Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2020
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/06/2020 tarih ve 2019/363 E. – 2020/154 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Şirketin…. ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’e başvurduğunu, 2018/91426 kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu “…” ibareli başvuru ile müvekkili şirket adına tescilli ve tanınmış “…” ve “…” ibaresini taşıyan markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu ve bu benzerliğin iltibasa yol açacağını, müvekkilinin “…” ve “…” ibaresine ekli ibare ve şekillerden oluşmuş 242 adet tescilli marka ve marka başvurusunun bulunduğunu, bu markaların seri marka niteliğini taşıdığını, müvekkiline ait markalar ile davalı markasının esas ve ortak unsurlarının aynı olduğunu, dava konusu marka tescil başvurusunun, müvekkilinin markalarının ticari itibarından ve getirisinden faydalanmak amacı ile yapıldığını, davalı markasının, tanınmış olan müvekkilinin markasının gücünün ve etkileme alanının zayıflamasına neden olacağını ve “…” markasının, tüketici gözünde ürün veya hizmetin kaynağını belirtme fonksiyonunu gidererek zayıflatacağını, davalının seçebileceği yüzlerce marka varken müvekkiline ait seri markalara iltibas teşkil edecek derecede benzer bir ibareyi marka olarak seçmesinin kötü niyeti gösterdiğini ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-5086 sayılı kararın iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak derecede benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili markasının kullanıldığı alanın, … telefonu ve yedek parçası satan bayileri ortak bir platformda toplamak ve birbirleri ile ve son kullanıcı ile rahatça bilgi alışverişi yapmalarını temin etmekten ibaret olduğunu, müvekkilinin bu ismi seçerken, … firmasının benzer isimli bir hizmetinin olduğunun farkında bile olmadığını, kaldı ki davacının markalarında “…” kelimesinin, hizmeti ifade eden kelimenin başında ve eksiksiz olarak kullanılırken, müvekkilinin markasında “…” kelimesinin “…” kelimesinden sonra geldiğini ve ekli olarak yer aldığını, davacının “…” kelimesini kendi tekeline almak istediğini, markalar arasında 6769 sayılı Kanunun 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, davacının kötü niyet iddiasını ispatlar nitelikte hiçbir kanıt sunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2018/91426 sayılı ve “…” ibareli marka ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, dava konusu marka ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmaması nedeniyle, dava konusu markanın, davacı markasının tanınmışlığından haksız bir yarar sağlamayacağı, markanın itibarına zarar vermeyeceği veya ayırt edici karakterini zedelemeyeceği, kötü niyetin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, karıştırılma ihtimali incelenirken müvekkiline ait “…” ibareli markaların seri marka niteliğini haiz olduğu göz ardı edilerek tespitte bulunulduğunu, müvekkilinin “… ” ve “…” kök ibaresine ekli ibare ve şekillerden oluşan 242 adet tescilli marka ve marka başvurusunun sahibi olduğunu, yaptığı yoğun reklam, tanıtım ve yatırım neticesinde “…” ibaresinin zamanla müvekkili ile özdeşleştiğini ve seri marka haline geldiğini, bunun da müvekkilinin “…” … ibareli markalarına ayırt edicilik ve koruma kazandırdığını, dava konusu başvuruda yer alan “…” kelimesinin ayırt ediciliği düşük bir kelime olup … kelimesine vurgu yaptığını, başvuruda yer alan “….” ibaresinin de günlük hayatta ortalama tüketici tarafından yaygın olarak kullanıldığını, buna göre markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu, davalı markasının, müvekkilinin seri markalarının yeni bir versiyonu ve/veya … markaları ile işletmesel bağlantı bulunduğu izlenimi yarattığını, seri marka halini almış … markalarının zayıf unsur olması sebebiyle iltibas yaratmayacağı veya SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca korunamayacağını düşünmenin hukuka uygun olmadığını, SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddesi koşullarının da somut olayda gerçekleştiğini, başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ve “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama tüketiciler üzerinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerliğin olmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu ve başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından 6769 sayılı SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddesi koşullarının da somut olayda bulunmadığı, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022
…….
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.