Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1348 E. 2022/842 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1348 – 2022/842
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1348
KARAR NO : 2022/842
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/09/2020
NUMARASI : 2019/34 E. – 2020/135 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/09/2020 tarih ve 2019/34 E. – 2020/135 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davacının … nezdinde Türkiye’yi de kapsar şekilde … uluslararası no ile “…” ibareli markasının tescili için yaptığı başvurunun Kurum nezdinde 2017/116338 ulusal başvuru no. ile kaydedilerek işleme alındığını, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca yapılan ilk incelemede, 09., 16., 18., 21., 25., 28., 35., 36., 37., 38., 40., 41., 42., 43. ve 45. sınıflardaki ürün ve hizmetler yönünden kısmen ilanına karar verildiğini, başvuruya davalı … tarafından itiraz edildiğini, davacı tarafından itiraza karşı görüşlerin süresi içinde davalı Kuruma sunulduğunu, fakat itiraza karşı görüşlerinin ve kullanım ispatı taleplerinin değerlendirilmeden itirazın kısmen kabulüne karar verilerek başvurunun , 09., 36., 37., 40. ve 43. sınıf ürün ve hizmetler yönünden kısmen reddedildiğini, bu ret kararına karşı yaptıkları itirazlarının da YİDK tarafından 09 ve 36. sınıf ürün ve hizmetler yönünden kabulüne, 37, 40 ve 43. sınıf hizmetler yönünden reddine karar verildiğini, oysa davacının “…” markası üzerinde 43. sınıfta anılan hizmetler yönünden müktesep hak sahibi olduğunu, davacının Kurum nezdinde kısmi redde konu 43. sınıftaki hizmetleri de kapsayan marka tescilleri bulunduğunu, tescili istenen dava konusu markanın davacıya ait, yıllardır kullanılan özgün karakteristiğe sahip olduğunu, davacının tamamen kendi markalarının serisi bir başka markayı tescil ettirme amacında olduğunu, dava konusu markada, önceki tescillerin birebir aynısı / asli unsuru “…” markasının tescilinin istendiğini, davacının davaya konu marka üzerinde kısmi redde onu 43. sınıf hizmetler yönünden kazanılmış hakkı bulunduğunun, ilk derece mahkemesi ve Yargıtay tarafından da benimsenmiş olduğunu ileri sürerek YİDK’ın 2019-M-6495 sayılı kararının 43. sınıf hizmetler yönünden iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararın usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkilinin “…” ibaresini ihtiva eden 100’e yakın markanın sahibi olduğunu, müvekkiline ait redde mesnet markalar ile davacı tarafından tescili istenen “…” ibaresinin ortalama tüketici tarafından ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve iltibas ihtimali bulunduğunu, dava konusu YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile redde mesnet ve kullanım ispatına takılamayacak olan 2015 83668 sayılı “…”, 2013 43531 sayılı “…”, 2010 52111 sayılı “…”, 2010 44879 sayılı “…”, 2010 44867 sayılı “…”, 2010 44724 sayılı “…” markalar arasında 43. Sınıf hizmetler yönünden SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas koşullarının oluştuğu, davacının önceki tarihli kök markaları olan “… “, “…”, “…”, “…”, “…” ibareli 43.sınıfta tescilli kök markalarının davaya konu marka başvurusu bakımından müktesep hak iddiasına dayanak teşkil etmeyecekleri, zira davaya konu markayı oluşturan “…” ibaresinin kök markaların asli unsuru korunarak oluşturulmuş bir marka olmadığı, kök markalardan ziyade davalı şahsa ait 2013/43531 sayılı “…”, 2010/52111 sayılı “…” ve 2010/44724 sayılı “…” markaları ile yakınlaşacak şekilde mizanpaj edildiği, davaya konu markayı oluşturan kelime unsurunda “…” harfinin sağ bacak kısmının turuncu renk ile oluşturulduğu, bu rengin davalı şahsa ait yukarıda belirtilen markalarda figüratif olarak “…” harfi zemini üzerinde kullanıldığı, ayrıca her iki markanın diğer harflerinin de aynı mavi renkli olduğu, bu hale göre davaya konu marka başvurusunu gören ortalama tüketicinin, bu markanın davacıya ait önceki markaların bir serisi bulunduğu izleniminden ziyade, bu markanın