerinin karıştırılma değerlendirilmesinde dikkate alınmasının gerektiğini, davalı markasının müvekkili markası harflerinin yerlerinin değiştirilerek oluşturulduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olmaları nedeniyle SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların da ortaya çıkma ihtimalinin bulunduğunu ve bu nedenle de başvurunun reddinin gerektiğini ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-6405 sayılı kararın iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TÜRKPATENT vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak derecede benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davaya konu marka başvurusunun 25.sınıfta tescil edilmek istendiği tüm sınıf/alt sınıflar ile davacı itirazına mesnet markaların 25.sınıfta tescil edildiği sınıf/alt sınıfların aynı olduğu, davaya konu edilen 25.sınıfta yer alan ilgili sınıfın hitap ettiği tüketici kesiminin dikkat, algı seviyesi ile birlikte değerlendirildiğinde, ayırt ediciliği yüksek olduğu kanaatine varılan … esas unsurlu markalar ile dava konusu başvuru arasında 6769 Sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılmaya neden olacak derecede bir benzerlik bulunduğu, davacıya ait … markasının tanınmış marka olduğu, 6769 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının ortaya çıkacağı, davalı şahsın başvurusunun kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’in 2019-M-6405 sayılı kararının iptaline, dava konusu marka henüz tescil edilmediğinden hükümsüzlük ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, dosyada mevcut bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların karşılanmadığını, tarafların markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal bakımdan, ilişkilendirilme ihtimali de dahil, iltibasa neden olabilecek herhangi bir benzerlik bulunmadığını, emsal mahkeme kararlarının da savunmalarını desteklediğini, davalı başvurusunun kötü niyetli kabul edilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ….. vekili, müvekkilinin “…” markası ile davacının “…” markalarının görsel, işitsel, telaffuz ve anlam bakımından birbirinden farklı olduklarını ve markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, 6769 sayılı SMK’da öngörülen marka tescil sisteminin, aynı markanın farklı emtiada farklı kimselerin tescil ettirmesine olanak sağladığını, kanun koyucunun aynı markanın birden çok kişi adına tescilli olabileceğini öngörmesine rağmen bilirkişi heyeti ve mahkemece benzer olmayan iki marka arasında zorlama yorumla benzerlik kurulduğunu, markalar kıyaslanırken halk gözüyle kıyaslama yapılması ilkesinin ve Yargıtayın yerleşik içtihatlarının dikkate alınmadığını, müvekkilinin yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının da hatalı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü
istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tarafların markalarını 25. sınıfta yer alan aynı mallarda kullanmak istediği, davacıya ait “…” ibareli markaların anlamsal bir karşılığının bulunmadığı, bu markanın özellikle 25. sınıf içerisinde bulunan ayakkabı sektöründe tanınmışlık mertebesine eriştiği, davalı şahsa ait marka başvurusunun başlangıcındaki “E” ibaresine rağmen, “…” ibaresinde vurgunun “…” ve “…” ibaresinde yoğunlaştığı, tüketicilerin bir bütün olarak “…” vurgusunu, davacıya ait “…” ibareli markalar ile bağdaştırabileceği, bu markanın davacı markalarının serisi niteliğinde bir marka olduğunu düşünebileceği, markanın başlangıcını oluşturan “E” ibaresinin iltibas tehlikesini bertaraf edecek nitelikte yeterli ayırt ediciliğinin bulunmadığı, sonuçta ibareler yönünden de tarafların markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve 2014/11 E., 2016/778 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi iltibas değerlendirmesi, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümleneceğinden, davalı Kurum vekilinin bilirkişi raporuna ilişkin istinaf itirazının yerinde bulunmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığı, marka başvurusunu yapan davalı gerçek kişi aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinde de bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, davalılar Türk Patent ve Marka Kurumu ile Muharrem Kaya vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar Türk Patent ve Marka Kurumu ile … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılardan ayrı ayrı alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalılar tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar vekilleri tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.