Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1393 E. 2022/988 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/09/2020
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti ve Önlenmesi,
Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/09/2020 tarih ve 2020/20 E. – 2020/243 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 19 Aralık 1996 tarihli … … Gazetesinde tescil edilerek Ankara merkezli olarak kurulduğunu 12.07.2017 tarih ve 2017/53998 sayılı “…” markasını adına tescil ettirdiği, … ……. ise davalı konfederasyonun başkanı tarafından 28.11.2014 tarihinde kurulduğunu, bu durumun öğrenilmesi üzerine 20.12.2017 tarihli ihtarname ile muhatap şirket unvanının marka haklarına tecavüz ettiği ve bu aykırılığın giderilmesi gerektiği hususunda… ihtar edildiğini, bunun üzerine ilgili şirketin 25.12.2018 tarihinde isim değişikliğine giderek … … …. A.Ş. unvanını aldığını, buna rağmen bu şirketin yetkilisi ve davalı konfederasyonun başkanı olan …’nun, başkanı olduğu konfederasyon üzerinden marka hakkına tecavüz fiilini işlemeye devam ettiğini, konfederasyon ve şirketin aynı adresi paylaştıklarını ve aynı kişiler tarafından idare edildiklerini, ilgili adreste … …’e ait hiçbir ibare bulunmamasına rağmen tüm tabela ve panolar ile bina üzerinde “…” ibaresinin kullanıldığını, … …’e ait adres bilgilerini içeren davalıya ait “www…org.tr” internet adresinin de davacıya ait “www…com.tr” internet adresi ile şaibeye mahal verecek şekilde benzer olduğunu, tarafın sorumluluktan kurtulmak için şirket unvanını değiştirmesine rağmen konfederasyon üzerinde “…” ibaresini kullanmaya devam ettiğini, davalı tarafından ayrıca 2019/19188 sayılı “…” markasının tescil ettirildiği, aynı yetkililer tarafından 2019/19194 sayılı “… …” markasının da tescil ettirildiği, Konfederasyon tarafından tescil ettirilen 2019/19188 sayılı marka ile davacıya ait marka arasında ortak emtia alanı bulunmuyorsa da tarafların aynı alanda faaliyet gösterdiğini, Konfederasyon ile … … şirketi arasında organik bağ bulunması nedeniyle davalı Konfederasyonun da … … üzerinden davacının faaliyet yürüttüğü alandaki emtia sınıflarına iştirak ettiğini, davacı markasında olduğu gibi “… …” markasının emtia sınıfları arasında da 37. sınıfın yer aldığını, … …’in internet sitesinde … … logosu kullanılmasına rağmen sitenin “http://www…org.tr” internet sitesine yönlendirildiği, bu internet sitesinde de “… Şirketi” ibarelerinin kullanılıyor olmasının Konfederasyonun gerçek faaliyet alanını göstermekte olduğunu, aynı sayfada “… A.Ş.” başlıklı paylaşımlar da yapıldığını, bütün bu hususların Konfederasyonun kötü niyetli olarak faaliyet alanından farklı sınıflarda tescil aldığını gösterdiğini, amaçlarının Konfederasyon üzerinden davacı markasına tecavüz fiilini devam ettirmek olduğunu, Konfederasyonun sadece markasının tescil kapsamında yer alan 41. sınıfta değil 37. sınıfta da faaliyet yürüttüğünü, Konfederasyon tüzüğünde de “Konfederasyon, … sektörü ile ilgili doğrudan veya dolaylı her türlü alanda faaliyet gösterir” ifadesinin yer almasının müvekkili ile aynı alanda faaliyet yürüttüğünü gösterdiği, buna rağmen davalının markayı tescil ettirirken kötü niyetli olarak faaliyet alanına 37. sınıfı ekletmediğini, davacı şirketin … sektörü ve bağlantılı sektörlerde ulusal düzeyde faaliyet gösteren ve yaygın şekilde bilinen bir şirket olduğunu, davalıya tecavüzün ortadan kaldırılması için ihtarname keşide edilmesine rağmen hiçbir adım atılmadığını, bu nedenle davalı yetkilileri aleyhinde Savcılık nezdinde suç duyurusunda bulunulduğunu ileri sürerek markaya tecavüzün tespitine ve önlenmesine, “…” ibaresi ve logosunun davalı tarafından kullanılmasının önlenmesine, internet sitesinin erişime kapatılmasına, davalı adına tescilli 2019/19188 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, … ile … ……… arasında organik bağ bulunduğu iddiasının dayanaksız bulunduğunu, Konfederasyon ile şirketin farklı kurumsal yapılara sahip farklı alanlarda hizmet veren kuruluşlar olduğunu, …’nun ticari alanda faaliyeti bulunmayıp bir sivil toplum örgütü olup misyonunun müteahhitlerin sorunlarını tartışıp çözüm önerileri sunmak olduğunu, bu amaçla gerçekleşen etkinlik ve toplantılardan başka bir faaliyetinin bulunmadığını, 2019/19188 sayılı markanın da Konfederasyonun bu faaliyetlerine uygun olarak 41. sınıfta tescil ettirildiğini, davacı markasının ise başka sınıflarda tescilli olduğunu, davacının 2017 yılında … … A.Ş.’ya ihtarname gönderirken Konfederasyona yönelik herhangi bir girişimde bulunmayarak Konfederasyonun farklı alanlarda ve hukuka uygun şekilde faaliyet gösterdiğini kabul ettiğini, bu zamana kadar herhangi bir girişimi olmayan davacının MK’nın dürüstlük ilkesine aykırı hareket ettiğini, Konfederasyonun kuruluş tarihinin … … A.