davalı şahsa ait önceki markalarının bir serisi olduğu yönünde izlenime kapılacağı, sonuç olarak dava konusu YİDK kararının yerinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin uyuşmazlık konusu 43. sınıf hizmetler yönünden müktesep hakkının bulunduğunun tespit edildiğini, dava konusu başvurunun müvekkilinin önceki markalarının serisi niteliğinde bulunduğunu, dava konusu başvuruda önceki markalardaki kök unsurun aynen muhafaza edildiğini, başvuruda yer alan sarı ve lacivert renklerini yıllardır kullandıklarını, dava konusu markanın yaygın ve yoğun kullanımla müvekkili ile özdeşletiğini, davalı markalarına yaklaşmadıklarını, aynı başvrunun SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca reddi kararının iptali istemiyle açtıkları davada müvekkili markalarının dava konusu başvuru için müktesep hak teşkil ettiğinin belirlendiğini, müvekkiline ait “…” markasının perkandecilik sektöründe ülkemizin en bilinen markalarından olduğunu, davalı Kurum kararının hatalı bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulünü istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının 43. hizmetler yönünden kısmen iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “…” ibareli başvuru ile davalı gerçek kişiye ait 2015/83668, 2013/43531, 2010/52111, 2010/44879, 2010/44867, 2010/44724 sayılı ve “…”, “…”, sayılı “…”, “…”, sayılı “…”, sayılı “…” ibareli redde mesnet markalar arasında, uyuşmazlık konusu 43. Sınıf hizmetler yönünden, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira redde mesnet markaların asli unsuru “…” ibaresinin, dava konusu başvuruda da asli unsur olarak aynen yer aldığı gibi uyuşmazlık konusu 43. Sınıf hizmetlerin redde mesnet markaların kapsamında aynı sınıfta yer alan hizmetlerle aynı veya benzer bulunduğu, diğer taraftan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.09.2008 tarih ve 2007/7547 E.-2008/10251 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kazanılmış hakkın varlığının kabulü için, kazanılmış hakka dayanak teşkil eden tescilli marka ile yeni markadaki ibarelerde, asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markanın en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar belli bir sürede çekişmesiz şekilde kullanılması, karşı taraf markalarına yanaşma niyeti olmadan ve iltibas tehlikesi yaratmayacak şekilde, eski ve yeni markalar arasında işletme ile bağlantının ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunmuş bulunması, yeni markada kazanılmış hak iddia edilen markaya nazaran emtia kapsamının genişletilmemiş olması şartlarının bir arada bulunması gerektiği, buna göre yapılan değerlendirmede, dava konusu başvuruda, davacının müktesep hak iddiasına dayanak tescilli markalarının aslı unsuru olan “…” kelimesinin muhafaza edildiği ancak başvurunun, davacının önceki markalarından farklı bir kompozisyonda oluşturularak redde mesnet davalı markalarına yakınlaşma çabası ve iltibas tehlikesi içerdiği, bu itibarla davacının müktesep hak müessesesinden faydalanamayacağı, her ne kadar davacı tarafça dava konusu başvurunun 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca reddi nedeniyle açılan davada, önceki markalarının müktesep hak teşkil ettiğinin kabul edildiği ileri sürülmüşse de başvurunun 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç gereğince reddine mesnet markaların işbu davada aynı Kanun’un 6/1 maddesi uyarınca reddine mesnet markalardan farklı olduğu, dolayısıyla işbu dava açısından emsal teşkil etmeyeceği, ayrıca müktesep hak değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu, bu itibarla ilk derece mahkemesince müktesep hak yönünden aksi yönde tespitler içeren bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, öte yandan HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olduğundan davacının kullanım ispatı talebi yönünden Dairemizce bir inceleme yapılamayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :02/07/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.