Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1354 E. 2022/737 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1354 – 2022/737
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1354
KARAR NO : 2022/737
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2020
NUMARASI : 2018/483 E. – 2020/55 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü.

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20/02/2020 tarih ve 2018/483 E. – 2020/55 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 1960 yılından beri gıda sektöründe faaliyet gösteren, büyük ölçekli sanayi kuruluşları arasında yer alan bir firma olduğunu, 125’ten fazla ülkeye ihracat yaptıklarını, müvekkili şirketin 29. Sınıfta tescilli “…” ve “…” ibareli markalarının bulunduğunu, davalı gerçek kişinin “…” ibareli marka başvurusuna anılan markalarına dayalı olarak yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa müvekkili markları ile dava konusu başvuru arasında ilişkilendirilme dahil iltibas tehlikesi bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkili markaları ile ayniyet derecesindeki benzerliğin ticari yaşantıda davalıya haksız kazanç sağlayacak nitelikte olduğunu, davalının anılan ibareye ilişkin kullanımının hiçbir haklı sebebe dayanmadığını ileri sürerek 2018-M-9232 sayılı YİDK karar iptali ile dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, dava konusu marka ile davacı markaları arasında bütün itibariyle herhangi bir benzerlik bulunmadığını, müvekkili Kurum kararın usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, taraf markaları arasında iltibasa ilişkin şartların oluşmadığını, başvuru markasında “…” kelimesinin yer aldığını, “…” kelimesinin genel bir ibare olduğunu, özgün bulunmadığını, Türkiye’de çok sayıdaki erkek çocuğuna verilen isim olduğunu, bu nedenle ayırt edici özelliğinin zayıf bulunduğunu, markalar arasında bir benzerlikten söz edilemeyeceğini, başvuruya konu işaretin kardeşinin adı ve soyadından oluştuğunu, bu nedenle bu işareti tescil ettirmekte hukuki yarar bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu marka başvurusu ile davacı yanın önceki tarihli markalarının 29. Sınıf emtiaları ortak olarak içerdikleri görülmekle birlikte taraf markalarındaki ortak ibare olan “…” kelimesinin yaygın kullanılan bir erkek ismi olduğu, dava konusu başvurunun bir bütün olarak kişi ad-soyadı algısını çok net olarak tüketiciye verdiği, ortaklığı tespit edilen 29. Sınıf emtiaların bulunduğu gıda sektöründe davacının tek başına “…” veyahut “…” şeklindeki markalarının bilinirliği hususunu somut dosya kapsamında herhangi bir delil ile desteklemediği, dolayısıyla davacı markalarının ilgili sektörde bilinen, tanınan, maruf hale gelmiş markalar olduğu ve “…” kelimesini herhangi bir kombinasyonda gören tüketicinin zihninde doğrudan davacı markaları oluşabileceği kapsamındaki davacı iddialarının, iddianın ötesinde belgelerle ortaya konulamadığı, bu durumda yaygın kullanılan bir erkek adı olan “…” ibaresinin dava konusu markada bir isim soyadı algısı oluşturacak şekilde ve yine soyadı olan “…” ibaresine nazaran ön plana çıkartılmamış mahiyetteki kullanımı nedeniyle var olan ortaklığın, dava konusu marka ile davacı markaları arasında, ortalama tüketici nezdinde algı transferine yol açacak düzeyde bir benzerlik de yaratmayacağı, tüketicinin “…” şeklindeki bir markayı gördüğünde bu markayı davacı markaları ile ilişkilendirmesine sebep bir bağlantı kurmayacağı, “…” şeklindeki yaygın bilinen bir kelimenin ve aynı zamanda erkek adının, yine kişi adı –soyadı olarak algılanacak bir kompozisyondaki kullanımının, ibarelerin bütünsel anlamda yarattıkları algılarda farklılıklar yarattığı, tüketicinin salt “…” ibaresindeki ortaklığa dayanarak, taraf markaları arasında iktisadi – idari bir bağlantı kurmasının beklenmesinin doğru olmadığı, kaldı ki bu durumun … nezdinde “…” ibaresini içerir şekilde çok sayıda başvurunun (özellikle ad –soyad kombinasyonundan oluşan) 29 ve 30. Sınıftaki gıda emtialarında mevcut olmasından da görülebileceği sonuç olarak taraf markaları arasında iltibasa neden olabilecek düzeyde bir benzerliğin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili ,dava konusu markanın tescil harcının süresinde yatırılmaması nedeniyle tescil talebinin reddedildiğini, ilk derece mahkemesince bu durumun gözletilmediğini, dava konusu başvuru ile müvekkiline ait “…” ve …” ibareli markaların benzer olduğunu ve aynı malları kapsadıklarını, bu nedenle taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğunu, davalının kardeşinin ad ve soyadından öte “…” ibaresini ön plana çıkardığı kullanımının iltibas tehlikesi yaratacağının açık olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu başvurunun “…” ibaresinden oluşan ad-soyad markası olduğu, başvuruya itiraz eden davacı şirketin itirazına dayanak markalarının da “…” VE “…” ibarelerinden oluştuğu, taraf markaları kapsamında ortak olarak bulunan “…” ibaresinin ülkemizde yaygın kullanılan bir ad ve soyad olduğu, davalı şahsa ait başvuru markasının da kişi ad ve soyadından oluşturulan, davacı markalarından tamamen farklı algıya yol açan bir ad-soyad markası olduğu, davacı markalarının uyuşmazlık konusu 29. Sınıf yönünden tanınmışlığının da ispat edilemediği, bu hale göre taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, diğer taraftan YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemi ile açılan işbu davada iltibas değerlendirmesinin, marka işaretinin tescil edildiği ibare ve biçim dikkate alınarak yapılması gerektiği, markanın tescil edildiği şekilden farklı olarak kullanıldığı ve bu kullanımın iltibas oluşturduğu iddiasının bu davada dinlenilmesinin mümkün bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/06/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.