Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1385 E. 2022/844 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2020
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/06/2020 tarih ve 2019/214 E. – 2020/150 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 2015/20806 sayılı “… … in …” ibareli tanınmış markanın sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki 2017/112226 sayılı ve “… … …” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak dava konusu YİDK kararı ile reddedildiğini, oysa müvekkili şirket adına tescilli “…” ibareli markası ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olan “… … …” marka başvurusunun aynı ürünler ve ilişkili hizmetler için tescilinin SMK’nın 6. Maddesine aykırı bulunduğunu, marka görsellerinden anlaşılacağı üzere, müvekkilinin markasının esas unsurunun “…” ibaresi iken, davalı markasının esas unsurunun da “… …” ibaresi olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin tanınmış “…” markalarını içermesi nedeni ile işletmesel köken açısından bu markanın da müvekkiline ait bir marka olduğu kanısını uyandırmasının kaçınılmaz bulunduğunu, dava konusu marka ile müvekkilinin markasının benzerlik yanında markaların aynı sınıfta yer alan hizmetleri de kapsadığı gerçeği, markaların orta seviyedeki tüketici tarafından karıştırılması, markalar arasında bağlantı olduğunun zannedilmesi ve iltibas tehlikesinin oluşması için yeterli bulunduğunu,, müvekkilinin marka ile ayırt edilemeyecek kadar benzer dava konusu markanın tesciline izin verilmesinin müvekkilinin emek ve zaman harcayarak itibar edindirdiği markalarının sulandırılmasına neden olacağı gibi haksız rekabet de oluşturacağını ileri sürerek, … YİDK’nun 2019-M-2474 sayılı kararın iptali ile dava konusu 2017/112226 sayılı, “… … …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, dava konusu marka ile davacının itiraza mesnet markası arasında benzerlik ve iltibas bulunmadığını , markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu, markalar arasında emtia benzerliği şartının da gerçekleşmediğini, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, her ne kadar dava konusu markanın kapsamında yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” davacı markasının kapsamında yer alsa da, marka işaretleri bakımından işitsel, görsel ve anlamsal benzerlik bulunmaması nedeniyle dava konusu marka ile davacıya ait marka arasında karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığı, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların da oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi bulunmadığından tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu marka ile müvekkilinin itirazına mesnet markanın ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, SMK’nın 6. maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğunu, dava konusu markada, müvekkili markasının asli unsurunu oluşturan ve sektörde belli bir bilinirliği bulunan … ibaresinin aynen yer aldığını, dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin markayı farklılaştırmadığı gibi bu ibarenin de müvekkili markası ile benzer olduğunu, dava konusu markanın müvekkiline ait seri marka olarak algılanacağını, diğer taraftan müvekkiline ait “…” ibareli markanın SMK’nın 6/5 maddesi anlamında tanınmış marka olduğunu, anılan ibarenin müvekkili ile özdeşleştiğini ve ayırt edici hale geldiğini, farklı mal ve hizmeteer yönünde dahi korunması gerektiğini, dava konusu markanın farklı mal ve hizmetlerde tescili halinde müvekkili markanın ayırt ediciliğinin zedeleneceğini, markanın sulanmasına neden olacağını, dava konusu marka başvurusunun TTK anlamında haksız rekabet de teşkil ettiğini, dava konusu başvuru sahibinin başka bir ifade kullanma olanağı varken müvekkili markası ile ayırt edilmeyecek derece benzer bir ibareyi seçmesinin iltibas ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı gerçek kişinin 09.12.2017 tarihinde 2017/112226 sayılı ” … … …” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, marka kapsamında 25. Ve 35. Sınıf mal ve hizmetlerin yer aldığı, davacı tarafından 2015/20806 sayılı “…” ibareli markasına dayalı olarak yapılan itirazın nihai olarak YİDK’in 2019-M-2474 sayılı kararıyla reddedildiği, ret kararının 21.03.2019 tarihinde davacıya tebliğ edildiği ve iş bu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 13.05.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince, tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından SMK’nın 6/1 maddesindeki koşulların oluşmadığı, davacının itirazına mesnet markasının tanınmışlığının ispat edilmediği gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık somut olaya bakımından SMK’nın 6/1 ve 6/5 maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı, dava konusu başvurunun haksız rekabet teşkil edip etmediği noktalarındadır.
