Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1374 E. 2022/716 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1374
KARAR NO : 2022/716
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/11/2016
NUMARASI : 2013/294 E. – 2016/326 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/11/2016 tarih ve 2013/294 E. – 2016/326 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar ve davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin ayakkabıcılık sektöründe ve benzeri alanlarda faaliyet gösterdiğini ve bu alanda ülkenin en büyük ve en tanınmış ayakkabı firmalarından biri olduğunu, aynı zamanda ayakkabı marketi sisteminin öncüsü bulunduğunu, “…” esas ibareli tanımış markaların, ayrıca 2006 48708, 2010 48427, 2010 13855, 2001 22441, 2010 71605, 2010 71609, 2001 12960, 2010 63236, 2010 11219, 2009 57900, 2008 51332 sayılı ve “…”, “…”, “… ”, “… …”, “… …”, “… ”, “… ”, “…”, “… …”, “…”, “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı Kuruma başvurduğunu, başvuruya yaptıkları itirazlarının nihai olarak dava konusu YİDK kararı ile reddedildiğini, oysa başvurunun müvekkilinin markaları ile benzer olduğunu, iltibas tehlikesinin bulunduğunu, tüketicilerin başvuruyu, müvekkilinin seri markalarından birisi olarak algılayacağını, … markası tanınmış olduğundan tüm sınıflar bakımından koruma altında bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkiline ait … markasının ayırt edici karakterinin zedeleneceğini, markanın tanınmışlığından haksız bir yarar sağlanacağını ve markanın itibarına zarar verileceğini ileri sürerek 2013-M-5626 sayılı YİDK kararının iptalini talep dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, taraf markaları arasında iltibasa yol açacak derecede benzerlik bulunmadığı gibi emtia benzerliği de olmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, her iki markanın söyleniş tarzının farklı olduğunu, müvekkiline ait” …” markasında vurgunun “…” ibaresinde olduğunu, bu ibarenin İngilizce bir kelime olan ve çiçek anlamına gelen “…” ibaresinden esinlenerek yaratıldığını, davacı markası ile hiçbir bağlantısının olmadığını, markalar arasında görsel ve işitsel açıdan bariz farklılıklar bulunduğunu, müvekkili markasında esas unsurun … ibaresi olmadığını bu nedenle iltibas iddialarına itibar edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacıya ait 2006 48708, 2010 48427, 2010 13855, 2001 22441, 2010 71605, 2010 71609, 2001 12960, 2010 63236, 2010 11219, 2008 51332 sayılı ve “…”, “…”, “… ”, “… …”, “… …”, “… ”, “… ”, “…”, “… …”, “…” ibareli markalar ile dava konusu “…” ibareli marka başvurusunun benzer olmadığı, bu nedenle bu markalarla davalı başvurusu arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunmadığı, ancak dava konusu başvuru ile davacının 2009/57900 sayılı “…” ibareli markasının benzer olduğu, dava konusu marka kapsamında yer alan 19. sınıf “Tabaka veya şerit halinde tabii veya sentetik yüzey kaplamaları, ısı ile yapıştırılabilen sentetik kaplamalar; çatılar için ziftli kartonlar”, 20. sınıf “panolar, resimler, tablolar için çerçeveler, kimlik kartları, künyeler, isimlikler, etiketler. Ahşap veya sentetik malzemeden mamul ambalaj, nakliye ve depolama amaçlı variller,kutular, ambalaj kapları, sandıklar” malları ve 37. Sınıf “Ayakkabı,çanta,kemer tamiri hizmetleri” yönünden iltibas tehlikesi bulunduğu, davacının “…” markasının tanınmış olduğu, ancak bu marka ile davalı markası benzer olmadığı, benzer olan “…” ibareli davacı markasının ise tanınmış bulunmadığı, bu nedenle davacının 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesine dayanarak farklı mal ve hizmetlerin tesciline itiraz etme hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile … YİDK’nun 2013-M-5626 sayılı kararının 19. sınıf “tabaka veya şerit halinde tabii veya sentetik yüzey kaplamaları, ısı ile yapıştırılabilen sentetik kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar” 20 sınıf “panolar, resimler, tablolar için çerçeveler, kimlik kartları, künyeler, isimlikler, etiketler, ahşap veya sentetik malzemeden mamul ambalaj, nakliye ve depolama amaçlı variller, kutular, ambalaj kapları, sandıklar”, 37. sınıf “ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri” yönünden kısmen iptaline, dava konusu markanın da sayılan mal ve hizmetler yönünden kısmen hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu markanın müvekkilinin tanımış” …” ibareli markalarından türetildiğini, dava konusu markanın müvekkilinin” …” ibareli markaları ile benzer olduğunu, müvekkilinin … ibareli seri markaları bulunduğunu ve dava konusu markanın müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, bu durumun hiç değerlendirilmediğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümden kabulünü talep etmiştir.
