Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1357 E. 2022/736 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2020
NUMARASI :……

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali,Marka Tescili

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/03/2020 tarih ve 2019/213 E. – 2020/74 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 05/02/2018 tarihinde 2018/11038 başvuru numarası ile ”…” ibareli markanın tescili için başvurduğunu, başvurunun ilanına karşı dava dışı…İnş. Tic. …… sayılı markaları ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle itiraz ettiğini, anılan dava dışı şirketin itirazının nihai olarak dava konusu YİDK kararıyla reddedildiğini ancak başvurularının, 6769 sayılı SMK’nın 5/1(ğ) maddesi gereği re’sen reddine karar verildiğini oysa başvurunun tescili bakımından bahsi geçen madde yönünden herhangi bir tescil engeli bulunmadığını, “…” ibaresinin kültürel değerin istismarını oluşturmadığını, başvurunun bütünü itibariyle kültürel değerden çok tek başına marka değeri bulunduğunu, müvekkili şirketin 2016/61564 sayılı “… …” ibareli markasının 29,30,32. Sınıflarda tescil edildiğini, 2016/58842 sayılı “… …” ibareli markasının 43. sınıfta da tescil edildiğini, yine “… ….. ibareli markanın 43. Sınıfta 2016/26153 sayı ile tescil edildiğini, “…” ibareli markanın …. nezdinde müvekkili adına tescil edildiğini, davalının “…” ibaresini içeren başka marka başvurularını da kabul ettiğini ileri sürerek YİDK’ın 2018-M-9062 sayılı kararının iptaline ve “…” ibareli markanın tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, “…” tarihi ve “…” ibaresi, üstünde kamu hakkı bulunan halka ve tarihe mal olmuş işaret ve ibareler olup bu hususta davacıya marka hakkı tanınmasının kamu yararına ve Kanun’un açık hükmüne aykırı olacağını, somut olaydaki kamu yararının önemi sebebiyle bu hususun Kurul aşamasında resen dikkate alındığını, itiraz aşamasında Kurul’un ya da yargılama aşamasında mahkemenin, mutlak ret sebeplerinin varlığını tespit etmesi durumunda bu hususları talebe bağlı olmaksızın resen dikkate alabileceklerinin Yargıtay tarafından da kabul edildiğini, iptal davasında, mahkemeden marka tescil işlemlerine karar verilmesini talep edilemeyeceği gibi mahkemenin reddedilen marka başvurusunun tescil işlemlerinin devamına karar vermeye de yetkili olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının dava konusu başvuru üzerinde önceki markalarından kaynaklı müktesep hakkı bulunmadığı, dava konusu başvuru yönünden SMK’nın 5/1-ğ maddesindeki koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu YİDK kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, SMK’nın 5/1-ğ maddesinin lafzından da anlaşıldığı üzere halka mal olmuş işaretlerin bir kişinin inhisarına verilmesine yol açacak şekilde marka olarak tescili mümkün olmayıp 6769 sayılı Kanun’un gerekçesinde de 5/1-ğ maddesi açısından “örneğin … gibi halka mal olmuş tarihi, kültürel değerlerin marka olarak tescili mümkün değildir” denilmek suretiye bu hususta kanun koyucunun amacının açıkça ortaya konulduğunu, buna karşın mahkemece ortaya konulan gerekçe ve davanın kabulüne ilişkin kararın açıkça kanun koyucunun iradesine aykırılık teşkil ettiğini, “…” tarihi ve “…” ibaresi, üstünde kamu hakkı bulunan halka ve tarihe mal olmuş işaret ve ibareler olup bu hususta davacıya marka hakkı tanınmasının kamu yararına ve Kanun’un açık hükmüne aykırı bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, marka başvurusunun reddi istemine dair YİDK kararının iptali ve marka başvurusunun tescili istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davacının “…” ibaresinin 3, 8, 11, 16, 21, 25, 29, 30, 32, 34, 35, 38 41 ve 43. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerde marka olarak tescili için 05.02.2018 tarihinde davalı Kuruma başvurduğu, başvuruya dava dışı Şirketin itiraz ettiği, bu itirazın Marklara Dairesi Başkanlığı tarafından reddine karar verildiği, dava dışı şirketin bu karara karşı yaptığı itirazın YİDK’ın 2018-M-9062 sayılı kararı ile reddedildiği, yine aynı kararla dava konusu başvurunun 6769 sayılı KHK’nın 5/1-ğ maddesi uyarınca reddine karar verildiği, anılan kararın başvuru sahibi davacıya 01.04.2019 tarihinde tebliğ edildiği ve işbu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 31.05.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince dava konusu başvuru yönünden 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ğ maddesindeki koşulların oluşmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olup, istinaf incelemesine konu uyuşmazlık “…” ibareli başvuru bakımından 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ğ maddesi anlamında tescil engeli bulunup bulunmadığı noktasındadır.
6769 sayılı SMK’nın mutlak tescil engellerini düzenleyen 5. maddesinin ğ bendinde, “Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretlerin” marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenleme ile kamuya mal olmuş, bir toplumun kültürel ve tarihi değerlerini gösteren işaretlerin tekelleştirilerek rakiplere nazaran haksız kazanç elde edilmesi ve tüketici duyarlılıklarının sömürülmesi önlenmek istenmiştir. (YGHK 14.02.2019 gün, 2017/11-18 E. 2019/146 K . Sayılı ilamı)
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu başvuru “…” ibaresinden oluşmaktadır. Başvuruda yer alan “…”, … Devleti padişahı …’in İstanbul’un fethettiği yıldır. İstanbul’un fethi hem Türk tarihi hem Dünya tarihi açısında oldukça önemli bir yere sahiptir. Zira İstanbul’un fethi ile 1058 yıllık Bizans İmparatorluğu yıkılmış ve … Devleti bir imparatorluk haline gelmiştir. Ayrıca Orta Çağı sona erdirip Yeni Çağı başlatan olay olarak da kabul edilen bu fethin dinler tarihi açısından da büyük bir önemi haiz bulunduğu da yadsınamaz bir gerçektir. Bu itibarla İstanbul’un fethedildiği yıl olan … tarihinin Türk ve Dünya tarihi için önemli ve topluma mal olmuş bir işaret haline geldiğinin kabulü gerekir.
O halde, dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin tüketici nezdinde doğrudan İstanbul’un fethi tarihi olarak algılanacağı, başvuruda yer alan “…” ibaresinin bu algıyı daha da güçlendireceği nazara alındığında “…” ibareli dava konusu başvurunun, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ğ maddesinde yer alan kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş işaretler kapsamında kaldığı ve kimsenin tekeline verilmeyeceği kanaatine varıldığından marka olarak tescili mümkün değildir. Davacının uyuşmazlık konusu olmayan ve yargı denetiminden geçmediği anlaşılan “… …” ve “… …” ibareli tescilli markalarının bulunması ,yine dava konusu ibarenin KKTC’ de marka olarak tescilli edilmesi de varılan sonucu değiştirmeyecektir.
Bir marka başvurusunun 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ğ kapsamında olup olmadığının hakimin hukuki bilgisi ile çözümlenecek bir mesele olması nedeniyle Dairemizce mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna itibar edilmemiş, ayrıca bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Sonuç olarak, yukarıda açıklanan nedenlerle dava konusu “… ” ibareli başvurunun 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ğ maddesi uyarınca marka olarak tescilinin mümkün olmadığı ve bu bağlamda dava konusu YİDK kararının yerinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermek gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 05/03/2020 gün ve 2019/213 E. – 2020/74 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından ilk derece aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan ve istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan 148,60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendilerine iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/06/2022
……
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.