Somut olaya uygulanması gereken 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (karıştırılma) kavramı açıklanmalıdır. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; dava konusu başvuru siyah zemin üzerine beyaz kalın yazı karakteri ile yazılan “… …” ve bu ibarenin altına küçük puntolarla başındaki “C” harfi ters yazılmak suretiyle oluşturulan “…” ibaresinden oluşmaktadır. Davacının itirazına mesnet markası da beyaz zemin üzerine siyah kalın yazı karakteri ile yazılan “…” ve bu ibarenin altına bu ibareye göre oldukça küçük puntoyla yazılan “… in …” ibaresinden oluşmaktadır. Görüldüğü üzere davacının itirazına mesnet markasının asıl unsuru “…” ibaresidir. Zira, davacı markasındaki, konumlandırma şekli itibariyle, ilk göze çarpan ve marka algısı yaratan unsur “…” ibaresi olup, markada yer alan diğer ibare yine markadaki konumlandırma şekli itibariyle geri planda kalmaktadır. Dava konusu başvuruda da “…” ibaresi asıl unsurlardan birisi olup başvurunun diğer asıl unsuru olan “…” ibaresinin de “…” ibaresi ile benzerliği gözetildiğinde taraf markaları arasında işaretler yönünden de 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi çerçevesinde görsel ve işitsel benzelik bulunduğu kanaatine varılmış olup, mahkemenin taraf markaları arasında benzerlik olmadığı yönündeki değerlendirmesi isabetli görülmemiştir. Her ne kadar davalı Kurum tarafından “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu savunulmuşsa da hiçbir anlamı olmayan bu ibarenin uyuşmazlık konusu mal ve hizmetler yönünden ayırt ediciliğinin düşük olduğu söylenemeyeceğinden Dairemizce bu savunmaya itibar edilmemiştir.
Taraf markalarının emtia bakımından karşılaştırmasına gelince; dava konusu başvuru 25. ve 35 (1-2-3-4-5’te 3, 14, 18, 24, 25 ve 26. sınıf malların satışına özgü) sınıf mal ve hizmetleri kapsamaktadır. Davacının itirazına mesnet markası da 35. sınıfın 1, 2, 3 ve 4. alt grubunda yer alan hizmetlerle 36. sınıfta yer alan hizmetlerde tescilli olup mahkemece alınan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere dava konusu başvuru kapsamında 35. sınıfın 1, 2, 3 ve 4. alt grubunda yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” aynen dava konusu başvuruda da yer aldığından bu hizmetler yönünden Dairemizce, taraf markaları arasında emtia benzerliği şartının da gerçekleştiği kabul edilmiş, buna karşın başvuruda yer alan diğer mal ve hizmetler yönünden böyle bir benzerliği bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Diğer taraftan, davacı itirazına mesnet markasının tanınmış olduğunu ve 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca da başvurunun reddi gerektiği ileri sürülmüş ise de, mahkemece alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacı, itirazına mesnet tanınmış olduğunu ispatlayamadığından somut olay bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesindeki koşullar bulunmadığı gibi sadece benzer marka başvurusunda bulunmak haksız rekabet de oluşturmayacağından davacının bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla; yukarıda açıklanan nedenlerle, dava konusu 2017/112226 sayılı “… … …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet 2015/20806 sayılı “…” asıl unsurlu markası arasında, başvuru kapsamında 35. sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” yönünden SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu, sayılan hizmetler dışında başvuru kapsamında yer alan mal ve hizmetler yönünden ise iltibas bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 25/06/2020 gün ve 2019/214 E. – 2020/150 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KISMEN KABULÜNE, … YİDK’in 19.03.2019 ….. sayılı kararının 35. sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” yönünden KISMEN İPTALİNE
3-Davalı … adına tescilli, 2017/112226 sayılı “… … …” ibareli markanın 35. sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” yönünden KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE
4-Fazlaya ilişkin istemlerin REDDİNE,
5-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Kurumuna verilmesine,
8-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 289,00-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 119,41-TL tebligat masrafı ile 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 2.357,01-TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 1.178,50-TL’ye, 44,40-TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 1.267,30-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
11-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/07/2022

….