Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1352 E. 2022/816 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1352 – 2022/816
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1352
KARAR NO : 2022/816
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2017
NUMARASI : 2016/457 E. – 2017/214 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Tescili

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/05/2017 tarih ve 2016/457E. -2017/214 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2015/29001 sayılı “…” ibareli 6, 9, 11, 35, 37 ve 42. Sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, başvurunun ilanı üzerine davalının “…” ibareli, 6, 7, 8, 9, 12, 17, 19, 20, 21, 22, 36, 37, 38, 30 ve 42. Sınıf ürün ve hizmetleri içeren, 2007/23011 “…” ibare ve biçimli, 1-45. Sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2009/6470 ve “…” ibareli, 1-45. Sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2009/22113 sayılı markalarına dayanarak başvuruya itiraz ettiğini, itirazın Markalar Dairesi tarafından reddedildiğini, davalının bu karara karşı yaptığı itirazının ise YİDK’nın 2016/M-9673 sayılı kararıyla kabul edilerek müvekkilinin marka tescil başvurusunu reddine karar verildiğini, kararın haksız olduğunu, zira başvuru konusu işaret ile redde mesnet markalar arasında iltibasa neden olacak bir benzerlik bulunmadığını, sadece logo itibariyle iltibas doğmayacağını, redde mesnet markaların kullanılmadığını ileri sürerek, YİDK kararının iptaline ve başvurunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, başvuru konusu “…” ibareli işaret ile davalının “…” ibareli markaların bıraktığı genel izlenimin aynı olduğunu, zira asıl ve ayırt edici unsurlarının görsel olarak çok yakın bulunduğunu, diğer unsurların yeterince ayırt edicilik sağlamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, davacının başvurusunun konusu olan işarette müvekkili adına gerek tek başına gerek “…” ibaresiyle birlikte tescilli özel dizayn edilmiş … harfinin aynısının yer aldığını, bunun bağlantılandırma doğuracağını, bu sebeple başvurunun reddi kararının hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece tescilli marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının tespitinde marka ve işaretin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle yarattıkları izlenimin nazara alınması gerektiği, redde mesnet alınan 2007/23011,2009/06470 ve 2009/22113 sayılı markaların “…”; “…” ve “…” ibareli olduğu, bu markanın asıl ve ayırt edici unsurunun bütün olarak özellikle … harfinin özel biçimde dizayn edilmiş biçiminden oluşan logo tarafından da temsil edildiği, esasen logonun 1-45. Sınıf ürün ve hizmetler için müstakil olarak da tescilli olduğu ve 1-45. Sınıf ürün ve hizmetler bakımından somut ve soyut olarak ayırt edicilik vasfının bulunduğu, davacının başvurusunun da “…” ibareli olduğu, başvuru konusu işarette de … GROUP ibaresinin küçük, … harfinin özel biçiminden oluşan logonun ise oldukça büyük biçimde yazıldığı, bu nedenle başvuruda yer alan logonunda başvuru konusu işarette asıl ve ayırt edici unsur olduğu, zira bu ibarenin de başvuruda ilk bakışta göze çarptığı, başvuru konusu işarette yer alan” …” logosu ile redde mesnet markalardaki” …” logosunun ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, bunun ilk bakışta farkedildiği, redde mesnet markaların ayırt edici karakterinin bütün olarak, davacı başvurusuna ithal edilmiş bulunduğu, redde mesnet “…” esas ve ayırt edici unsurlu markalar ile başvuru konusu “…” ibareli işaretin “…” ibareleri itibariyle aynı veya benzer anlamsal, sescil ve görsel etkiyi bıraktıkları, bütünsel olarak bıraktıkları izlenimin bu marka ve işaretlerin birbirleriyle ilintili oldukları yönünde kanaat oluşturduğu, diğer ekler itibariyle var olan farklılığın başvuru kapsamındaki ürün ve hizmetlerin ortalama tüketicilerinin önemli bir kısmı tarafından markalar arasında işletmesel bağlantılandırma bulunduğu şeklinde algılanmasının kaçınılmaz olduğu, bu sebeple var olan anılan farklılığın markalar ile başvuru konusu işaret arasındaki anlamsal, görsel ve sescil benzerliğin etkilerini geri plana itmeye yeterli olmadığı, redde mesnet alınan markanın, başvuru kapsamında yer alan 6, 9, 11, 35, 37 ve 42. Sınıftaki ürün ve hizmetleri içerdiği, redde mesnet markaların kullanılmamasının itiraza mesnet gösterilmesine engel olmayacağı, zira 556 sayılı KHK’da kullanmanın korumanın şartı olmadığı, başvuruya 6769 sayılı SMK hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı, davacının başvuru konusu işareti veya onun ayırt edici unsurunu, uzun yıllardan buyana kullanılmış olmasının, başvurunun nispi ret nedeninden etkilenmeksizin tescile olanak sağlamayacağı, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, ilk derece mahkemesince yeterli inceleme yapılmadan karar verildiğini, delillerinin toplanmadığını, konusunda uzman bilirkişi heyeti tarafından bir incelemeye de gerekli görülmediğini, müvekkili başvurusu ile redde mesnet markaların benzer olmadığını, markalar arasında emtia bakımında da benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin elektirk tesisatı işi yaptığını, tescili istenen emtianın da bu mal ve hizmet grubunu kapsadığını, mahkeme ve davalı Kurum tarafından redde mesnet markalarının tescilli olduğu mallarda kullanılıp kullanılmadığının incelenmediğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, delillerinin toplanarak bilirkişi raporu alınmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali ve başvurunun tescili istemine ilişkindir.

İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “…” ibareli başvuru ile redde mesnet 2009/06470, 2007/23011 ve 2009/22113 sayılı markalar arasında başvurunun reddedildiği tüm mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel ve işitsel bıraktıkları genel izlenim itibariyle iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira redde mesnet 2009/06470 sayılı markanın asli unsurunu oluşturan, diğer redde mesnet markalarda da asli unsurlardan bir olan … harfinin özel biçiminden oluşan şekil unsurunun dava konusu başvuruda asli unsur olarak yer alan şekil unsuru ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, başvuruda yer alan diğer unsurların yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, başvurunun reddedildiği tüm mal ve hizmetlerin redde mesnet marka kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle aynı/aynı tür ve benzer bulunduğu, dava konusu başvuru tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 556 sayılı KHK’da kullanım ispatının aranmadığı, bu nedenle davacı tarafın davalı Şirkete ait redde mesnet markaların kullanılmadığına ilişkin istinaf itirazının da yerinde olmadığı, ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararında kabul edildiği üzere iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olması karşısında ilk derece mahkemesince bilirkişi raporu alınmamasında da bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.