Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1345 E. 2022/756 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1345 – 2022/756
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1345
KARAR NO : 2022/756
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2020
NUMARASI : 2019/313 E. – 2020/58 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka ile İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/06/2020 tarih ve 2019/313 E. – 2020/58 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı Şirketin 2018/67213 sayılı marka başvurusuna yönelik itirazlarının reddine karar verildiğini, verilen kararın hatalı olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin markaları ile benzer bulunduğunu, “…” ve “…” seri markaları ile benzerlik gösterdiğini, her iki markada da esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, dava konusu markanın müvekkili markalarının bir serisi olarak algılanacağını, yine markaların işitsel olarak da benzerlik taşıdıklarını, müvekkilinin “…”, “…”, “…” ve “…” markalarının müvekkili firmanın herkes tarafından bilinen markaları olduğunu, dava konusu markanın tescilinin müvekkili markalarının tanınmışlığından yarar sağlayacağını, davalı lehine haksız rekabet oluşturacağını, itiraza konu markanın yine müvekkilinin www…..com.tr ibareli alan adıyla da benzerlik gösterdiğini, başvurunun kötü niyetle yapıldığını ileri sürerek 2019-M-7280 sayılı YİDK karar iptaline ve 2018/67213 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, Kurum tarafından verilen kararın yerinde olduğunu, markaların bütüncül olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davacının tek bir kelimeye dayanarak benzerlik iddiası ileri sürmesinin kabul edilebilir olmadığını, kaldı ki davacının tek başına “…” diye bir tescilinin zaten bulunmadığını, “…” kelimesinin nitelik ve nicelik bildiren bir ibare olması nedeniyle bu durumun zaten mümkün dahi olamayacağını, davacının tanınmışlık iddiasının bir önemi olmadığını, kötüniyet iddialarının ispatlanamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraf markaları arasında emtia benzerliğinin bulunduğu, davacının itirazına mesnet gösterilen markalarının asli unsurlarının “…/…” ibarelerinden oluştuğu, bu ibarenin, Türkçe’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliği oldukça düşük olduğu, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de, bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar değerlendirilmesi gerektiği, “…/…” ibareli davacı markalarının yüksek ayırt ediciliğinin bulunmadığı, dava konusu marka başvurusunda “…” ibaresinin tek başına değil bir bütün olarak “… … …” şeklinde yazıldığı, bu ibarenin yanında renk ve şekil unsuruna da yer verildiği, markaların bir bütün olarak değerlendirilmelerinin esas olduğu gözetildiğinde, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…/…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nin 6/1. maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı, davacı yan markasının tanınmışlığını gösterir yeterli sayıda delilin işlem dosyasına sunulmadığı, kaldı ki var olduğu iddia olunan tanınmışlığın zaten tek başına “…-…” ibarelerine ilişkin değil, “…” ibaresinin şekil ve kelime unsurları ile bütününe yönelik ve yine spesifik olarak gıda, yiyecek ve içecek ürünlerinin perakendeciliği hizmetlerine ilişkin olduğu, halbuki taraf markalarında ortak olan hizmet grubunun, bu sınıfla hiçbir ilişkisinin bulunmadığı, kötüniyet iddiasının sabit bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yerel mahkeme kararının aksine davaya konu “… … …” ibareli marka ile müvekkiline ait …/… ibareli seri markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik olduğunu, nitekim müvekkiline ait markalarda yer alan ikincil unsurların, tanımlayıcı nitelikte olup, esas unsur “…/…” ibaresi olduğunu, taraf markaları arasında var olan görsel ve işitsel benzerliğe ek olarak sınıfsal benzerlik de olduğunu, yerel mahkeme kararının aksine müvekkiline ait “…/…” ibareli markaların yoğun kullanım ve tanıtım neticesinde ayırt edicilik kazanmış ve tüketici nezdinde tanınmış markalar olup, 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesindeki koşulların oluştuğunu, tanınmış markalarda, markanın benzerini seçen ya da kullanan kişinin, bu kullanımı ya da seçimi haklı kılacak bir gerekçeyi ortaya koyması gerekmekte olup, somut olayda, dava konusu karara mesnet markanın seçilmesinin haklı bir nedeni olmadığını, sadece ve sadece müvekkiline ait markanın bilinirliğinden yararlanmak amacı ile bu ibarenin tescil edilmek istendiğini ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Şirketin başvurusuna konu “… … …” ibaresi ile davacının itirazına mesnet “…/…” asıl unsurlu marka işaretleri arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında, ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira “…” ve “…” ibarelerinin Türkçe’de “…, …” anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliklerinin oldukça düşük bulunduğu, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de, bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar değerlendirilmesinin gerektiği, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağı, bu hususun Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/14005 Esas, 2015/59 Karar sayılı ilamında da kabul edildiği, buna göre dava konusu başvurunun, davacının itirazına mesnet markalarından yeterince farklılaştığı, taraf marka işaretleri benzer olmadığından, davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olup olmadığının tartışılmasının da sonuca etkili bulunmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/06/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.