Ş.’nin kuruluşundan 2 yıl önce olmasının da davacı iddialarını dayanaksız bulunduğunu gösterdiğini, bünyesinde 5 federasyon, 51 dernek ve 120.000’den fazla üye bulunduran davalı Konfederasyonun davacı şirket ile aynı alanda faaliyet gösterdiği iddiasının yerinde olmadığını, Konfederasyon ile … … A.Ş.’nin aynı adreste faaliyet göstermesinin hukuka aykırı bulunmadığını, … sektörü alanında faaliyet gösteren ve eğitimler veren müteahhit ve şirketlerin web sitelerinde ve sosyal medya hesaplarında Konfederasyon faaliyetlerini duyurması ve Konfederasyon web sitesine yönlendirme yapmasının olağan olduğunu, davacı markasının tanınmış bulunduğu iddialarının mesnetsiz olduğu, davacı tarafından yapılan suç duyurusu neticesinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde 2019/198444 soruşturma dosyası üzerinden yürütülen soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalı Konfederasyon tarafından marka ve logosu altında yürütülen faaliyetlerin davacı adına 2017/53998 sayı ile tescilli olan markasının tescil kapsamında bulunan 06, 35, 37, 40 ve 42. sınıflardaki mal ve hizmetlerle aynı ya da benzer türden olmadığı, ayrıca davalı kullanımlarında “…” ibaresi altında “… … …” açıklamasının yer aldığı, ek olarak taraflara ait markaların yazı karakteri, renk, logo ve tasarımlarının da tamamen farklı olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, davalı kullanımları ile davacı adına tescilli marka arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, yine dava dışı şirketin kullanımlarının da davacının marka kapsamında bulunan mal ve hzimetlerde gerçekleşmediği, hükümsüzlüğü talep edilen davalıya ait 2019/19188 sayılı marka ile davacı adına 2017/53998 sayı ile tescilli olan markanın aynı ya da benzer mal ve hizmetler için karıştırılacak düzeyde benzer bulunmasına rağmen, markaların tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetlerin aynı ya da benzer olmadığı, ayrıca markaların ihtiva ettiği şekli ve tali unsurlarındaki farklılıklar da dikkate alındığında markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı , davalının kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece alınan bilirkişi raporunun çelişkili olduğunu, davalı ile dava dışı Şirket arasında organik bağın ve marka işaretlerinin benzer olduğu tespit edilmesine rağmen faaliyet alanlarının farklı bulunduğu gerekeçesiyle markaya tevacüz ve hükümsüzlük koşullarının oluşmadığının bildirildiğini, rapora karşı itirazlarının dikkate alınmadığını, gerekçeli kararın bilirkişi raporunun birebir aynısı olduğunu, davalı kullanımlarının müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, her ne kadar davalının faaliyet alanı farklı olsa da davalının müvekkili ile aynı alanda faaliyet gösteren … … şirketi üzerinden “…” ibaresini … alanında kullandığını, diğer taraftan davalının tüzüğünde de … alanında faaliyet gösterdiklerinin yazılı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın yeniden incelenmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, markaya tecavüzün tespiti, men’i ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, her ne kadar taraf markaları arasında “…” ibaresinin ortak olarak yer almasından kaynaklı 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik mevcut ise de davacının 2017/53998 sayılı markası kapsamında yer alan 6,35,37,40 ve 42. Sınıfta yer alan mal ve hizmetlerle , dava konusu 2019/19188 sayılı marka kapsamında yer alan 41. Sınıf hizmetler arasında benzerlik olmadığı, bu nedenle taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas bulunmadığından dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı, davalının kötü niyetli bulunduğunun da ispatlanamadığı, diğer taraftan marka tecavüz iddiasının da yerinde olmadığı, zira mahkemece alınan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere davalı Konfederasyon’nun davacının markası kapsamında yer alan mal ve hizmetlerde bir kullanımının bulunmadığı, Konfederasyon tüzüğünde faaliyet alanı olarak … sektörü yer alsa da; davalının bu alanda fiilen faaliyet gösterdiği ispatlanmadan bu hususun tek başına davalının … alanında faaaliyet gösterdiği anlamına gelmeyeceği, dosya kapsamına sunulan delillerle de davalının … alanında faaliyet gösterdiğinin ispatlanamadığı, ayrıca davacı tarafça ileri sürülen davalı ile dava dışı … … şirketi arasında organik bağ bulunduğu , davalının bu şirket üzerinden “…” markası ile … alanında faaliyet gösterdiği iddialarının da ispatlanamadığı, kaldı ki yine mahkemece alınan bilirkişi raporunda dava dışı … … şirketinin kullanımlarının da davacı markalarının tescilli olduğu mal ve sınıflar da gerçekleşmediğinin belirtildiği, bu itibarla mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinde bir sabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022