Davalı … Kurumu, dava konusu başvuru ile davacının 2009/57900 sayılı markası arasında benzerlik bulunmadığını, anılan davacı markasının tertip tarzı itibariyle” …” ve “…” ibarelerinin ayrı bir görünüm sergilediğini ve markanın bu hali ile “… ve ayakkabımı seviyorum ” şeklinde okunup algılandığını, genel izlenim itibariyle markaların benzer olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümden reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, dava konusu marka ile davacının “…” ibareli markası arasında benzerlik bulunmadığını, ayrıca anılan davacı markası ile dava konusu marka arasında emtia benzerliği şartının da gerçekleşmediğini, müvekkilinin inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, markaların karıştırılma ihtimali bulunmadığını, davacının … markasının tanınmış olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1-Dava, marka başvurusuna itirazın reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının 2006/48708, 2010/48427, 2010/13855, 2001/22441, 2010/71605, 2010/71609, 2001/12960, 2010/63236, 2010/11219, 2008/51332 sayılı “…” asıl unsurlu markaları ile davalı şirketin “…” ibareli marka başvurusunun, 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesi anlamında benzer olmadığı, nitekim Yargıtay 11. HD.’nin 01.06.2016 gün ve 2015/11222 E.-2016/6030 K. sayılı kararıyla “…” ibaresinin, 01.12.2015 gün ve 2015/6173 E.- 2015/13737 K. sayılı kararıyla “…” ibaresinin, 02.11.2015 gün ve 2015/4471 E.-2015/11398 K. sayılı kararıyla “…” ibaresinin, 08.05.2015 gün ve 2015/1561 E.-2015/6580 K. sayılı kararıyla “…” ibaresinin , 03.06.2015 gün ve 2015/2863 E.-2015/7598 K. sayılı kararıyla “…” ibaresinin, 29.04.2019 gün ve 2018/936 E.-2019/3272 K. sayılı kararıyla da “…” ibaresinin davacının “…” asıl unsurlu markalarıyla benzer olmadığının kabul edildiği, davacının “…” asıl unsurlu markaları ile dava konusu başvuru arasında benzerlik bulunmadığından davacının “…” ibareli markalarının tanınmış olmasının da varılan sonucu değiştirmeyeceği anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; öncelikle belirtmek gerekir ki davacı, dava dilekçesi ile sadece dava konusu YİDK kararının iptalini talep etmiş, cevaba cevap dilekçesinde de bu talebini yinelemiştir. Her ne kadar davacı vekili 28/04/2016 tarihli 8. celsede, dava konusu markanın hükümsüzlüğü isteminde bulunmuşsa da davacının bu talebi HMK’nın 141. maddesi iddianın genişletilmesi yasağı tabi olup davalı tarafın açık muvafakati de bulunmamaktadır. Esasen ilk derece mahkemesince de davacının marka hükümsüzlüğü talebinin iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında olduğunun kabul edildiğinin 28/04/2016 tarihli 8. celse tutanağından anlaşılmasına rağmen marka hükümsüzlüğü istemi yönünden de davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu belirlemeden sonra taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet 2009/57900 sayılı markası arasında, başvuru kapsamında yer alan 19. sınıf “Tabaka veya şerit halinde tabii veya sentetik yüzey kaplamaları, ısı ile yapıştırılabilen sentetik kaplamalar; çatılar için ziftli kartonlar”, 20. sınıf “panolar, resimler, tablolar için çerçeveler, kimlik kartları, künyeler, isimlikler, etiketler. Ahşap veya sentetik malzemeden mamul ambalaj, nakliye ve depolama amaçlı variller,kutular, ambalaj kapları, sandıklar” malları ve 37. Sınıf “Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri” yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluşup oluşmadığı bu bağlamda dava konusu YİDK kararının yerinde bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru “…” ibarelidir. Davacının itirazına mesnet 2009/57900 sayılı markası ise “… ” ibaresinden oluşmaktadır. Her ne kadar ilk derece mahkemesince anılan davacı markasının asli unsurunun “…” ibaresi olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmişse de davalı Kurumun resmi internet sitesinden yapılan araştırmada 2009/57900 sayılı markanın, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yer verildiği şekilde değil, çerçeve içine alınmış siyah zemin üzerine bej renkle yazılan ” …” ibaresine, bu ibareden ayrı bir yazım karakteri ile beyaz zemin üzerine pembe renkle yazılan “…” ibaresinin eklenmesi suretiyle oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Dairemizce 2009/57900 sayılı markanın açıklanan bu tertip tarzı itibariyle, uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerin tüketicisi nezdinde, bir bütün olarak “…” şeklinde değil “…-…” şeklinde iki ayrı ibare olarak algılanacağı değerlendirildiğinden anılan markanın asli unsurunun, çerçeve içine siyah zemin üzerine bej renkle yazılmak suretiyle markada ön plana çıkmış olan “…” ibaresi olduğu kabul edilmiştir. Nitekim, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.04.2019 gün ve 2018/936 E.-2019/3272 K. sayılı kararında da davacının 2009/57900 sayılı markasının asli unsurunun “…” ibaresi olduğu kabul edilmiştir. Bu hale göre; “…” ibaresinden oluşan dava konusu başvuru ile 2009/57900 sayılı “…” asıl unsurlu davacı markası arasında işaretler bakımından 556 sayılı KHK’ nın 8/1-b maddesi anlamından benzerlik bulunmadığı, dava konusu başvurunun anılan davacı markasından yeterince farklılaştığı anlaşıldığından aksi yöndeki bilirkişi raporu ve ilk derece mahkemesi kabulü yerinde bulunmamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet 2009/57900 sayılı markası arasında da işaretler bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/1b maddesi anlamından benzerlik bulunmadığı ,bu nedenle iltibas koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davalılar vekilllerinin istinaf başvurularının açıklanan nedenle kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar … ile … vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 17/11/2016 gün ve 2013/294 E. – 2016/326 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
3-Davanın REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 24,30.TL harçtan mahsubu ile bakiye 56,40.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdiren 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına
8-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 33,50.TL posta masrafı ve 148,60 TL istinaf başvuru harcından oluşan toplam 182,10 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
9-Davalı … Kurumu tarafından istinaf aşamasında yapılan ve istinaf başvuru harcından oluşan 148,60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davacıdan alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
12-Davalılar … Kurumu ile … tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/05/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/06/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip